29 Şubat 2008 Cuma

HAH, Bİ SİS EKSİKTİ O DA OLDU TAM OLDU ARTIK

Alper Atalan

Bİ DERBİYİ SAVUŞTURDUK İKİNCİSİ YOLDA…

Alper Atalan

İçine Ettiğimiz Kültür Miraslarına Pamukkale De Katıldı!

UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne aldığı beyaz cennet Pamukkale’de, bir tarih ve çevre ayıbı yaşanıyor. Kleopatra’nın yüzdüğü havuz olarak da bilinen Denizli Pamukkale’deki antik havuzun etrafındaki yapılar, Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun verdiği karar uyarınca iki hafta önce İl Özel İdaresi’nce yıktırılmaya başlandı. Yıkım çalışmalarında önceki gün öğleden sonra bir kepçenin, dikkatsizlik sonucu, termal suları travertene taşıyan kanallardan birini açması üzerine antik havuza çamurlu su dolmaya başladı.

“SUYUN BULANIK OLMASI NORMAL”, NETİCEDE ÇAMUR KENDİSİ
İçerisinde tarihi eserlerin de bulunduğu antik havuz, çamur deryasına döndü. Görevliler içine girdikleri havuzu elleriyle dalga yapıp temizlemeye çalıştı. Turistler de bu ilkel çalışmanın fotoğraflarını çekti. Pamukkale’de inceleme yapan Denizli Valisi Hasan Canpolat, "Çalışma nedeniyle suyun renginin bulanık olması normal" dedi. Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu gözlemcisi mimar Süleyman Boz ise durumu rezalet olarak nitelendirdi. Arkeolojik alanda iş makinesiyle kazı yapılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Boz, "Jandarma havuzu ile antik havuzun bağlantısını yapmaya çalışıyorlar. Bu skandal, bu bir facia" dedi.


Alper Atalan

OĞLUM SEN DE YEMEK BEĞENMİYOSUN AMA... BAK HERŞEY VAR DOLAPTA, DAHA NE İSTİYOSUN! NE DEMEK "YİYECEK BİŞİ BULAMIYORUM"...

Necip Aptioğlu

'Kız meselesinden' bıçaklandı

Lise öğrencisi, kız arkadaşı yüzünden tartıştığı N.Ç.'yi diğer öğrencilerin gözü önünde kalbinden bıçakladı
İZMİR'in Eskiizmir semtinde kız arkadaşları yüzünden çıkan tartışmada, lise öğrencisi M.Ç., Remzi Oğuz Arık İlköğretim Okulu'nda 8'inci sınıf öğrencisi N.Ç.'yi okul bahçesinde göğsünden bıçakladı. N.Ç., tedavi altına alındı. Kaçan zanlı ise yakalandı. Olaya büyük tepki gösteren N.Ç.'nin babası Salih Çetin ise, "Küçücük çocukların ellerinde bıçaklarla okul bahçelerinde dehşet saçmasını anlamıyorum. Bu bıçaklar öğrencilerin eline nasıl geçiyor. Bıçaklarla nasıl gezebiliyorlar ve okulun bahçesine girebiliyorlar" dedi. Olay, bugün saat 10.30 sıralarında Cennetçeşme Mahallesi'ndeki Remzi Oğuz Arık İlköğretim Okulu'nun bahçesinde meydana geldi. Başka bir okulda lise eğitimi gördüğü bildirilen 15 yaşındaki M.Ç., kız arkadaşı yüzünden ilköğretim okulu öğrencisi 13 yaşındaki N.Ç.'yle geçtiğimiz günlerde tartıştı. İkili arasındaki sorunun devam etmesi üzerine M.Ç., sabah saatlerinde görgü tanıklarının verdiği bilgiler doğrultusunda okul bahçesine girdi.
ÖĞRENCİLERİN GÖZLERİ ÖNÜNDE BIÇAKLADIM.
Ç. ile N.Ç., bahçede yeniden tartışmaya başladı. Arkadaşlarının çabalarına rağmen yatışmayan öğrencilerin kavgası sırasında, M.Ç., onlarca öğrencinin gözleri önünde, yanındaki bıçağı çıkartarak N.Ç.'nin göğsüne sapladı. N.Ç., dehşet anlarına tanık olan öğrencilerin şaşkın bakışları arasında kanlar içinde yere yığıldı. Zanlı M.Ç. ise kaçtı. N.Ç., hemen öğretmenleri tarafından Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste tedavisine başlanan N.Ç.'nin sağlık durumunun iyiye gittiği bildirildi. Olaydan sonra kaçan zanlı M.Ç. ise polis ekiplerince yakalanarak Çocuk Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Zanlı öğrencinin yapılan işlemlerin ardından adliyeye sevkedileceği bildirildi.
DEHŞETE BABA TEPKİSİ
Oğlunun bıçaklandığı haberini alır almaz hastaneye koşan baba Salih Çetin ise, olaya büyük tepki gösterdi. Salih Çetin, "Küçücük çocukların ellerinde bıçaklarla okul bahçelerinde dehşet saçmasını anlamıyorum. Bu bıçaklar öğrencilerin eline nasal geçiyor. Bıçaklarla nasıl gezebiliyorlar ve okulun bahçesine girebiliyorlar. Sorumlular kimse haklarında şikayetci olacağım" dedi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
Vatan

KANLI EVCİLİK


“Bıçağı dürtüp dürtüp çalının dibine bırakıvermişlee.” dedi Deli Fadime. “Ramazan ölüsünü yıkarkene saymış. Sayısını bilemen şimdi, elinden, golundan, böğründen bi çok yara etmişlee guzuyu.”
Gözlerinin kalan feri yaşlara karışmış, yüzünde, yılların açtığı oluklar boyunca akıp gidiyor… Sakınır gibi yapıp kollarını göğsüne kenetledi şimdi. Hıçkırıkla hırıltı arası boğuk bi sesle küçük torunun katlini anlatıyor:
“Golcağızlarını böylelik canevine siper ettiydi herhalda… Öyle ya, biçak kalbine değmesin diye sakındıydı kendini guzu… Ramazan saymış, sayısını bilemen şimdi, en çok biçak da goluna gelmiş. Sonra bi ara tükenip golunu çözdü herhal. Bilmen ki ben, çok canı yanmış mıdu? “İlkten sonrasını duymamıştır, bayılmıştır” deya Ramazan. Bilmenki ben, bilmen ki, çok canı yanmış mıdu?”
Halama “Niye bu kadar detay veriyosunuz ki kadıncağıza ” gibisinden bozuk atacak oldum.
“Aman kendi dinleya be halasının. Şu yaşta duymaz gaari zannedeesin, alimallah dağdaki gayanın başında zıplayan suyu duyuyo. Yattığı yerden her gonuşulanı dinleya işte. Ama keder etme sen, üç dakkalık aklı vaa, soona unuduyo hepsini.”
Deli Fadime’nin aklı “hop” dedi gitti sonra hakkaten… Fadimecik benim babaannem. “Deli” lakabı gençliğinden kalma. Şimdi yaşı gereği hafızası 103 türlü oyun yapıyor ona, gelip gidiyor. Komikli şeyler anlatmaya başladı. Öylece bıraktığımda, yandaki okul bahçesinde yapılan 23 Nisan provalarından gaza gelmiş, tuhaf çocuk şiirleri okuyordu.
“Kimbilir bi daha ne zaman gelir aklı” dedi halam. “Şimdi sorsan bırak küçük torununu, seni beni tanımaz.”
O çocuğu; yani Deli Fadime’nin torununun torununu, tam olarak bende tanımıyordum aslında… Uzun boyluymuş, mavi gözlü. Çakır gözlere peri kızları dadanırmış, sen ben bilmezmişiz, peri kızı güzel oğlanı nikahına alır şu hayata yar etmezmiş.
Köylük yerde yekten “kız meselesi” denmiyo tabii. Bir “peri”dir, bir “nazar”dır; illâ ki işin uhrevi yanları oluyo.
Ben ise şiddeti çoktan kanıksamış Tarantino- Kill Bill ve televizyon manyağı, entel, pis bi kentli olarak ergen liselilerin oynadığı bu kanlı evciliklere “kız meselesi meslek lisesi” diye isim bile takmıştım.
Belli ki; “Savaşlara reklam için ara veriliyo, o füzeler asla sivillere dokunmuyo, kara ceket, iri jip reklamlarında oynayan mafya efeleri insanın içine işleyen türküler eşliğinde kurşun sıkıyo” sanan malların arasına karışıyordum ufak ufak…
Tâ ki Deli Fadime’yi küçük torununun katlini anlatırken görünceye dek.
O bıçak, kendi asırlık bedenine deyiyormuş gibi acıyla sarsılıyordu. O andan sonra olay “Beach’te bilmemkim götünün kenarını açtı, sevimli panda ziyaretçilerin elinden kumpir kaptı” haberlerinin arasına karışmış bi “liseli cinayeti”n den ibaret değildi.
İşte yani, ateş düştüğü yeri yakıyordu.
“Kız meselesi”nin öbür erkeği… O da yanmıştı. Kanın fena kırmızısından korkup dilsiz olmuştu. “Köpük köpük kan gelince, korktum, ağladım, ayıltmaya çalıştım; sonra bırakıp kaçtım” demişti jandarmaya, bi daha da konuşmamıştı.
İnsan bu kadar kolay mı can verir, bilememişti, kan bu kadar mı çokmuş?
Ve “mesele”ye konu olan kız. O’nun adı bile geçmiyordu.
Öfke bu kadar mı çokmuş.
Ölüevi ziyaretçilerinden biri kendisini de kadın olduğunu unutup “.mı olanın imanı olmaz!” demişti kız için.
“Ona başka, öbürüne başka türlü gonuşmuş gahpe. Babayiğitleri birbirine düşürüp ikisinin de başını yimiş işte.”
O acıyı yarıp bişey diyemedim.
“Daha çocuk hepsi” filan… Belki öyle bişey demişimdir. Bilmiyorum… Kendi sesimi duymadım ama…
Sonunda “çıngır mıngır” diyerek hayali bi kapıdan girmişler, mahsusçuktan yiyip içmişler, mahsusçuktan karı koca olmuşlar belki. Şimdi kötülükleri bile mahsusçuktan gibi geliyordu. Sanki tiz bi çocuk sesi “Çanak çömlek patladı” diye bağırıp bu kanlı evciliği bozacak, hepsi birden kalkıp yeni bi oyuna başlıyacaklardı.
Ben sonra Deli Fadime’nin başucuna gittim yine. Ona elmalar, aspirin ve biskivü paketleri verdim. Gibisi fazla, hepten bi kız çocuğuna dönmüş zaten, olan çocukluğuyla sevindi… Verdiklerimi yorganın altında gizlediği ayakkabı kutusuna büyük bi dikkatle döke saça yerleştirirken halama beni gösterip “bu kim” diye sordu.
Halam artık kanıksamış, Deli Fadime’yi yanıtlamadı bile. Bana;
“Aspirinle biskivüte çok seviniyo” dedi. “Yiyip içtiği filan da yok, bunun gibi bi kutusu daha var yatağın altında, silme aspirin dolu.”
Babaannem, sessizce kutusunu yorganın altına gizledi.
Akşam saatlerinde nine torun oturuyorduk. Ona takvim yaprağı arkasından dini bilgiler okuyordum. Anlıyordu, anlamıyordu, gülüşüyorduk. Odada halamın olmadığı bi ara, ben dalmış elimdeki kağıttan tuhaf şeyler okurken “guzu” diye seslendi bana. Gözlerimin taa içine bakıyordu, anladım ki, o anda olan aklıyla beni tanıyordu. Ağır hareketlerle aspirin kutusunu yorganın altında çıkardı. Dibinden bulduğu uçları iplikli kağıtları titreyen elleriyle bana uzattı. Aklı o an tam yerinde miydi tam bilmiyordum. Neden iplik bağlı kağıtlar çıkarmıştı, okuması yazması yoktu zaten. İplikleri birbirine dolanmış irili ufaklı kağıt parçaları… Neydi ki şimdi…?
“O guzunun da aklı sen gibiydi” dedi. “Domuzuna domuzdu, gomikçiydi.”
Kağıtlara bakıyorum, tükenmezle yazılmış bir takım eğri büğrü yazılar, ilk bakışta anlaşılamayan çizgiler… Büyü mü bunlar lan?
“Bütün guzular, halanınkiler, amcanınkiler, torun torbalar… Hıdrellezdi, buraya geldilee, bahçada ateş yakıp üstünden atladılaa… Sonra işdee, Hızır Aleyhisselam hakikat gılsın deye, gül dalının dibine guymak içün dilek bohçaları, güççük keselerde paralar, gelin tülleri yaptılaa. Bildin mi o şeyleri?
Bilmem mi, bi keresinde bi yabancı dergiden sarışın bi kız resmi kesip Hızır Aleyhisselam görsün, dileğimi alsın, buna benzer bi kız bana gelin gelsin diyerek gül dalına bağlamıştım.
“Bildim, evet”
“Bu guzu geldi, ölüveren, toprağı bol olsun… Saçımı felan duttu, -yanağını gösteriyor- şööle şööle ballarımı filan sıktı.”
Ağlamasın diye yanacıklarını sıktım ben de… İplikli kağıtları işaret ediyor.
“Elinde işte şu kağıtlar, bilemeyan ne yazıya üstünde, “Ben” dedi “büyükanane” dedi, “senin gutuna atacın bu dilekleri” dedi… Gül dalına bağlameya yani… Hızır mızır, inanmayodu zahir, hâşa huzurdan, gomiğine gidiyodu böyle şeyler, gülüveriyodu”
Durdu, yüzünde yalandan bir öfkeyle:
“Lan al git şunnarı gurt yiyesi dedim, deli deli bağarıveedim, ne işi vaa o kağıtların benim gutumda?”
Az deli olduğunu o da biliyo bak.
“Hızırdan önce Azrail Aleyhisselam gelir oğlum bu gutuya dedim. Guzu gülüyo, hiç diğnemeya ki beni. ‘Hani sen gül ağacısın deye getirip senin dibindeki kutuya goyuyom ben bunnarı’ dedi. Gocadım gaari, ne gülüü, ne ağacı, beheey”
Çok durdu bu sefer, yine mi gitti ki aklı. Yok…
“Ne Hızır ne Azrail geldi ama” dedi… “Olan ömrüm onun olaydı, izin çıkaydı, onun yerine ben gideydim, guzum da guzum” dedi. Çok fena sustu…
Yine yok şimdi aklı.
Ben o kağıtlara baktım sonra… Hayali bi ÖSS sonuç belgesi çizmişti kuzu, mahsuscuktan makine mühendisliğini kazanmış. Uğraşıp bi araba resmi yapmış sonra. İki de bebek vardı sanki… Öbür bikaç tanesine bakamadım. Kara ciplere, kara ceketlere, kanlı evciliklere, yavru mafya efelerine gitti aklım.
Bi ara ölen çocuğun yaşındaydım, efeydim, deliydim, Deli Fadime’nin en büyük en deli torunuydum. “Kız meselesi” çok yoktu o vakitler; kara parkalı bi çocuktan elimdeki mizah dergisi yüzünden kafa yemiştim. Burnumdan öldürmeyen kanlar akıyordu, annem korkudan yeşil parka giydirmiyordu, kara parkalılar yeşil parkalıları dövüyor, öldürüyordu. İnceden yüzüm acıyordu, fonda Cem Karaca “Parkasıyla vurdular üç hain kurşun değmiş” diye ağlıyordu. Zaman durmaksızın derin kara yarıklar açıyor ve içi her seferinde delikanlıların kanıyla doluyordu.
“Guzuu” diye seslendi Deli Fadime:
“Seninde mi aklın gelip gidiya yoksa lan?”
Aksi gibi aklım şimdilik bi tarafa gitmiyordu… Gülüştük, işte öyle…
“Galan ömrüm senin olsun iyi mi guzumm”
“Kalan aklım senin olsun iyi mi Fadimem”
"Kişi Başına Bir Yalnız" Adlı Kitaptan

Charlie Chaplin Hitler’in Ölüm Listesindeymiş

NAZİ rejimi döneminde yazılan bir kitapta Adolf Hitler'in ölüm listesinde İngiliz komedyen Charlie Chaplin'in de olduğu ortaya çıktı. Gelecek ay İngiltere'de satışa çıkarılacak kitapta, Nazilerin hedefleri arasında dönemin Yahudi isimleri ile birlikte Chaplin'in adı da var. Tarihçiler, "Chaplin, Yahudi kökenli değildi. Ama 1940 yapımı filmi 'The Great Dictator'da Hitler'i alaya alıyor ve ağır şekilde eleştiriyordu. Galiba Nazi subayları bu film yüzünden Chaplin'i Yahudi sandı" dedi. Chaplin filmde sözde Tomainia denilen bir ülkede diktatörlük yapıyordu.
Akşam
Necip Aptioğlu

Doktorlar hatalarını açık açık anlattı

“Hastamın karnında makas unuttum”, “Akciğerini söndürdüm”, “Düşünmeden penisilin verdim”... Bu itirafları yapan Alman doktorların amacı yeni hataların önüne geçebilmek.
BERLİN - Almanya’da, “Hatalardan Öğrenmek” adlı bir broşür hazırlayan tıp uzmanları, yaptıkları büyük mesleki hataları ilk kez kamuoyuna açıkladı. Alman doktorlar, bu broşürle gelecekte yapılabilecek hataları en aza indirgemeyi amaçladıklarını söyledi.
Marburg Üniversitesi Kliniği’nde görev yapan Prof. Dr. Matthias Rothmund (65), yaptığı hatayı şöyle anlattı:
HASTAMIN KARNINDA MAKAS UNUTTUM“
Hafif kilolu bir hasta, bağırsak kanseri teşhisiyle hastaneme geldi. Hastaya bağırsak ameliyatı yaptım. Birkaç gün sonra hastanın akciğer filmleri çekildi ve tesadüfen, ameliyatta hastanın karnında bir makas unuttuğum görüldü. İkinci bir ameliyatla makası çıkardık. Ameliyat hemşiresi tamponları kontrol etmiş, ancak aletleri kontrol etmemişti. Olayı sigortama bildirdim, hastaya tazminat ödediler.”
Ntvmsnbc
Necip Aptioğlu

28 Şubat 2008 Perşembe

İtalyanlar Ferrari’yi Kopyaladı! (Ferrari Zaten İtalyan Demeyin. Haber Böyle, Sorsanız İroni Derler)

Ünlü markaların taklitleri pazarda büyük bir alıcı kitlesi buluyor. Taklit ürünler kervanına Ferrari de katıldı. Çinlilerden sonra İtalyanlar da Ferrari'yi "klonladı". İtalya'nın Sicilya adasında polis, Ferrari marka otomobillerin taklidini yaparak gerçek bedelinin onda biri fiyatına satan bir çeteyi çökertti. Polisin, çok az orijinal parça kullanılarak üretilen 21 araca el koyduğu belirtildi. Kırmızı spor otomobilin meraklılarının bunlardan 14'ünü satın aldığı, alanların çoğunun otomobillerin taklit olduğunu bildiği kaydedildi. Sahte Ferrarileri 20 bin euroya piyasaya süren çete elemanları kendilerini, "Alanlar sahte olduğunu bile bile sipariş veriyordu" diye savundu.


HAZIR LAF GELMİŞKEN SÖYLİYELİM, “GEÇTİK BİZ O YOLLARDAN CANIMIN İÇİ”. ÇİNLİLER DAHA ÇOK KLONLAR YANİ...

HER MAHALLE Bİ ATÖLYE, HER SOKAK Bİ FERRARİ’YDİ DE DOĞANLA ŞAHİN’İN MODASI GEÇTİ BE GÜZELİM. KAÇTI MEVZU, NEYSE BÖYLESİ DE İYİ ŞİMDİLİK.

Alper Atalan

BALIKESİR'DE İNSANA BENZEYEN KÖPEKBALIĞI AĞLARA TAKILDI

Marmara Denizi'nde avlanan Bandırmalı balıkçıların ağlarına takılan köpek balığınin insana benzediği öne sürüldü.
Bandırma açıklarında önceki gün avlanmak için denize açılan balıkçıların ağlarına, 50 santimetre boyunda 4 kilogram ağırlığında köpek balığı takıldı. İnsana benzetilen köpek balığı büyük ilgi çekerken, balığı avlayan balıkçılardan İlker Kara, "Son günlerde Marmara Denizi'nde, Kapıdağ Yarımadası ile Tekirdağ açıklarında hamsi ve istavrit balığı avına çıkan tüm balıkçıların ağına bu tip köpek balıkları takılıyor. Dün gece de bizim teknenin ağlarına yavru köpek balıkları takıldı. İlk defa ağlarımıza böyle ilginç bir balık takıldı. Bu balıklar hızla çoğalıyor. Bilim adamları mutlaka incelemeli" diye konuştu. Köpek balığı, balık halinde bir süre sergilendikten sonra 25 euroya İstanbul'da bir otele satıldı.
Milliyet
Necip Aptioğlu

Fevkaladenin De Sevkinde

Alper Atalan

TÖZ BEBEĞİ

Örümcek Kadının Köprücüğü

Alper Atalan

İran “Kadın Schumi”sini Pistlerden Men Etti…

İran’ın tek, dünyanın sayılı kadın pilotlarından Laleh Seddigh, uluslararası şampiyonluğa doğru adım atarken, İran Yarış Federasyonu’ndan 1 yıl ceza aldı. Ona göre bu, İran’da kadın olmanın cezası. Laleh Seddigh, 31 yaşında... İran’ın tek kadın şampiyon yarış pilotu... Dünyadaki emsallerinin aksine erkeklerle aynı pistte yarışan tek kadın... Ulusal Peugeot Yarış Şampiyonu olan Seddigh, bugüne kadar 28 ralliye katılmış, 1600 GT kategorisi şampiyonu olmuş, 5 kez birincilik kazanmış, 7 podyum ve uluslararası yarışma hakkını elde etmiş. En son katıldığı yarışta (Free Class-all men) bozulan aracının motorunu değiştirdiği gerekçesiyle İran Yarış Federasyonu tarafından bir yıl pistlerden men edildi. Bu ceza uluslararası basında büyük yankı uyandırırken, Seddigh, Federasyon’un uluslararası yarışlara katılmaması için bu cezayı verdiğini öne sürdü.


Alper Atalan

Şemsiyenin pabucu dama

Şiddetli yağmurlarda artık şemsiye ters döndü derdi bitiyor çünkü artık "nubrella" kullanılacak.
Şemsiyenin yerini yeni bir tasarım alacak gibi görünüyor. İlk bakışta bir astranot görüntüsünü anımsatan bu tasarımın en büyük avantajı ellerinizin serbest kalmasına olanak tanıyor olması. Bu sayede bisiklete binerken bile yağmurdan zahmetsizce korunmanız mümkün. Bir başka avantajı da şemsiye kullanırken etraftakilere dikkat etmeniz ve ters dönmemesi için çaba harcamanız gerekirken, "nubrella"yı sadece başınızın üzerine yerleştirmeniz yeterli. Yağmurdan olduğu kadar rüzgardan da koruyor. Tasarımın sahibi Alan Kaufman, "Hepimiz şemsiye kullanırken zor anlar yaşamışızdır, bu fikir de rüzgarlı bir havada şemsiyeyi kontrol etmeye uğraşırken aklıma geldi. Bir ürün geliştirmeyi düşünmedim. Sadece sorunu not edip, çözüm geliştirdim" diyor.

Hürriyet

Necip Aptioğlu

ARKADAŞIM, HER KAFADAN Bİ SES ÇIKMASIN...! YA DA NAPARSANIZ YAPIN YAA...

Necip Aptioğlu

FANTAAZİYE GEL FANTAAZİYE… SU YATAĞINI CIVAYLA DOLDURAN SEVGİLİSİNİN KELİNE 25’LİK 25 İNŞAAT ÇİVİSİ MIHLADI!

Quarisma Morkent Villaları 67 sektör R/13 Bloklarda dün kuşluk vakti vücud bulan elim hadise tam tamına bir fantaazi sapkınlığı. Başka da bişey diil Blogların Amiral Gemisi okurları. İlişkilerinde heyecan aramak, farklı tatlara dümen kırmak için bir araya gelen tuhaf aşıklardan Tuğberkir (33) “Osma (31) aklıma harika bi fikir geldi, mevzuyu ağırdan almak için yatağa ben cıva dökiyim. Eve gelmeden 167 tane termometre alırım cıva işi kolay zaten, sen de gel benim canımı acıt ki zevk olsun. En iyisi şey yap çak bana bi tane çivi” dedi. Şevk ve ihtiras dozunu abartıp mertebelerder mertebe beğenmeye başlayan manyak ötesi çifti önsevişmeden 5 saat kadar sonra yardım çığlıklarını duyan ve kapıyı kıran apartman görevlisi feci bi halde can çekişirken buldu. (33) Osma’yı (31) yataktan sökemeyen sağlık görevlileri yatakla birlikte ambulansa taşımakta güçlük çekince vinç çağrıldı.

YATAKTAN SÖKEMEDİLER, ÖZGÜL AĞIRLIĞI YÜZÜNDEN YATAĞI TAŞIMAK İÇİN VİNÇ GETİRDİLER...

Alper Atalan

Allah Akıl Google Versin, “Balondan Internet Saçıcaz Biz İnsanlığa” Diyo Bunlar Şimdi De…

Internetteki en kaliteli ücretsiz içerik ve hizmet sağlayıcı Google, konumunu güçlendirmek için daha fazla sayıda insanı yine ücretsiz olarak internete bağlama peşinde. Bunun için frekans ihalelerini dahi takip eden firmanın yeni hedefi gökyüzü. Space Data adlı bir şirketi almak için girişimde bulunan Google bu sayede gökyüzünde dolaşan balonlarla herkese kablosuz internet dağıtacak. Ordu için benzer hizmetler sunan Space Data her 12 saatte bir gökyüzüne içinde özel cihazlar bulunan balonlar yolluyor. 24 saat içinde sönerek düşen balonlarda getirene 100 dolar ödeneceğini belirten özel bir belge bulunuyor.


Alper Atalan

ANNESİNİN BOTOKSUNU KEPEK ŞAMPUANI SANDI! YIKADI AMA ÇIKAMADI…

Bir Piyango Bileti Bağımlısı...

İki kez büyük ikramiye kazandı ama ayakkabı boyacısı. Mustafa Savgan'ın 'kaybeden' hayatı belgesele dönüştü
İSTANBUL - "Cebimde bir bilet oldu mu kendimi huzurlu hissediyorum. Eroin gibi bir şey bu..." Cağaloğlu'nda tanımayan yok bu sözlerin sahibini. Nitekim yaşamının belgesele dökülmesi vesilesiyle, 30 yıldan uzun süredir değişmeyen köşesinde ziyaret ettiğimiz 'Mustafa Amca'yla görüşmemiz de sorulan bir adres ya da verilen samimi selamlarla sık sık kesiliyor. Milli Piyango'dan iki kere büyük ikramiye kazanıp (Arada sık sık kazandığı daha mütevazı miktarları saymaya gerek duymuyor) her seferinde sıfırı tüketen ayakkabı boyacısı Mustafa Savgan'ın yaşamı, genç belgeselci Ender Yeşildağ ve Mehmet Özgür Candan'ın iki yıllık çalışmasının ürünü olarak, bu akşam Osmanlı Bankası Müzesi'nde, 18.00 ve 19.00'daki iki ayrı gösterimle seyirciyle buluşacak. Gösterimin ardından 'kazanmak-kaybetmek' üzerine bir de söyleşi yapılacak.
BLOGLARIN AMİRAL GEMİSİ OLARAK SOKAĞA ÇIKTIK VATANDAŞA SORDUK:
SİZ, "BEYABİ"NİN YERİNDE OLSANIZ N'APARDINIZ?

"ŞİMDİ BİRDEN SORUNCA AKLIMA BİŞİ GELMEDİİİİİİ HİHİHİHİHİ"

"HİYYYAAAAAAAAAA..."

"ÇOCCUĞUM OLSA BAKKALA GÖNDERMEM..."
"AÇTIRMAYIN ŞİNDİ ESKİ DEFTERLERİ"

Necip Aptioğlu

Microsoft'a Rekor Ceza

AB Komisyonu, "rekabeti ihlalde ısrarcı olmak" ile suçladığı yazılım devini cezalandırdı Rekabeti ihlal soruşturmasında pazar hakimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle Microsoft'a daha önce de 778 milyon avro para cezası uygulayan AB Komisyonunun son kararla birlikte şirkete kestiği fatura toplamı 1,68 milyar avroyu buldu. AB Komisyonunun rekabetten sorumlu Üyesi Neelie Kroes, 50 yıllık AB rekabet politikası tarihinde Microsoft'un rekabeti ihlal kararlarına uymadığı için ikinci kez cezalandırılan ilk şirket olduğunu belirterek "Umarım bugün uyguladığımız cezayla, Microsoft'un kararlara uymama konusundaki karanlık defteri kapanır" dedi. Microsoft'tan yapılan açıklamada, AB Komisyonunun para cezası kararının şirket tarafından detaylı şekilde inceleneceği belirtilerek "konunun daha sonra çözülen geçmişteki sorunlardan kaynaklandığı" ifade edildi.



Alper Atalan

Sırf Şeker, Zero Kola

27 Şubat 2008 Çarşamba

Necip Aptioğlu

200YTL'ler Geliyo... Üstünde Yunus Emre Olucak. O Parayla Da Herşeyi Alabilicez Bittabi Ki!

“... Aşık olan gönül aşktan usanmaz
Ahiret korkusun bir pula saymaz
Aşk pazarıdır bu canlar satılır
Satarsın bu canı hiç kimse almaz...”


Alper Atalan

Hadeeee… Anti Depresanlar Da Tırt Çıktı İyi Mi!

İngiliz uzmanlar, milyarlarca dolarlık endüstri oluşturan dört antidepresanın orta, hafif ve ağır şiddette depresyon hastasında yok denecek kadar az, ağır vakalarda nispeten işe yaradığını buldu. ‘Antidepresanlar gerçekten işe yarıyor mu’ sorusuna cevap arayan İngiliz uzmanlar, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlara bakış açısını kökten değiştirebilecek bulgulara ulaştı.

Bİ TEK AĞIR VAKALARA YARIYOMUŞ O DA YANİ GIDIM BİŞİ.
Araştırma sonuçlarına göre, tıp dünyasında milyarlarca dolarlık bir endüstri oluşturan dört antidepresanın, orta, hafif ve hatta ağır şiddette depresyon hastaları üzerindeki etkisi yok denebilecek kadar azken, sadece çok ağır depresyon vakalarında nispeten işe yaradıkları ortaya çıktı. İngiltere'nin Hull Üniversitesi'nden Prof. Irving Kirsch önderliğinde yürütülen araştırma kapsamında, depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan Prozac, Effexor, Seroxat ve Serzone ilaçlarına ait tüm klinik deneylerin bilimsel dergilerde yayımlanmış ve yayımlanmamış verileri incelendi. Bilgi edinme yasası çerçevesinde ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden (FDA) elde edilen veriler, ilaç şirketlerinin söz konusu ilaçları piyasaya sürmeden önce kendi işlerine yaramayan bazı verileri yayımlamamayı seçtiklerini gösteriyor.

KOBAY FARELERDE ASABİYET HALLERİ TERELELLİYMİŞ
Dördü de serotonin salgısını artırmaya dayalı çalışan ilaçların incelenme sonuçlarına göre, deneylerde bu dört ilacı alanlarla plasebo (sahte ilaç) alan hastalar neredeyse aynı derecede iyileşme gösterdi. Bu da demek oluyor ki, hafif, orta ve ağır şiddette depresyon hastalarındaki iyileşme ilaçların içeriğine değil, tedavi altında bulunmanın yarattığı psikolojiye bağlı. Prof. Kirsch, "Sonuçlara bakılırsa en ağır vakalar dışında depresyon hastalarına diğer tedavi yöntemleri sonuç vermedikçe, antidepresan ilaç yazmak için pek neden yok. Demek ki ilaçlara lisans verilmesi ve klinik deney sonuçlarının açıklanması konusunda da sorunlar var" diyor.


Alper Atalan

AMAN ALLAHIM! NE KADAR ORJİNAL BİR LAF, İLK KEZ DUYUYORUZ...


KILLI TÜRK ERKEKLERİ ÇOK SEKSİ
TOP model Victoria Silvsted, ‘Çarkıfelek’ programının davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Stüdyoda gazetecilerle sohbet eden ünlü model, Türk erkeklerini yere göğe koyamadı, hatta ‘kıl’ına bile sahip çıktı: 7 yıl önce de Türkiye’ye gelmiştim. Türk erkekleri seksi. Çok sayıda Türk arkadaşım oldu. Ama isimlerini hatırlamıyorum. Kıllı erkekleri severim. Türkler de çok kıllı!
Akşam

Necip Aptioğlu

“İstikrar” Hiç Sektirmeden, Arı Gibi… Şık Şık Şık...

Milletvekillerinin Sosyal Güvenlik Yasası'nda yaptıkları 'korsan rezalet'e bir yenisi daha eklendi. Önce emekli maaşlarını 6 bin YTL'ye çıkartmak için bir madde koydular. Bu ortaya çıkınca vazgeçtiler. Sonra bir korsan maddeyle daha ayrıcalık sağlamak istediler. Olmadı. Bu defa daha büyük bir rezalete imza attılar. TBMM Komisyonu'nda görüşülen Sosyal Güvenlik Reformu'na gizlice bir madde ekleyerek sağlık masraflarında yalnızca gazilere sağlanan katkı payını ödememe olanağı sağladılar. Bu defa Plan ve Bütçe Alt Komisyonu Başkanı Zekai Özcan imzaladı. Bu yeni düzenleme bu şekilde geçerse milletvekilleri de gaziler gibi katkı payı ödemeyecekler. Şimdi gözler bu üçüncü rezaletin durdurulup durdurulamayacağında.


Alper Atalan

26 Şubat 2008 Salı

YAPRAK SOKUMU

Alper Atalan

CAN DOSTUM

Alper Atalan

En seksi çizgi film kahramanı

Birincilik Çakmaktaş'ın eşi Wilma'da... Bakın listede daha hangi karakterler var?
The Sun gazetesi, okurları arasında düzenlediği anketle çizgi-filmlerin en seksi karakterlerini seçti. Birinciliği Taş Devri’nde Çakmaktaş’ın karısı Wilma açık ara farkla kazandı. Okuyucular, Wilma’nın beyaz antik çağ kıyafetinin çok seksi olduğunu söylüyor.
İlk 5 ise şöyle:
1) Vilma Çakmaktaş
2) ‘Masum Sanık Roger Rabbit’ filmindeki kırmızı kıyafetiyle Jessica Rabbit
3) 1930’larda bir kabare şarkıcısı olan Betty Boop
4) Penelope Pitstop isimli yarışçı kız
5) Kaptan Mağara Adamı’nın 3 genç kız arkadaşı
Vatan
Necip Aptioğlu

Nihayet!!! Dünyanın En Büyük Fişini Biz Yaptık. Yer Açın Guiness’te, Kablo Ayağa Dolanmasın Bi Zahmet…

Bursa'da, sanayi elektrik ekipmanları üreten bir firma tarafından 10 kişilik bir ekibin 2.5 aylık çalışmasıyla yapılan ve 'dünyanın en büyük fişi' kategorisinde Guinness Rekorlar Kitabı'na aday gösterilen fiş, vinçle kamyona yüklenerek fuar için İstanbul'a götürüldü BEMİS Elektrik firması tarafından İstanbul'da düzenlenecek Tüyap İstanbul Akışkan Gücü Teknolojileri Fuarı'nda (Win Hydraulic&Pneumatic) sergilenmek üzere yapılan dev elektrik fişi, vinç yardımıyla kamyona yüklendi. Avrupa Birliği (AB) kalite standartlarına uygun olarak 5 metre uzunluğunda, 2 metre çapında ve 2 ton ağırlığında üretilen elektrik fişini 10 kişilik ekip 2.5 aylık bir çalıymayla yaptı. Rekorlar kibatına da aday gösterilen dev fiş, vinç yardımıyla güçlükle kamyona yüklendi. Yarım saat süren yükleme çalışmasını çevredeki vatandaşlar meraklı gözlerle izledi. BEMİS Genel Müdürü Şinasi Güneş, 30 bin amperlik güce sahip fişin fuarda görücüye çıkacağını belirterek, Türkiye nükleer santral planları yapıyor, biz yaptığımız bu dev fişle nükleeer santralin elektrik dağıtımını üstleniyoruz. 40 bin dolara mal olan fişi fuarda sergiledikten sonra firmanın önüne koyacağız. Dünyanın en büyük fişini güçlükle de olsa kamyona yükledik. Yarından itibaren fuarda sergilenecek. Şirketimiz şu anda 10 ülkeye ihracaat yapıyor. Her geçen gün biraz daha büyüyoruz. Bu fişin girebileceği prizi de üretebiliriz" dedi.


Alper Atalan

19 ünlü sesten Hrant’ı dinleyin: Tililili

19 ünlü ses, Hrant Dink’in 19 yazısını seslendirdi. NTVMSNBC, Hadig grubunun hazırladığı projeyi, Dink’in ölüm yıldönümü olan 19 Ocak’a kadar sırayla yayınlıyor. Her gün 3 ünlüden, Hrant Dink’i dinleyebilirsiniz

http://www.ntvmsnbc.com/news/432430.asp

Beyin Gücüyle Çalışan Bilgisayar Oyunları Geliyor

Bilgisayar oyunu düşkünleri yakında sanal ortamda duygu ve düşünce yoluyla da oyun oynayabilecek. Bilgisayar oyunlarını daha da gerçek kılmaya aday olan ürünse özel bir başlık. ABD-Avustralya ortak şirketi Emotiv’in ürünü olan bu başlık, beyindeki elektriksel faaliyetleri yakalayıp kablosuz bağlantı yoluyla bilgisayara gönderiyor. Böylece oyunu oynayan kişi, sanal ortamda kontrol ya da kumanda çubuğu olmaksızın doğal ve sezgisel olarak hareket edebiliyor. İnsan beyni yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ya da nörondan oluşuyor; bunlar sinirsel uyarıları elektrik yoluyla ya da kimyasal olarak iletiyor. Başlık, sinirsel faaliyetleri okumak için elektroensefalografi ya da EEG adı verilen bir yöntem kullanıyor. Halk arasında beyin elektrosu çekme diye de adlandırılan ve yaklaşık 100 yıldır kullanılan bu yöntemle beynin bir çok çalışma bozukluğu tespit edilebiliyor. Başlık temel olarak beyin dalgalarını okuyup bunları bilgisayar oyununu yönetecek komutlara çeviriyor.


Alper Atalan

25 Şubat 2008 Pazartesi

OHHH BEEEE!

Alper Atalan

Belativite Geliyorum Demez, Gelir...

Alper Atalan

“Çipli Pasaport”a Geçiyoruz… Sakın “Duymadım, Bilmiyodum, Vize İçin De Mi” Falan Filan Diye Kıvırma Olmasın…

Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) üye ülkelerin pasaportlarının aynı standartta olması için 2010 yılına kadar verdiği süre kapsamında çalışma başlatan Emniyet Genel Müdürlüğü, 11 Temmuz 2007 tarihinde ihalesini yaptığı proje sonunda hazırlanacak yeni pasaportları bir aksaklık olmadığı takdirde 11 Kasım 2008’den itibaren uygulamaya sokacak. Buna göre, yeni pasaportlar Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) standartlarına uygun olup, üzerinde çip bulunan, fotoğrafları yapıştırma değil yazdırma usulü ile kaydedilen, ebatları eskisine göre küçük, sadece düzenlendiği süre içerisinde kullanılabilecek bir şekilde üretilecek. Birden fazla güvenlik katmanı olacak pasaportların sahtesinin yapılması ise mümkün olamayacak. Bir çok aşamalı planlanan güvenlik katmanlarında yer alan figür ve resimler, morötesi ya da kızılötesi ışınlarla görülebilecek.


Alper Atalan

AYŞE TEYZE,BENİM BEYİM KEÇİ ADAM, HERGÜN ARKADAŞLARI İLE TOSLAŞIYOR, ÜSTÜ BAŞI KİR İÇİNDE GELİYOR. ÜSTELİK LEKELER ÇIKMIYOR...

Necip Aptioğlu

AYŞE TEYZE,BENİM BEYİM AT ADAM, HERGÜN ÜSTÜ BAŞI NAL İZİ İÇİNDE GELİYOR. ÜSTELİK LEKELER ÇIKMIYOR...

Necip Aptioğlu

KORKU VE TIRSI FİLMLERİ TOPLU GÖSTERİM




VIDIVIDI FON



Bu Seçimde Hitler Ve Frankenstein Aday

Hindistan’ın dağlık Meghalaya eyaletinde 3 martta yapılacak seçimler, Adolf Hitler’den Frankenstein’a, Romeo’dan Newton’a ilginç isimli birçok adayı karşı karşıya getirecek.

ANKARA - Hindistan’ın kuzeydoğusunda, çoğu Hristiyan 2,3 milyon nüfuslu Meghalaya eyaletinin ahalisi, diğer Hint eyaletlerinin tersine çok az İngilizce biliyor ve çocuklarına bazen anlamını, kökenini veya tarihini bilmedikleri isimler koyuyor. Adaylardan bıyıklı ve kel kafalı Adolf Lu Hitler-Marak, “Ailem Hitler kim bilmiyordu, belki de bu ismi sevdiklerinden koydular ama ben bir diktatör değilim” diyor. 60 sandalyeli eyalet meclisi seçimlerinin bir başka adayı, öğretmen kökenli Frankenstein Momin, ismiyle seçmeni sandık başından kaçırtmayacağını umduğunu söylüyor.331 adayın arasındaki Shelley’nin roman kahramanından alan eyaletin eğitim bakanı Hilarious Pochen, Newton Marak, Billykid Sangma, Moonlight Pariat, Zenith
Sangma, Romeo Phira Rani, Darling Wavel, Bison Paslen, H. Britainwar Dan, M. Bombersingh, Celestine Lyngdoh, Starfing Jove Langpen, Edstar Lyngdoh Nongbri, Admiral K. Sangma isimleriyle dikkati çekiyor.Eyaletin başkenti Shillong’daki North Eastern Hill Üniversitesi Tarih bölümünden Profesör David Reid Syemlieh, bölgede yaşayan insanların çoğunlukla çocuklarına ne isim verdiklerinin bilincinde olmadıklarını, sadece ismin şöhretiyle ilgilendiklerini belirtiyor.Hindistan’da iktidardaki Kongre partisinin liderliğindeki koalisyon tarafından yönetilmekte olan Meghalaya eyaletiyle birlikte iki eyalet daha 3 martta seçimlere gidecek.Kongre partisi tarafından da yakından izlenen seçim sonuçlarının 7 martta belli olması bekleniyor.
Necip Aptioğlu