27 Kasım 2009 Cuma

ÇIKTI BU KİTAP. SEVİNÇLİYİZ HEPİMİZ...


Bi keresinde Oğuz Abi söylediydi, Herşeyi yazıp çizdikten sonra bir çeki taşı kalır insanın içinde, dediydi.

Çeki taşı nedir bilmiyorum.
Ama tüm o komikliklerden sonra, insanın içine oturan, ağır ve kıpırdatılamaz acıklı bişeylerin kaldığı doğrudur. Yazarsın, çizersin, bunlar hakkaten birilerini güldürür ama Oğuz Abinin söylediği gibi: Senin içinde, bütün güldürücü, sevindirici coşkulu bileşenleri aldıktan sonra, ağır, yerinden oynatılamaz, gözyaşı dahil bilinen herhangi bir sıvıyla akıtılıp temizlenemez bir tortu kalıp birikir. Geriye irisinden bi taş, çeki taşı kalır.
Ben işte o ciddi ve hisli yazıları yazmaya kalkıştığımda, çeki taşından kırabildiğim parçalarla harfler yaptım kendimce.

(Tanıtım Bülteninden)

MUTLU BAYRAMLAR


26 Kasım 2009 Perşembe

SIKILHAN DANAYA ORTAKÇI GİRENDE

- Merhaba dostum, alo, Enes ben Enes Binsatar. Danaya ortakçı girer misin benle?

- Bir gelirim yok, öğrenciyim. Bu durumda danaya girmem, kurban kesmem, timsahtan uzak dururum…

- Kurban içün değil promosyon maksadıyla. Ticared. Erzurum’un ünlü celeplerinden dayım Habip Faysal Düdek, Kurban Bayramında satmak üzere satlık hayvan getirdi de… Onun tanıtımını yapmak üzere dana kostümüne giricez. Yengem dikmiş gayet güzel bir kostüm. Ben öne geçip ön ayakları ve kafa kısmını hareket ettirecem sen ise arka ayaklar ve kuyruk sallama işine kumanda edecen… Ticared, oh ticared…

- Bilmem ki daha önce hiç dana kuyruğu idare etmedim, toynak kumanda paneli kullanmadım…

- İstersen ön tarafa sen geç. Ama oranın işi daha fazla. Kostümün önünde oynatılacak çok şey var. Ayrıyetten önde vazife yapan personel “Mööö” diye ses de çıkarmak durumunda. Karşılığında sana öğle yemeği artı çay molası ve çok güzel döş eti verilecek.

- Döş…

- Hayvanın en güzel yeridir. Kiloylan yesen doydum demezsin, şişlik yapmaz, hararet yaratmaz, sovan kavurmasıyla pek güzel gider, ağızda dağılır, mideyi yormaz, ayak yolunda kolaylık eder.

- Bir keresinde tavuk kılığında tanıtım gıdaklaması yapıp çocuklarla resim çektiren adamla tuvalette yanyana pisuvarlarda işemiştik. Adam kostümüyle çiş yaptı sonra dışarı çıkıp gıdaklamaya devam etti. Çocuktum, kafam karıştı…O yüzden bişey kılığında dolaşan adamları hiç sevmem.

- Öyle diyorsun da. Ticaredte malını tanıtacan, tüketim eden insanın nazarı dikkatini cerb edecen, ilgisini çekecen yani. Ticared oh ticared. Bir kerresinde ünlü tüccarlardan Ebu Hüveyye ve beraberindekiler, Ihbıkâbad Şehrinde kurulan pazara mal satmaya gitmişler. Öyle sıra sıra dizmişler satlıklarını. O esnada tüccarların piiri Ebu Hüveyye kaftanının cebinden çıkardığı rengarenk bir dürrücırrık kuşunu sarığının tepesine koydu. Mübarek hayvan sarığa çıkar çıkmaz eyle bir ötmeye, makara çekmeye başladı ki, dürrücırrık kuşunun sesini duyan pazarcılar o dakkada tezgahın başına üşüştüler. Gelen müşteri Hüvveyye’nin tezgahındaki binde dokuzun altında GDO içeren mala hücum edip yarım saatte tüketti. Satlığını satıp ticaredini eden Hüveyye dürrücırrık kuşunu sarığından indirip kaftanına koydu ve dönüp şöyle dedi “Burada marifet dürrücırrık kuşunun değil, işini bilen esnafındır. Ticared oh ticared” Kapamadın değil mi?

- O halde döşü peşin alırım…

- Sen de öğrendin bak işi. Eşşeği sağlam kazığa bağlıyorsun. Afferin, ticared oh ticared… Oh…

Geçen Haftaki Leman Dergisi'nden

ÖPÜŞMEYİN YAVRIM... "HER YERİNDEN ÖPÜYORUM" DEYENLERİN GAZINA GELMEYİN...


LEMAN KAPAĞI


24 Kasım 2009 Salı

YETER ARTIK LAN KAFAMIZI DİDTİNİZ: BEYNİMİ DİTTİRİCEEME GRİP OLURUM DAHA İYİ BA!


TÜRKİYE 'ye de grip aşısı veren ilaç firması Glaxosmithkline, Kanada'nın aldığı 7.5 milyon doz aşıdan 172 bin dozu geri çekme kararı aldı. Gerekçe, hayati tehlike oluşturabilecek alerjik reaksiyon riski.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), GlaxoSmithKline ilaç şirketine ait domuz gribi aşısının Kanada’ya gönderilen bir partisinin "ciddi" alerjik reaksiyona neden olduğunu, söz konusu aşının geri çekildiğini bildirdi.
DSÖ sözcüsü Thomas Abraham, Kanada’da aşıya karşı alışılmamış oranda "ciddi" alerjik reaksiyonun belirlenmesi üzerine, bunun nedenini bulmak için gerekli araştırmaların yapılmakta olduğunu açıkladı.
Sözcü, DSÖ’nün bu aşamada aşılanmayla ilgili önerilerinde bir değişiklik yapmayacağını belirterek, "Öncelikle Kanada’da ne olup bittiğini anlamamız gerekiyor" dedi.
GlaxoSmithKline sözcüsü Gwenan White da bir parti domuz gribi aşısına karşı normalden fazla alerjik reaksiyon tespit edildiği yönündeki haberlerin ardından bir tavsiye yayımladıklarını söyledi.
Sözcü, Kanada’daki sağlık görevlilerine söz konusu aşıyı kullanmamaları tavsiyesinde bulunduklarını, sağlık yetkilileri ile firmanın olayı araştırdığını kaydetti.
White, aşırı alerjik reaksiyona neden olduğu belirtilen bu partide 172 bin doz aşı bulunduğunu, Kanada’ya toplam 7,5 milyon doz aşı dağıtıldığını ifade etti. (Milliyet)


ŞİMDİ YENGECİĞİM ALİMLER NE DER BİLMEM AMA BU HAYVAN ÇEVRESİNDE "MUNDAR" Bİ HAYVAN OLARAK BİLİNİYOR. BENCE KESİP DAĞITMAYALIM ONU BİZ


DUMANSIZ HAVA SAHASI OLAYIMIZ NAZARA GELDİ. ORTAM KOMPLE SİSE VE HAVA KİRLİLİĞİNE KESTİ...


CEMİYYET OLARAK "EL YIKAMA HUSUSUNDA" DOMUZ GRİBİ VESİLESİYLEN HAYLİ YOL ALDIĞIMIZ HAKİKATİNİN ALTINI ÇIZIYORUZ BURDAN


ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN


Necip Aptioğlu

23 Kasım 2009 Pazartesi

“Gelecekte farklı olacağını umduğumuz, değiştirmeye çalıştığımız ne varsa, bunların kıyametten sonra bile yaşayacağını göstermeye çalışıyorlar bize... Böylece yaşadığımız eşitsiz hayatı haklılaştırıyor, ebedileştiriyorlar.”



BATSIN BU DÜNYA

2012’yi izledim. Bizim Ayamama Deresi’nin taşmasında yaşadığımız kıyametin biraz hallicesi...
Ama mantık (mahşerde bile) aynı mantık:
Parası olan yaşar; fukara ise battığı çamurun içinden “O gemide ah ben de olsaydım” diye ağıt yakar.
* * *
Aylardır “Kıyamet kopacak” vaveylasıyla pompalanan film, “kıyamet kadar görsel efekt üstüne bolca Hollywood klişesi” formülüyle pişirilmiş.
Mayaların takviminde öngörüldüğü şekilde 2012’de kıyamet kopuyor, ama “Önce tedbir, sonra tevekkül”ü şiar edinen insanoğlu hazırlığını yapmış, gemilerini önceden (herhalde ucuza gelsin diye Çinli işçilere) ısmarlamış.
Hatta gemi biletlerini de fahiş fiyatla satmış. Kıyamet alametleri başlayınca dünyanın 8 lideri buluşup gemiye tüyme kararı alıyor.
Orada saklanıp insan soyunu onlar sürdürecekler.
İngiliz Kraliçesi hemen köpeklerini alıp geliyor.
Pırlanta kalpli Amerikan Başkanı ise “Ben halkımla ölürüm” diyerek binmiyor. Allahtan kızını bindiriyorlar da insanlık, istikbal ümidini hepten kaybetmiyor.
Bizimkini göremedim; binmek için yeterli süre verilmeyince “Daha da binmem geminize” deyip indiği rivayet ediliyor.
* * *
Bu arada görgüsüz Rus tüccar, iki şımarık oğlu ve sarışın metresiyle gemiye koşturuyor. Afetin büyüklüğünü görünce, yanındaki afeti terk ediyor. Lakin Amerikalı yapımcılar, kıyamet gününde bile Rus sahibinin sesiyle harekete geçen araba reklamı yapmayı ihmal etmiyor.
Tabii felakette, Hollywood örf ve adetleri mucibince, dağılmış aileler birleşiyor, çocuğunu ihmal etmiş babalarla, babasını ihmal etmiş çocuklar birbirine koşuyor, inançsızlar imana geliyor.
Deprem çatlağıyla yarışabilen arabalar izliyoruz.
İki saatlik uçuş kursuyla askeri uçak kaldırabilen pilotlar...
Yer yarılsa, deniz dağa çıksa bile çalışan cep telefonları...
“Kıyametli Maya Takvimi”ni görünce “Bizim Saatli Maarif Takvimi daha iyiymiş” diye düşünüyoruz.
Öte yandan “Ayamama felaketindeki halimiz o kadar da kötü değilmiş” dedirtecek teselliler de var:
Elin oğlunun onca masrafla yaptığı gemi dağa çarpınca camı çatlıyor, kablo sıkışan kapısı kapanmıyor, kilerini su basıyor.

* * *
Ah şimdi Ünsal (Oskay) hocam olsa muhtemelen şu yorumu yapardı:
“Gelecekte farklı olacağını umduğumuz, değiştirmeye çalıştığımız ne varsa, bunların kıyametten sonra bile yaşayacağını göstermeye çalışıyorlar bize... Böylece yaşadığımız eşitsiz hayatı haklılaştırıyor, ebedileştiriyorlar.”
Öyle ya...
Nuh’un gemisi asırlar sonra uzay gemisi gibi olmuş, ama insanoğlunun parayla, mevkiyle, olmadı rüşvetle istikbal satın alma kaderi hiç değişmemiş.
Ucuz Çinli işçiler, yaptıkları gemiye binemeyip fukara evlerinde ölümü bekliyor. Son gemide de vicdan değil cüzdan konuşuyor.
Yer kapma itişmesine katılmayıp tevekkül gösteren tek kişi var; o da deli... Bu mu kurtarılmaya çalışılan “medeniyet?”
Koca insan soyu, yarına bunu mu saklıyor?
Dünya yıkılsa da paranın hâkimiyeti sürecek mi?
“Yeni dünya”da da köle Âdemoğullarını bu sefil düzenin efendileri mi yönetecek?

* * *
Öyleyse?
“Arkadaşlar, hazır mıyız?”
“Batsın bu dünya!”

PİRELLİ TAKVİMİ TAMAM DA MÜHİM OLAN MAYA TAKVİMİ KLARACIM... BAK DÜNYANIN SONU GELECEK DİYOLAR. SEN ARTIK ÜÇE BAŞA BAKMA ARAYIŞ İÇİNDE OLMA "GEL" HE DE!


BU REKLAMLAR GÜLDÜRÜYOL... (BURUN KILI KIRPMAKİNASI)


'Tatlı tatlı' boşandım afiyet olsun

İNGİLTERE'de yeni moda 'boşanma pastası' kesmek. Özel üretim pastalar, gelin ve damadın ayrılığını anlatacak şekilde tasarlanıyor. Boşanan kişiler 'olayı' arkadaşlarına verdikleri parti sırasında bu pastalardan keserek kutluyor. Pastaların fiyatı 60 ile 800 sterlin (138-1840 TL) arasında değişiyor. DIŞ HABERLER

Necip Aptioğlu

KRALİYET BALIĞI NEDİM


Necip Aptioğlu

21 Kasım 2009 Cumartesi

Mizah dolu heykeller Akbank Sanat'ta!


Geniş bir seyirci kitlesi tarafından ‘One Minute Sculptures’ (Bir dakikalık heykeller) ve ‘Fat Sculptures’ (Şişman heykeller) ile tanınan sanatçı Erwin Wurm, küratörlüğünü Gisela Winkelhofer’ın yaptığı heykel sergisiyle 24 Kasım 2009 – 2 Ocak 2010 tarihlerinde Akbank Sanat’ta olacak. Mizahı silah olarak gören Wurm’un Akbank Sanat’taki sergisinde, bu silahı nasıl barışsever bir biçimde kullandığına şahit olacaksınız.

“Heykel kavramı üzerine devam eden bir araştırma’ olarak nitelediği son 25 yılında çok yönlü bir yapıt üzerine çalışan Wurm eserleriyle heykel kavramının anlamını sorgular, sorgulatır. Wurm’a göre; eylemler, yazılı ya da çizili direktifler hatta düşünceler dahil her şey bir heykele dönüşebilir. Sanatçı işlerinde; eylemler, performanslar ve heykelin farklı katmanları arasındaki eşiği incelemekte ve bunları güncel medya dünyasına tercüme etmektedir.

GENETİĞİYLE OYNANMIŞ ÜNLÜ ORGANİZMALAR: KAFAKULAKLAR












AŞK- I MEMNU'YU İZLEYEMEN KADIN YOLCU OTOBÜS FİRMASINI ŞİKÂYET ETTİ.

KONYA'nın Kulu İlçesi'nde, yolcu otobüsünde birbirleriyle aynı saatte yayımlanan ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ve ‘Aşk-ı Memnu’ adlı dizilerin izlenmesi konusunda yolcular arasında tartışma çıktı. Otobüsteki televizyonda diğer yolcuların isteğiyle ‘Kurtlar Vadisi Pusu’nun açılmasına sinirlenip otobüsten inen 37 yaşındaki N.Ş. adlı kadın yolcu, firma hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Olay, dün gece Aksaray'dan Ankara'ya giden bir yolcu otobüsünde meydana geldi. Otobüs yolcularından N.Ş. adlı kadın, muavine, Kanal D'de yayınlanan ‘Aşk-ı Memnu’ dizisini izlemek istediğini söyledi. Muavin ise o sırada Star TV'de yayınlanan ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ adlı dizinin daha çok tercih edildiğini söyledi. N.Ş. ısrarcı olunca, muavin diğer yolculara tercihlerini sordu. Otobüsteki, N.Ş. dışındaki, aralarında kadınların da bulunduğu diğer 19 yolcu, ‘Kurtlar Vadisi Pusu’yu izlemek istediklerini belirtti.
Bunun üzerine ‘Aşk-ı Memnu’yu izlemek isteyen N.Ş. ile diğer yolcular arasında tartışma çıktı. Tartışma büyüyerek sürünce otobüsün şoförü, N.Ş.'ye, “Diğer bütün yolcular ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ adlı diziyi izlemeyi tercih ediyor. İsterseniz, sizi Kulu'daki bir dinlenme tesisinde indirebilirim. Paranızı da iade ederim” dedi. Çok sinirli olan N.Ş. de dinlenme tesisinde duran otobüsten indi. N.Ş. ardından İlçe Jandarma Karakolu'na giderek, şoför ve muavunden şikayetçi oldu, ardından da otobüs firması hakkında Kulu Cumhuriyet Savcılığı'nda suç duyurusunda bulundu.(Milliyet)

ÖNÜMÜZ KIŞ AŞKIM İKİMİZ İÇİN BİŞİLER ÖRDÜM. ALLAHTAN BÖÖLE ŞEYLER ELİMDEN GELİYO. AŞKISI, BEBİŞİ...










GÜNAYDIN SEV GİLİ BAGGERLER KALKIN GELDİK YAVRIM.


20 Kasım 2009 Cuma

Mustafa Balbay'a Aziz Nesin'lik soru

Savcılar Balbay'a Özdemir Asaf'ın ’Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler’ şiirindeki 'beyazı' somuşlar

"BEYAZ KİMDİR?
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün’ün, dönemin Yargıtay Başsavcısı ile yaptığı görüşmeye ilişkin tuttuğu notları okuması üzerine Balbay, "Sabih Kanadoğlu, yargının temiz olması gerektiğini söyledi. Özdemir Asaf’ın bir şiirini okudu. Asaf, ’Jüri’ isimli şiirinde ’Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler’ diyor. Burada geçen ’beyaz’ kelimesini, sayın savcılar sorgu sırasında bana, ’Bu beyaz kimdir?’ diye sordu" şeklinde konuştu. (Vatan)

ÖĞRENCİ EVLERİNDE PC FANINDA ÇORAP KURUTMA GERÇEĞİ




HANDE APLA SAĞLIK VE GÖZELLİK SALONU! SAVUNA SOLARYOM!


Ergenekon duruşmasında tavan çöktü

Ergenekon duruşmasının görüldüğü mahkeme salonunun tavanı mahkeme heyetinin üzerine çöktü. Silivri Cezaevi'ndeki mahkeme salonunda geçtiğimiz Eylül ayında yağmur suları nedeniyle su basmıştı...



YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tartışmalı Genetiği Değiştirilmiş Organizma içeren ürünler yönetmeliğini değiştirdi.

GDO yönetmeliğindeki değişikliğin getirdiği en önemli yenilik, 26 Ekim'den sonra başlayan denetimlerle ilgili. Gümrük kapılarında oluşan yığılmaların ardından ithalatçı şirketler, yönetmelikte değişiklik taleplerini hükümete iletmişti. Başta olumlu karşılık bulamayan bu taleplere rağmen yeni yönetmelik, denetimlerde "kısmi" bir yumaşama getirdi.
26 Ekim'den önce kontrol belgesi alınmış ürünler, Avrupa Birliği'nin kabul ettiği kriterlere de uygun olmak koşuluyla 1 Mart 2010'a kadar Türkiye'ye risk değerlendirmesi yapılmadan girebilecek. Bu hüküm, halen gümrük kapılarında bekleyen birçok ürünün bugünden itibaren Türkiye'ye giriş izni almasını sağlıyor.
Önemli bir değişiklik de etiketleme zorunluluğunda yapıldı. Yönetmeliğin ilk hali, GDO'lu ürünlerin etiketlenmesinde "İzin verilen GDO'lu ürünün binde dokuz oranını aşması" şartı getiriyordu. Yeni yönetmelikten "binde dokuz" hükmü çıkarıldı. "İzin verilen GDO'lu gıdaların" etiketlerinde, "Genetik olarak değiştirilmiş" ibaresi her durumda bulunacak. (ntvmsnbc)



19 Kasım 2009 Perşembe

İÇİMDE BENİ ALDATIYOMUŞSUN GİBİ Bİ HİS VAR SÛDE


FBI Başkanı'nın biyometrik veri talebine ret

Radikal Gazetesi'nin haberine göre, Mueller dünkü ziyaretinde Türkiye’den ‘biyometrik veri paylaşımı’ talep etti. Mueller’in bu talebi, Türkiye’de ve Türkiye üzerinden seyahat eden yolcuların biyometrik verilerinin toplanarak ABD ile paylaşılmasını içeriyor. Mueller, Türkiye’den başta ‘terör zanlıları’ olmak üzere liman ve havalimanlarını, hava, deniz ve demiryollarını kullanan bütün ‘şüpheli’ yolcuların nereye, ne zaman, ne için gittiği gibi bilgilerin takip edilmesini isterken, söz konusu takibin biyometrik verilerle yapılmasını da istedi.
Biyometrik, kendine özgü fiziksel veya biyolojik niteliklerine dayalı olarak insanların kimliğini tespit için dijital teknolojiden faydalanma bilimi olarak biliniyor.
BİYOMETRİK VERİ NEDİR?
11 Eylül saldırıların ardından ABD’nin öncülük ettiği ülkeler, ‘parmak izi’, ‘Ses’, ‘Yüz’ ve ‘Retina/İris’ gibi her insanda ayrı özellikler taşıyan fiziksel verileri elektronik tabanlı ortamlarda toplayıp sınıflandırmaya başlamıştı. Özel yazılımlar, spontane alınan biyometrik veriyi, hızlı bir şekilde veri tabanındaki verilerle karşılaştırıp, şüphelilerin kimlik tespitinde kullanılmaya başlanmıştı. (Hürriyet)


DEZENFEKSİYON MESLEK LİSESİ


KULİSLERDE BUNLAR DİNLENİYOR:1


KULİSLERDE BUNLAR DİNLENİYOR:2

DOMUZ GİRİBİ YÜZÜNDEN BAYRAM TATİLİ ACABA 9 GÜN OLUR MU Kİ?


KULİSLERDE BUNLAR DİNLENİYOR:3

GDO'LU ÜRÜN DERKEN BİR DE AŞI KRİZİ ÇIKTI HERŞEY BİRBİRİNE GİRDİ SAYIN OKUR.

Necip Aptioğlu