20 Eylül 2008 Cumartesi

BU HABER Bİ TEK BİZ DE Mİ VAR? EVET, NEDEN OLMASIN? OLAMAZ MI YANİ!!!

GEREKTİĞİNDE SORUŞTURMACI GAZETECİ ŞAPKASINI ÇIKARIP OLAYIN MAGAZİNEL SOSYAL BOYUTUNU DA İRDELEYEN KİMLİĞE BÜRÜNEBİLEN BAG’IN KÖŞE YAZARI VÂMIK SUBHİ FIRILDAKER MARMARİS’E GİTTİ… SİZLER İÇİN MARMARİS’İ YAZDI ETTİ ŞEYTTİ…

DÖRT İLLİONİS BİR MARMARİS EDER Mİ?

“Dört İllionis bir Marmaris Eder Mi Güzelim?/ Sen Pruvasında Efil Efil Rüzgarla Kaleye Nazire Rakseden/ Sen Kırılgan Aşkları Yüreğinde Alabanda Eden/ Dört Massaçuses Bir Marmaris Eder Mi Güzelim?”

Derken hiç “mahallenin arka bahçesi”ni de tasvir etmeyi düşündü mü acaba ozan Yalvaç Gözgözeden? Arka bahçe diyorum çünkü bahçenin kuru elma ağacı yapraklarında yaramaz, laf dinlemeyen çocuklar peydah oluverdi. Kim bu çocuklar? Bizimkilerle neden oynamayı bu denli çok sevmekten öteler?

Cevab bodrumda gizli. Bodrum değil, bodrum.

Bu apartman bize çok büyük dedelerimizden miras. Artık sinik ruhlarla kirli perdelerin arkasında sessizce bakınıp aşağıdaki bakkala sepet sarkıtarak “Bilmemne efendi biraz barış, biraz da demokrasi koy, ay sonunda toptan öderim” demekler geride kaldı. Otomatın ışığına kürdan sokup dolaşmamız geriyor o apartmanı. Komşu dairelerin zilini çalıp “Hadi beyler hadi… Hanfendi hadi hep beraber tugethır oltıgethır” demekler başlıyor şimdi. Kapıcıya inip “Aidatları dünya bankası ödesin canım bu ay” demekler, diklenmeler başlıyor şimdi. Çatıya çıkıp “Dağılın lan sınırlarımızdan” demekler, derken biraz da sesinin tonunu yükseltmeler başlıyor şimdi…

Ya peki bodrum? Bodrum değil, bodrum.

İşte orası biraz karışık… Orası biraz dağınık. Belki de arka bahçedeki yaramazlarla orada konuşmak lazım. Biraz karışık… Biraz da dağınık…

MARMARİS’TE İNSANIMIZ FİLO DENİNCE NE ANLIYOR? AMERİKAN ASKERLERİNLEN NE YENİLDİ NE İÇİLDİ? NE TİP MUHABBETLER DÖNDÜ MESELA?

NESLİ HAN TAN YAR (23- BARMAID) “BAHŞİŞLERİ SÜPER DİYEBİLİRİM”

Merikan askerleri gelince çok iyi bir atmosfer oldu. Merikalılar eğlenmeyi biliyo demek istiyorum artık. Dj kabinine elini kolunu sallaya sallaya girdiler, yanlarında getirdikleri en hit birçok rap, arenbi ve hiphop parçaları duymuş olma nail olduk. Merikalılar için bişeyi daha söyliyebiliriz, yani en azından ben öyle gördüm. Bahşişleri süper. On dolar hesaba bir dolar mutlaka tip atıyolar. Onda bir yani. Bunu mutlaka koyuyolar. On şişe içse mesela birini ısmarlıyo adam.
FİKRET KAVRUGAN (44- HALI KARPIT SOVERNİR) “DÖRT TOP ŞİLE BEZİ GÖMLEĞİ İKİ CİPİES ALETİNE TAKAS ETTİM”

Geldiler komple işler açıldı. Tapancalı kasaturalı görünce baştan kerkmeyelim dedik ama sazan gibi atladılar mala. Bir iki karetta bibloya 30 YTL çektim. Baktım girdi. Biri halının piskülüne asılmış. 300 dolar çektim. Lap, o da girdi. Seksen iki parçalık semaver takımını kaldır indir kaldır indir dükkan içinde iflahım kesiliyodu. Arınsın diye seksen dolar da ona çektim. O da girince zaten ben kaptırdım ona yüz buna iki yüz aklıma ne gelirse çekmeye başladım. Adamlarda para bitti takasa girdik. Orasını saymıycam bile. Yarın yan dükkanı kiralayıp ne alırsan 50 dolar yapıcam. Buna da atlarlarsa Amerika’ya vize alıyorum zaten.
NEPTÜN SANSARKAN (21- TATOO SANATÇISI- SKİN) “KÜNYE BİÇİMİNDE KOLYE DE ÇALIŞIRIM, BENİM İÇİN FARK ETMEZ”

Alkolü alan bize geliyo, hatıra anlamında dövdürüyo kendini. Her limanda bi sevgili muhabbetinden daha çok bayan figürleri, seksüyel tema olaraktan bacak meme kıl gibi figür çalışıyoruz. Benim için fark etmez. Ayak altına futbol kramponu figürü bile işledim ben. 30 santimden sonra 50 milyon diyorum. Zahmetli biliyosun. Kabul ettikten sonra sorun yok. Bana fark etmez.
BÜNYAMİN TOY (28- GARSON YAMAĞI, ŞEF ASİSTANT) “ÇAVUŞ MİLDRIDLAN MAIL ALDI VERDİ YAPTIK, TEMMUZA NİŞANIMIZ VAR”
Abi aşığım tek kelime bile etmek istemiyorum. Evet abi… Almadılar beni bu gemiye ama Guatemala operasyonundan sonra aldırıcak beni yanına. Dilim döndüğünce “Annem var benim başımda, dayımgille üç göz odada kalıyoruz. Mesulüm ben onlardan” dedim. Kafa salladı. Karın kaslarını gösterip “I don’t want to be a mother” dedi. Annemi istemiyo olabilir ama bu zamanla konuşulur abi. Abi aşığım başka tek bi kelime etmek istemiyorum.
GÜLTEKİN SAROZKÖYLÜCE (38- SU SATICISI) “GEMİNİN KANTİNİNDE PAHALI DİYE SEKSEN GALON SU GÖTÜRDÜLER”

Benim işim olmaz ben malımı satarım ama bu adamlar bence cimri ve nekes bi insanlar bilader. Su lan bu, bunun bak ne demişiz fiyatına 30 mililitresi 50 kuruş. Çarpa bunu içle bi litre etsin. Kaç para eder? 1,5 YTL Bi ton alsan çarp binle bunu, Bi buçuk milyara geliyo. Sekiz diyorum ben sana abi. Diceksin ki sekiz buçuk milyar para mı vurdun. Yok öyle dilmiş işte. Bi galon bin litre etmiyomuş. 8876 santimetre küp artı doksan mililitre ediyomuş. Ordan bi açığımız var gibi biraz. İki milyar kadar… Denkleştirmeye çalışıyoruz şimdi büyük şişe satıp adamlara… Haaa noldu bu bana ders oldu, bundan sonra libreyle, onslar satarım bunlara suyu. Böylecene 95 feet olur, sen sağ ben selamet.
Alper Atalan