- Sıkılhan, evet, annen ben yavrum, alo, evet… Seni şunun için aradım çocuğum. sağda solda bizim oğlumuz olduğunu söylememelisin. Eve girerken takip edilmediğinden emin ol, evden çıkış saatlerini ve güzergahını sürekli değiştir. Hep aynı kumpirciye uğramaktan vazgeç, kapıyı açmadan muhakkak zili çalan şahsın vatandaşlık numarasını sor…
- Niçin bu heyecan pakedi?
- Ofisimizin Siyosu, Dünyalar Başkanı, Bokhan Bey kriz nedeniyle işten birsürü adam attı. Geç gelen, hakkında iş saatleri dışında evinde sigara içtiği ihbar edilen, tuvalette fazla zaman geçiren, kırtasiye dolabından çok sayıda tükenmez kalem ve/veya post it alan, tabildot yemekte çıkan portakalın kabuklarını fikus benjamin süs çiçeği saksılarının dibine atan, gözünün üstünde kaşı olan bir çok personel kapının önüne kondu.
- Olayın benle ilgisi ne, neden lanedolası tanık koruma programına giriyorum?
- Yok yere işten atılanlar haklı olarak pek sinirlendiler. Bokhan Bey 1908/223 nolu ofis içi bir genelgeyle işine son verilen personelin üst düzey yöneticilere intikam amacıyla çeşitli saldırılarda bulunabileceklerini, hazırlıklı olunmasını söyledi. Ofisi koruyan “Hakiki Gakkoş Kardeşler Gourup Security Protect and Serve İnc Corp” koruma sayısını arttırdı. Buna rağmen yönetici katında kahve kupalarının çalınması, Siyoya özel tuvalete çok miktarda bulgur yediği tesbit olan bir şahısın fütursuzca dört lüle kaka etmesi, Chief Advisor Müsebbiye Weberson’a ait park yerine Arap adlı bir sokak köpeğinin tam altı adet yavru yapması gibi nahoş hadiselerin önüne geçilemedi…
- Nezih ortama dört lüle … Vay be… Herşey beklenir bu işsiz serseri takımından. Boş gezenin bok kalfaları…
- Dalga geçmemelisin Sıkılhan. Ben de bu ofiste üst düzey bir yöneticiyim, bir çok kez ayın personeli seçilip bonusa boğulmuş birisiyim. İşsiz güçsüz takımı bana dolayısıyla sana bir fenalık edebilir. Kaçırılabilirsin örneğin…
- Bana uyar, kaçırsınlar beni burdan…
- Kaçırılmamalısın Sıkılhan. Seni zeki, girişken, yırtıcı, oturmasını kalkmasını bilen iyi eğitimli biri olarak yetiştirdik. Sana çok masraf ettik.
- Karlı çıkıcaksınız bire dört vericem…
- Nası bire dört?
- Lüle…
* * *
- Sıkılhan naaber müdürüm… Hırgürkan ben. Bak aslan parçası, sana bir sır vericem ama sonra öldürmem lazım.
- Çoksunuz lan… Gereğinden fazla manyak var…
- Olm hemen bu şekil ters konuşmalara girme şerefsiz. Sırrımı kimseye söölemez bana yardımcı olursan sıkmam sana… Şimdi şööle abi, ben hamdolsun sağlıklı bir erkek olmama rağmen ofsayt nedir bilmiyorum. Gülme zkerim toynağını!
- Gülmüyorum annem mutfakta konserve kahkaha açıyo, onun sesi.
- Konserve kahkaha ne lan? Bak onu da bilmiyorum. Ama kahkaha karı gibi gülmek felan olduğuna göre bilmesem de olur herhalde…
- Dizilerde felan oluyo ya dizi kahramanı espri yapınca yalandan kahkaha efekti koyuyolar, ona deniyo. Ofsayta gelince, aç internetten bak abi ya…
- Baktım. Kafam almıyo lan. Bu ne şimdi: Ofsayt pozisyonunun tanımında, 'rakibinin kale çizgisine yakın', kafasının, vücudunun veya ayağının herhangi bir bölümünün rakibin kale çizgisine toptan ve ikinci son rakipten daha yakın olduğu anlamına gelmektedir. Kollar bu tanıma katılmamıştır. Futbol baş, vücut ve ayaklarla oynanır. Eğer bunlar rakibin kale çizgisine yakınsa orda potansiyel bir avantaj vardır. Yalnızca kollar rakibin ilerisindeyse, kazanılacak bir avantaj yoktur.
- Pek güzel.
- Nesi güzel lan şerefsiz. Vursıkcan Abim travesti olmasından şüphelendiği kadınlara bile “Ofsayt nedir” diye soruyo, eğer bilirse esasen erkek olduğunu anlayıp kendisini çivili sopayla dövüyo. Örf ve adetlerimiz “Kadın kısmısı ofsayttan anlamaz” şeklindeyken, benim bu haltı anlamadığım bi duyulursa aile meclisi beni o dakka boğup kuyuya atar. Sen şunu bana çızarak felan bi anlatsana. Ama kimseye söölemican. Alo… Alo… Kapadın mı lan. Hemen kaç di mi, topu taca at tüy… alo… Şerefsiz yavuşak!
Bu haftaki Leman Dergisi'den