18 Kasım 2020 Çarşamba

Kemal Aratan'ın Eşsiz Çizgisiyle LeMan Delimsirek Diyaloglar Köşesinden Özet


 - Lutfen oturun sayın üye. Şâdi, sana söylüyorum, otur karşim. Yoksa oturuma ara vermek mecburiyyetinde kalıcam... Şessizlik!

- Sayın Başkan, Semih Abi... Abi hepimiz oturuyoruz. Ayakta kimse yok ki. Ses çıkaran felan da olmadı. Ööle hepimiz oturuyoruz. Kulaklıktan doğru telefonla filan mı konuşuyosun yoksa bize mi demek suretiyle?
- Yok aslında ya... Ben öylesine... Nebiliyim, bi ara felan mı versek, çıkıp bi çorba mı içsek? Ha? Ne diyosun Şâdi? Köşedeki tantuniciyi mi arasak, bilemedim...
- İyi de Sayın Semih Abi, şimdi oturduk be abi. Hatta sen oturunca oturumu bile açmadın. Hani adettir ya, "Oturumu açıyorum arkadaşlar, dünyayı etkisi altına alan, corona virüse karşı, bölgemizde uygulanması gereken acil tedbirler hususunda sür'atle karar verme noktasında"... filan diye...
- Allah aşkına... Ciddi mi söylüyosun Şâdi ya, böğün açmadım mı ben oturumu ya... Ehehe... Düneyinle karıştırıyosam demek ki...Ahah... Biliyosunuz di mi sayın üyeler, öyle bi komik video var: Talebe öğretmenini aramak suretiyle diyor ki; örtmenim diyor, böğün ders var mı diyor... Yavrucak ya... Hakkat seyretmediniz mi hiçbiriniz. Şâdi sende mi? Halbuse sen hiç düşürmessin o telefonu elinden ehehe...
- Aslına bakarsan düneyin de pek oturum yaptık sayılmaz abi. Gerçi sen açtıydın oturumu abi ama sonra laf lafı açtı, birbirimize cepten komik videolar felan gösterdik, köşeden tantuni söyledik, sonra işte... Dağıldık... Oturumu kapattın sen...
- Yapma yav. Hayret bişe, bak hiç aklımda kalmamış görüyo musun? Yalnız ne enteresandır, her gün tantuni söylüyoruz farkında mısınız? Çünkü o köşedeki herif muazzam yapıyor hakkaten. Bak, kavurma kısmını ben de yaparım, onu gözüm kesiyo, elimden gelir de, esas turşu fevkalade ya. Şşş. Şöylelken bile ağzımdan şeyş oldu ha. O küçük biber tuşuşu yok mu, sonra dürüm ekmeği... Yani... O lavaşı kendi yapıyo adam. Valla, geçen gece, saat olmuş yirmi iki, gece vakti nası canım çekiyo. Öyle böyle diil aş eriyorum resmen. Giydim pantolu çıktım dışarı, şöföre dedim, "çek tantuniciye". Düşenebiliyo musun gece saat 10...
- Eh, evet çok enteresan, yalnız...
- Müsaade ederseniz, cümlemi bitireyim. Şimdi tabii Mersinli bi de o tükkan sahibi. Sır orda. Tantuni'nin anavatanı Mersin. Ne yiyeceksen, ustası o yemeğin çıktığı yerden olacak. Misal orda burda yazıyor, efendime söyliyim, kayar led tabelalarda tak tak geçiyo: Cağ kebabı, cağ kebabı... Her yer cağ kebapçısı. Bi tanesine sordum, usta dedim sen...
(...)