13 Aralık 2008 Cumartesi

BAYRAM SIDIKASIYNAN HALASI ŞETARET TEEZE

– Öp gız Sıdıka öp... İyi öp bakyın elimi halasının. Bu ellere işediydin vaktinde sen, büyüdü de gençgız oluveedi gaari.
– Kusura bakma halacım, bebeklik hali. Kasıt unsuru yoktur, tutamamışımdır. Artık endişeye mahal yok, çişimi sööleyebiliyorum, istersen yapıp geliyim ööle öpiim elini. Hihihi... Bayramın mübarek olsun.
– Neçe bayramlaraa, el öpenlerin çok olsun, halasının üzüm gözlü yeğenii. Baklava yi. Fındık yi. Çörek yi... Baaçalara git, erük yi, çağla gopar, marul yol... İsteyosan meşrubat iç... Tarararaağ ra olveeyzz gokagoğğlaa hı heeğyy.
– Yok, bu kez temkinli olucam hala... Geçen ramazanda, “bayram” adı altında “mide fesadı şenlikleri” düzenlediğinizi çok geç farkettim. Gövde orantılarımı düzeltip, sindirim sistemimi toparlamam iki ay aldı.
– Cevizli pekmez sucuğu yi.
– Sağol hala, ciddiyim bak.
– Dut gurusu?
– Sen beni dinlemiyosun ki hala... Ne diyorum, patlıycam bak. Senden önce; büyük dayımlar, Kalfa Babamlar, Habbe Anamlar, Firkat Ninemler... Hepsinde el öperken, baklava, keşkek, badem... Her bişeyden yedik vallahi. İnan yerim yok, şurdan bi kabakçekirdeği yiyiyim, uzlaşalım...
– Guş musun gız sen, bi denecük çekirdeğinen doyacak? Yufka ekmeğine yağ sürüveeyim mi? Tarararaağra tereyağğ! Halis tereyağ, Migros’ta felan bulamazsın... Garfur, Metro, Gontinent, Götzen, hiç birinde yoktur bak... Sizin İstanbullaada nedee? Hormonsuz... İnek de bizim, ot da, yağ da...
– Ay tamam, beni köyümün yağlarıyla yağlayın. Hala anlatamıyorum galiba, infilak edicem ben!
– Elime etme gene, goca gız oldun gaari. Hihihi... Banabak gız, alunurun haa, gönül goorun bak. Bi daha guyveemen şu gapının eşiğinden. Elalemde yidiğin başka.. Hala evinde bayramlık yimeden olmaz... Hakkımı helal etmen, öte dünyada yüzüne bakman, tanıman bak.
– Hemen tanırsın... Mahşer yerindeki 175 kiloluk tek kız ben olucam.

* * *

– Hala bak, hatrını kırmıyim diye dört baklava yiyip iki ayran içtim ama... Yani... Bak, çarpıntı geldi. Alev yutmuş, köz halinde mangal kömürü yemiş ve kümes teli çiğnemiş gibi midem yanıyo. Cidden fenayım ama. Samimiyim...
– Şu cevizden de at ağzına.. Babaannene rahmet... Kendi elceğiziyle diktiydi değirmenin üstündeki bağa. “Çoluk çocuk yidikçe beni hatırlaasınız” dediydi. Yut, yut... Şifadır, sevaptır.
– Du.. Dur bi dakka, kabuğunu şeedicem hala.
– Şu cevizden de ye. Babaannenin şeysi için.
– Demin yediğim de bir cevizdi ama. Aynı konuyla ilgili olarak yemiştim.
– Bu öbür... Dere yanındaki bağa diktiydi babaannen. Elceğiziyle... “Torun torba, yirken beni anaasınız” dediydi. Mekânı cennet olası.
– Burp... Pardon... Bayram tatilyası Kralı: Ekselansları, gaazz. Hala... Ben. Ben... Yani midem. Kötüyüm.
– Süt iç, iyi gelir. İçine ekmek doğrayıveeyin.
– Haayııır!
– Bağırma kız halaya! Şuna bak, tee İstanbulladan, halangile afra tafra yapmaya mı geldin? Ayıp be. İnsan hatır için, çi tavuk, canlı ibik ıstırır. Şunun şurasında biz yeğenimiz geliveycek diye, bişürdük daşurduk. İzzet-i ikramda bulunalım, misafirperverlik edelim deyi çırpınıyoz.
– Ülserperver.
– Ondan deme halaya, şundan yi.
– Benim de bi vasiyetim var hala. Şuracıkta mide fesadından ruhumu teslim edersem, yüzelli kazan helvamı yapın. Ruhum için, yedikçe beni anarsınız. Hepsi yenicek, kırıntı artmıycak. Hortlar, kaşık kaşık boğazınıza tıkarım bak! Yaa bu misafirperverlik felan diil, resmen eziyet halacım yaa. Sado mazo bayramı gibi... İfrahata kaçılıyor, sıhhat bozuluyor, bütün bunların gelenek görenekle felan ilgisi yok. Tamamen misafirin canına kasıt mevzuubahis. Senin hatırın için iki lokma felan da... Rahmetli babaannemin diktiği her ağaçtan bi meyva yersem... E yani...
– Zıkkım yi! Ollara biyerlere çam diktim, git topla gozalakları. De hadi, çek git cadı seni. Bi daha da “halam var” diye elimi öpmeye felan gelme. Namkör... Kök yiyesi namköör.