* GÖRLFRENDİM OHSENEM BIYIKLARINI KESMİYOR
Lanbanu Ohnur… “Günün birinde bir yaşam koçuna, bir ilişki uzmanına gereksinim duyacaksın Örsan” deseler, açık söylüyorum, dötümle kahkaha atarken toynaklarımı çırpardım…
Gelgelelim, yaşadığımız modern çağ, insan ilişkilerini öyle bir noktaya getirdi ki, kafası olan insan, o kafayı sıyıra sıyıra hiç bi tarafını bırakmadan yer…
Bir ilişki uzmanının kapısını çalmadan önce çok düşündüm. Başka kapılar çaldım. Nevzat Fındık adlı bir dişhekiminin ziline basıp kaçtım, Gülhane Parkı Budama Şefliği’nin Kapısı’nda uzun uzun durdum, Sahrayıcedid Dolmuşları’nın kapısına parmağımı kıstırdım…
Sonunda uygar bir insan olarak sürmekte olan ilişkimi onartmak, gerekiyosa bazı parçalarını değiştirtip teste sokmak için sizin kapınızı çalmaya karar verdim.
Ben kısaca, kız arkadaşım, çıktığım kişi, sevdiceğim, bebdiceğim, çıktıcağım Ohsenem’den sözedeceğim: Onu anlatıcak sözcük yok… Fakat bıyıkları var. Yani varmış…
İlişkimizin ilk zamanlarında çılgınca SMS leşip, birbirmize “Gudiş” “Futil” “Göbgöb” gibi isimler takarken kendisinin bıyıkları yoktu. Hatta, bir mermer gibi pürüzsüz cildi, fayans gibi bacakları, kaymak gibi, cif dök yala, kalçaları vardı.
Sanırım eski çıktığı çocuk olan Boktuğ’dan kendisini kıskanıp sevgililer gününde hediye olarak ( protesto amacıyla) iki çuval Bedava Parti Kömürü almamdan sonra aramız bozulunca Ohsenem de bıyık bırakmaya karar verdi.
O lüle taşı, Afyon Kaymağı, ebonit çubuk, Güral Porselen gibi kız gitti yerine, “Orman vasfını yitirmekte olan arazi” şeklinde kıl topağı tuhaf bir kadın geldi. İnanın bir keresinde kıllarının arasında kozalak bile buldum.
Bıyıklarına gelince… Beş erkek bir araya gelerek ıkınıp sıkınsa, toplamda o kadar bıyık çıkaramaz.
Orman yangını tehlikesi ve etraftan edilen laflar olmasa onu bu haliyle de sevebilirim. Hatta bıyıklı haline alıştım, “kesse aazı tavukdötü gibi olur” diye düşündüğüm bile oluyor. Fakat beraberken birbirine aşık iki kamyon şoförü görüntüsü vermemiz, toplumun bizi yanlış değerlendirmesi ve ara sıra Ohsenem’in üzerinde sincap olduğunu sandığım bi hayvanın dolaşması ilişkimizi hepten bir sorun ve kıl yumağı haline getiriyor.
Neyi, nerede, nezaman, nasıl kimle yapayım şimdi ben?
*** Canımsın… Örsan’cım, bilirsin, kadınlar ruh durumlarındaki değişikliklere göre saçlarını kahkül, küt, anjelik topuzu, dörtlü örgü, üçlü burgu, ikili ters salto, kızıl, civciv sarısı, elbeji, lila, fuşya vb yapabildikleri gibi, çok mutsuz olurlarsa bıyık da bırakabilirler.
Örnekse ben 2005- 2006 yıllarında Merthun’dan ayrıldıktan sonra bir yıl süreyle keçi sakal bırakarak dolaşmıştım…
* Onun mutsuzluğunu gidermek için sen de şeytan tüylerinden oluşan küçük minik bir sakal bırak.
* Kayak merkezine yakın şirin bir butik otelde yapılacak başbaşa tatil, usulca yağan minik kar tanelerinin örttüğü doğada, beyazlamış kozalaklar, yuvalarına kaçışmış sincaplar partnırında da beyazlama, pürüssüzleşme arzusu doğuracaktır…
* Herzaman olduğu gibi küçük hediyeler, ani sürprizler, minik pırlanta, dömisek şaraplar, kaşmir, ekose, tuvit, tiftik, vanilya sindirilmiş ardıç yongası, kükürt, somon, ateştuğlası, kasap buzdolabı, yakut, tütsü, çukulata drajeleri filan…
KOCAM “FORMAT GEREĞİ” DİYEREKTEN EVE KADIN GETİRİYOR
Formata uygun mu bilmiyorum fakat size yazmaya karar verdim Lanbânu Hanım. Bildiğimiz ayı olan kocaman kocam Küntay, son bir iki aydır
* Format gereği bu gece eve gelmeyeceğim Nükhet
* Format gereği yarın zerdâli hoşafıyla şehriyeli pilav yapman gerekiyo…
* Hanif’in sünnetinde takılan üç cumhuriyet altınını bana vericen, format bunu gerektiriyo…
* Rümeysa, Enes ve Hanif’i alıp bi haftalığına annengile gidicen, format gereği… Gitmeden evi sil, az dolma sar, sobaya üç kova kömür taşı…
Böyle şeyler söyleyip duruyo. Gerçi kendisine “Ne formatı lan Küntay?” diye sormadım değil. Bu soru karşısında son derece esrarengiz bir ifadeyle, tavanı aynayı felan işaret etti. Ben de “Küntay bizi para ödüllü bi yarışmaya soktu, evi gözetliyollar herhal, puan alcaz, para yapcaz” felan diye bi karara vardım kendikendime…
İlerleyen günlerde, zannedersem Küntay benim kıllanmamdan kıllanıp
“İyi gidiyoruz Nükhet, öndeyiz. Halk bize SMS yağdırıyo. Burdan yetmişbeşmilyona sesleniyorum, olay bizimdir. Kövdeki akrabalara selam ederken bizden desteklerini esirgemeyen Şenturplu Belediye Başkanı Sayın Müjdat Sıyır’a, İlçe Tarım Müdürümüz Sayın Sururi Riddim Beyefendi’ye teşekkürlerimi sunarım” felan gibisinden boşluğa bakarak konuşmaya başladı.
Ben ise yetmişbeşmilyonun önünde kendisine “Lan neyin önüne geçtik kim bize SMS atıyo” felan diye sormaya çekiniyordum, format bozulabilir idi, ne kadar olduğunu bilmediğim ödülü alamayabilir idik.
Sonunda olan oldu ve kocam Küntay, yanında at suratlı boya sarışın bi kadınla çıkageldi. Bir haftadır odadan sadece tuvalet için çıkıyolar, tabii format gereği…
Özünde keriz bi insan değilim. O bakımdan ortada yarışma, yarışma formatı felan olmadığını, Küntay’ın o çarpık bacaklı çakma sarışını eve attığını anlayalı çok oluyor. Gelgelelim ortada üç çocuk var.
Needek? Nasıl edek, neredek, hangı?
*** Nükhet, bak sen akıllı kadınsın. Bırak o adamın yakasını gitsin.
Erkekler canım, resmi partnırlarıyla yapamadıkları bir takım, eee, nası desem terbiyesizlikleri başka kadınlarla yapıp yuvalarına geri dönmek üzere kodlanmışlardır.
Sinsinatili ilişki ve kendini kendikendine sevdirme uzmanı Dona Dabıldabılyu Wilkınsın’ın da dediği gibi
“ Şükran Günü hindisi yalnızca evdeki fırında pişer. Her erkek başkalarının garajına poker oynamaya gitse bile eninde sonunda evdeki hindiyle tereyağlı mısırı yemek için dönecektir”
Neymiş… Adamın fantazileri bunlar. Yapıcak tabi. Ayrıca günümüzde kadınların da kocaman ayılama adamlara ait fantazileri olabilir. Pekâla onlarla sarımsak ve şalgam dolu bir kamyon şoforü fantazisi yaşamak için varoşta bir eve kapanma arzusu duyabilirler.
* Ben dediğin gibi çarpık bacaklı ve çakma sarışın diilim. At suratlı ise sana benzer!
* Asıl senin yaptığın dolmalar kuru pirinç ve ekşi yapraktan ibaret.
* Rümeysa, Enes ve Hanif gerizekâlı!
* Küntay’ı sana bırakıyorum. Anlayın artık şunları: küçük tatlı kaçamaklar, minik beyaz yalanlar ilişkiyi kurtarır. Kaşmir, ipek, tek taş, angora, taflan çiçekleri, çukulata drajeleri, üçlü priz, butik otel, latte, Martel konyak, çamaşır çiviti, kar lastiği, rezene çayı. (Atilla Atalay/lManyak Ocak)
Lanbanu Ohnur… “Günün birinde bir yaşam koçuna, bir ilişki uzmanına gereksinim duyacaksın Örsan” deseler, açık söylüyorum, dötümle kahkaha atarken toynaklarımı çırpardım…
Gelgelelim, yaşadığımız modern çağ, insan ilişkilerini öyle bir noktaya getirdi ki, kafası olan insan, o kafayı sıyıra sıyıra hiç bi tarafını bırakmadan yer…
Bir ilişki uzmanının kapısını çalmadan önce çok düşündüm. Başka kapılar çaldım. Nevzat Fındık adlı bir dişhekiminin ziline basıp kaçtım, Gülhane Parkı Budama Şefliği’nin Kapısı’nda uzun uzun durdum, Sahrayıcedid Dolmuşları’nın kapısına parmağımı kıstırdım…
Sonunda uygar bir insan olarak sürmekte olan ilişkimi onartmak, gerekiyosa bazı parçalarını değiştirtip teste sokmak için sizin kapınızı çalmaya karar verdim.
Ben kısaca, kız arkadaşım, çıktığım kişi, sevdiceğim, bebdiceğim, çıktıcağım Ohsenem’den sözedeceğim: Onu anlatıcak sözcük yok… Fakat bıyıkları var. Yani varmış…
İlişkimizin ilk zamanlarında çılgınca SMS leşip, birbirmize “Gudiş” “Futil” “Göbgöb” gibi isimler takarken kendisinin bıyıkları yoktu. Hatta, bir mermer gibi pürüzsüz cildi, fayans gibi bacakları, kaymak gibi, cif dök yala, kalçaları vardı.
Sanırım eski çıktığı çocuk olan Boktuğ’dan kendisini kıskanıp sevgililer gününde hediye olarak ( protesto amacıyla) iki çuval Bedava Parti Kömürü almamdan sonra aramız bozulunca Ohsenem de bıyık bırakmaya karar verdi.
O lüle taşı, Afyon Kaymağı, ebonit çubuk, Güral Porselen gibi kız gitti yerine, “Orman vasfını yitirmekte olan arazi” şeklinde kıl topağı tuhaf bir kadın geldi. İnanın bir keresinde kıllarının arasında kozalak bile buldum.
Bıyıklarına gelince… Beş erkek bir araya gelerek ıkınıp sıkınsa, toplamda o kadar bıyık çıkaramaz.
Orman yangını tehlikesi ve etraftan edilen laflar olmasa onu bu haliyle de sevebilirim. Hatta bıyıklı haline alıştım, “kesse aazı tavukdötü gibi olur” diye düşündüğüm bile oluyor. Fakat beraberken birbirine aşık iki kamyon şoförü görüntüsü vermemiz, toplumun bizi yanlış değerlendirmesi ve ara sıra Ohsenem’in üzerinde sincap olduğunu sandığım bi hayvanın dolaşması ilişkimizi hepten bir sorun ve kıl yumağı haline getiriyor.
Neyi, nerede, nezaman, nasıl kimle yapayım şimdi ben?
*** Canımsın… Örsan’cım, bilirsin, kadınlar ruh durumlarındaki değişikliklere göre saçlarını kahkül, küt, anjelik topuzu, dörtlü örgü, üçlü burgu, ikili ters salto, kızıl, civciv sarısı, elbeji, lila, fuşya vb yapabildikleri gibi, çok mutsuz olurlarsa bıyık da bırakabilirler.
Örnekse ben 2005- 2006 yıllarında Merthun’dan ayrıldıktan sonra bir yıl süreyle keçi sakal bırakarak dolaşmıştım…
* Onun mutsuzluğunu gidermek için sen de şeytan tüylerinden oluşan küçük minik bir sakal bırak.
* Kayak merkezine yakın şirin bir butik otelde yapılacak başbaşa tatil, usulca yağan minik kar tanelerinin örttüğü doğada, beyazlamış kozalaklar, yuvalarına kaçışmış sincaplar partnırında da beyazlama, pürüssüzleşme arzusu doğuracaktır…
* Herzaman olduğu gibi küçük hediyeler, ani sürprizler, minik pırlanta, dömisek şaraplar, kaşmir, ekose, tuvit, tiftik, vanilya sindirilmiş ardıç yongası, kükürt, somon, ateştuğlası, kasap buzdolabı, yakut, tütsü, çukulata drajeleri filan…
KOCAM “FORMAT GEREĞİ” DİYEREKTEN EVE KADIN GETİRİYOR
Formata uygun mu bilmiyorum fakat size yazmaya karar verdim Lanbânu Hanım. Bildiğimiz ayı olan kocaman kocam Küntay, son bir iki aydır
* Format gereği bu gece eve gelmeyeceğim Nükhet
* Format gereği yarın zerdâli hoşafıyla şehriyeli pilav yapman gerekiyo…
* Hanif’in sünnetinde takılan üç cumhuriyet altınını bana vericen, format bunu gerektiriyo…
* Rümeysa, Enes ve Hanif’i alıp bi haftalığına annengile gidicen, format gereği… Gitmeden evi sil, az dolma sar, sobaya üç kova kömür taşı…
Böyle şeyler söyleyip duruyo. Gerçi kendisine “Ne formatı lan Küntay?” diye sormadım değil. Bu soru karşısında son derece esrarengiz bir ifadeyle, tavanı aynayı felan işaret etti. Ben de “Küntay bizi para ödüllü bi yarışmaya soktu, evi gözetliyollar herhal, puan alcaz, para yapcaz” felan diye bi karara vardım kendikendime…
İlerleyen günlerde, zannedersem Küntay benim kıllanmamdan kıllanıp
“İyi gidiyoruz Nükhet, öndeyiz. Halk bize SMS yağdırıyo. Burdan yetmişbeşmilyona sesleniyorum, olay bizimdir. Kövdeki akrabalara selam ederken bizden desteklerini esirgemeyen Şenturplu Belediye Başkanı Sayın Müjdat Sıyır’a, İlçe Tarım Müdürümüz Sayın Sururi Riddim Beyefendi’ye teşekkürlerimi sunarım” felan gibisinden boşluğa bakarak konuşmaya başladı.
Ben ise yetmişbeşmilyonun önünde kendisine “Lan neyin önüne geçtik kim bize SMS atıyo” felan diye sormaya çekiniyordum, format bozulabilir idi, ne kadar olduğunu bilmediğim ödülü alamayabilir idik.
Sonunda olan oldu ve kocam Küntay, yanında at suratlı boya sarışın bi kadınla çıkageldi. Bir haftadır odadan sadece tuvalet için çıkıyolar, tabii format gereği…
Özünde keriz bi insan değilim. O bakımdan ortada yarışma, yarışma formatı felan olmadığını, Küntay’ın o çarpık bacaklı çakma sarışını eve attığını anlayalı çok oluyor. Gelgelelim ortada üç çocuk var.
Needek? Nasıl edek, neredek, hangı?
*** Nükhet, bak sen akıllı kadınsın. Bırak o adamın yakasını gitsin.
Erkekler canım, resmi partnırlarıyla yapamadıkları bir takım, eee, nası desem terbiyesizlikleri başka kadınlarla yapıp yuvalarına geri dönmek üzere kodlanmışlardır.
Sinsinatili ilişki ve kendini kendikendine sevdirme uzmanı Dona Dabıldabılyu Wilkınsın’ın da dediği gibi
“ Şükran Günü hindisi yalnızca evdeki fırında pişer. Her erkek başkalarının garajına poker oynamaya gitse bile eninde sonunda evdeki hindiyle tereyağlı mısırı yemek için dönecektir”
Neymiş… Adamın fantazileri bunlar. Yapıcak tabi. Ayrıca günümüzde kadınların da kocaman ayılama adamlara ait fantazileri olabilir. Pekâla onlarla sarımsak ve şalgam dolu bir kamyon şoforü fantazisi yaşamak için varoşta bir eve kapanma arzusu duyabilirler.
* Ben dediğin gibi çarpık bacaklı ve çakma sarışın diilim. At suratlı ise sana benzer!
* Asıl senin yaptığın dolmalar kuru pirinç ve ekşi yapraktan ibaret.
* Rümeysa, Enes ve Hanif gerizekâlı!
* Küntay’ı sana bırakıyorum. Anlayın artık şunları: küçük tatlı kaçamaklar, minik beyaz yalanlar ilişkiyi kurtarır. Kaşmir, ipek, tek taş, angora, taflan çiçekleri, çukulata drajeleri, üçlü priz, butik otel, latte, Martel konyak, çamaşır çiviti, kar lastiği, rezene çayı. (Atilla Atalay/lManyak Ocak)