BU, MİZAH YAZARLARI TARAFINDAN ÜRETİLEN BİR BLOG OLUP GAZETE ALINTILARI DIŞINDA YER VERİLEN HABERLER GERÇEK DEĞİLDİR.MİZAH ANLAYIŞI AYIRT ETME YETİSİ HENÜZ GELİŞMEMİŞ OLANLAR İÇİN ÇEŞİTLİ SAKINCALAR İÇERİYOR OLABİLİR. SİTEYE KATKIDA BULUNAN KİŞİLER, SAYFANIN SAĞ ALT BÖLÜMÜNDEKİ KÜNYEDE BELİRTİLMİŞTİR. TWİTTER'DA VE İNSTAGRAMDA HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞUBEMİZ YOKTUR
31 Ocak 2009 Cumartesi
ESTETİK TUTKUSU KRİZ DİNLEMİYOR
Estetik tutkusunu ekonomik kriz de yenemedi. Bir banka ‘estetik kredisi’ uygulamasına başladı. Taksitle estetik olma imkânına kavuşanlar ve işletmeciler uygulamadan memnun. Kredi alanında farklı ürünleriyle dikkat çeken Türkiye Ekonomi Bankası (TEB), ‘Estetik Kredisi’ uygulamasına başladığını açıkladı. En az 500 TL’den başlayan kredide üst limit yok. Geri ödemeleri ise otomobil ya da ihtiyaç kredisi gibi 36 aya kadar uzayabiliyor. Öncelikle hangi alanda estetik bir operasyon yapılacağı kararlaştırılıyor. Ardından kısa sürede kredi işlemleri tamamlanıyor.
30 Ocak 2009 Cuma
BÖYLE TV’YE BÖYLE KOLTUK
GINA GETİREN ŞARKI YARIŞMALARI, KAFA ÜTÜLEYEN GELİN GÜVEY PROGRAMLARI VE UZADIKÇA BAYAN BAYDIKÇA BAYILTAN TV DİZİLERİ İÇİN TÖRKİŞ HOME TİYATIR...
Zengin ülkelerde içilebilir suyun üçte biri tuvaletlerde kullanılıyor ama... Bugün 6 bin kişi susuzluktan ölecek
Bugün, dünya yüzünde, çoğu beş yaşından küçük 6 bin kişi, ‘kirli su içtiği için’ ölecek.
Hizmet - İş sendikasının hazırladığı ‘Sayılarla Su’ adlı kitapta, insanlığın su konusunda hızla kutuplaşmaya doğru gittiği çarpıcı istatistiklerle ortaya konuldu:
* 1970-1990 arasında kişi başına su miktarı 3’te 1 oranında azaldı.
* Kalkınmakta olan ülkelerde nüfusun yüzde 50’si kirlenmiş tatlı su kullanıyor.
* Bir otomobil üretmek için 400 bin litre nitelikli su kullanılıyor.
* Kötümser senaryoya göre 2050’de 60 ülkede 7 milyar, iyimser senaryoya göre 48 ülkede 2 milyar insan su darlığı çekecek.
* Zengin ülkelerde içilebilir suyun 3’te 1’i tuvaletlerde kullanılıyor.
* Bir litre kullanılmış su, sekiz litre temiz suyu kirletiyor. (aa)
Hizmet - İş sendikasının hazırladığı ‘Sayılarla Su’ adlı kitapta, insanlığın su konusunda hızla kutuplaşmaya doğru gittiği çarpıcı istatistiklerle ortaya konuldu:
* 1970-1990 arasında kişi başına su miktarı 3’te 1 oranında azaldı.
* Kalkınmakta olan ülkelerde nüfusun yüzde 50’si kirlenmiş tatlı su kullanıyor.
* Bir otomobil üretmek için 400 bin litre nitelikli su kullanılıyor.
* Kötümser senaryoya göre 2050’de 60 ülkede 7 milyar, iyimser senaryoya göre 48 ülkede 2 milyar insan su darlığı çekecek.
* Zengin ülkelerde içilebilir suyun 3’te 1’i tuvaletlerde kullanılıyor.
* Bir litre kullanılmış su, sekiz litre temiz suyu kirletiyor. (aa)
Türkiye'ye Obama şoku
OBAMA'NIN TEMSİLCİSİ TÜRKİYE'YE GELMEKTEN VAZGEÇTİ
ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Schallow, bölge gezisini sürdüren Obama yönetiminin Özel Ortadoğu Temsilcisi Mitchell’in programındaki komplikasyonlar ve teknik konular nedeniyle Türkiye ziyaretinin ertelendiğini söyledi.Amerikalı kaynaklar, bu kararın Davos'ta yaşanan olaydan önce alındığının altını çizdiler.ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, bölge gezisini sürdüren Obama yönetiminin Özel Ortadoğu Temsilcisi George Mitchell’in Türkiye ziyaretinin ertelendiğini bildirdi.
ANKARA'DA HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Obama Yönetimi’nin Özel Ortadoğu Temsilcisi George Mitchell’in bölgeye yaptığı ilk gezisi sırasında Türkiye’ye gelemeyeceği bildirilmesi, Ankara’da hayal kırıklığını yarattı. (vatan)
ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Schallow, bölge gezisini sürdüren Obama yönetiminin Özel Ortadoğu Temsilcisi Mitchell’in programındaki komplikasyonlar ve teknik konular nedeniyle Türkiye ziyaretinin ertelendiğini söyledi.Amerikalı kaynaklar, bu kararın Davos'ta yaşanan olaydan önce alındığının altını çizdiler.ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, bölge gezisini sürdüren Obama yönetiminin Özel Ortadoğu Temsilcisi George Mitchell’in Türkiye ziyaretinin ertelendiğini bildirdi.
ANKARA'DA HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Obama Yönetimi’nin Özel Ortadoğu Temsilcisi George Mitchell’in bölgeye yaptığı ilk gezisi sırasında Türkiye’ye gelemeyeceği bildirilmesi, Ankara’da hayal kırıklığını yarattı. (vatan)
DİPLOMASİ ÜZERİNE Bİ ÇİFT LAKIRDI... (Mart 07 Leman)
DİPLOMATİK NEZAKET
- Yaz bakalım Kayhan... Ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler...
- Daha diplomatik bi dilde şeetsek diyorum beyefendiciim. Mesela; “Beyefendi olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirerek; Ona öyle denmesinin fevkalade yanlış olduğunu, peynir ekmek yenmesini ise doğru bulmadığını belirtirken...”
- Geçme Namık Kemal Köprüsü’nden ürkütürsün vakvakları, bi yere çam diktim, eben orayı biliyo, git topla kozalakları...
- Kendileri devamla; “Memleketin yüce menfaatleri bakımından üçüncü köprünün bir an evvel Namık Kemal adıyla hizmete açılarak, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, bu meyanda vakvakların, parantez içinde pekin ördeği, ürkütülmeden kozalakların toplanıp ihraç edilerek hazineye yeni girdiler sağlanmasını tavsiye etti”.
- Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste... Bir keltoş çıktı karşıma, öpüverdim son nefeste...
- Beyefendi, konuyla ilgili görüşlerinin bilhassa bugünlerde maksatlı olarak kamuoyuna yanlış aksettirildiğinden bahisle; “Memleketimizin ormanları kereste uğruna heba edilmekte, kuş cenneti yanlış politikalarla kuş cehennemine çevrilmektedir... Hal böyleyken günün birinde insanın karşısına birisi çıkarsa öpülüvermesi kaçınılmazdır.”
- Çok konuştun ettin başıma telaş, bir takarsam, az gelir Çemberlitaş...
- Öhö... Bu kadarı da fazla olmuyo mu Yakut Bey... Çemberlitaş filan...
- O da olmazsa keman yayı, tren rayı, hatta Almanya’yı...
- Sayın Beyefendi, kendi müdürlükleri döneminde yüzlerce kilometrelik tren rayı ve otoyol yapıldığına dikkat çekerek; “Neticede bu hızla yapılanan genç bir ülkenin Almanya’yı rahatsız etmesi tabiidir... Bu nevi hasetliklere pabuç bırakmak son derece yanlış olur, onu da ifade edeyim” dedi.
- Olmadı ki... Açıklamamı yanlış ifade ediyosun Kayhan... Hani, nerde keman yayı... Ondan hiç söz etmedin...
- Beyefendiciim, hır çıkmasın diye birazcık mevzuyu yumuşatıyoruz... Keman yayı da olmayıversin, anlayan anlar... Çok istiyosanız “Keman yayı girişinin önlenmesi için gümrük duvarlarının yükseltilmesini” önerebiliriz... Gayet güzel anlaşılır derdimiz. Hem bana kalırsa bu denli düzeysizlik iyi diil... Kamuoyu önünde yıpranıyoruz... Bu işi daha kurnazca yapmamız gerekmez mi?
- Çok doğru söyledin Kayhan... Kayhan... Kay...
- Hayrola beyefendiciim, niye ismimi tekrar ediyorsunuz?..
- Ne kadar hoş bi ismin varmış senin ööle, daha önce hiç dikkat etmemiştim Kayhan.
- Çok âlicenapsınız Beyefendi... İltifat buyuruyorsunuz...
- Seni görevinden alıyorum Kayhan... Artık muavinim diilsin...
- Ama niye Beyefendiciim ben naaptım şimdi... Bir hatam olduysa affediniz, neden beni işimden ekmeğimden ediyorsunuz...
- Merak etme Kaya, sana hemen bir iş bulucaz... Borusan’da göreve başlıycaksın...
- İnanınız anlayabilmiş değilim... Neden, Beyefendi? Niçin ben Borusan’da işe başlıycam?
- İşe başlıycaksın, sonra sırayla benim verdiğim listede adı bulunan şahıslara selam söyliyceksin... Sonra; “Sana Kaya’nın selamı var Borusan’a girmiş” olucak... Gerekli selamlar yerlerine ulaşsın, bir süre sonra seni tekrar yanıma aldırıciim Kayhan... Hadi şimdi git çekmecelerini topla...
- Yaz bakalım Kayhan... Ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler...
- Daha diplomatik bi dilde şeetsek diyorum beyefendiciim. Mesela; “Beyefendi olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirerek; Ona öyle denmesinin fevkalade yanlış olduğunu, peynir ekmek yenmesini ise doğru bulmadığını belirtirken...”
- Geçme Namık Kemal Köprüsü’nden ürkütürsün vakvakları, bi yere çam diktim, eben orayı biliyo, git topla kozalakları...
- Kendileri devamla; “Memleketin yüce menfaatleri bakımından üçüncü köprünün bir an evvel Namık Kemal adıyla hizmete açılarak, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, bu meyanda vakvakların, parantez içinde pekin ördeği, ürkütülmeden kozalakların toplanıp ihraç edilerek hazineye yeni girdiler sağlanmasını tavsiye etti”.
- Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste... Bir keltoş çıktı karşıma, öpüverdim son nefeste...
- Beyefendi, konuyla ilgili görüşlerinin bilhassa bugünlerde maksatlı olarak kamuoyuna yanlış aksettirildiğinden bahisle; “Memleketimizin ormanları kereste uğruna heba edilmekte, kuş cenneti yanlış politikalarla kuş cehennemine çevrilmektedir... Hal böyleyken günün birinde insanın karşısına birisi çıkarsa öpülüvermesi kaçınılmazdır.”
- Çok konuştun ettin başıma telaş, bir takarsam, az gelir Çemberlitaş...
- Öhö... Bu kadarı da fazla olmuyo mu Yakut Bey... Çemberlitaş filan...
- O da olmazsa keman yayı, tren rayı, hatta Almanya’yı...
- Sayın Beyefendi, kendi müdürlükleri döneminde yüzlerce kilometrelik tren rayı ve otoyol yapıldığına dikkat çekerek; “Neticede bu hızla yapılanan genç bir ülkenin Almanya’yı rahatsız etmesi tabiidir... Bu nevi hasetliklere pabuç bırakmak son derece yanlış olur, onu da ifade edeyim” dedi.
- Olmadı ki... Açıklamamı yanlış ifade ediyosun Kayhan... Hani, nerde keman yayı... Ondan hiç söz etmedin...
- Beyefendiciim, hır çıkmasın diye birazcık mevzuyu yumuşatıyoruz... Keman yayı da olmayıversin, anlayan anlar... Çok istiyosanız “Keman yayı girişinin önlenmesi için gümrük duvarlarının yükseltilmesini” önerebiliriz... Gayet güzel anlaşılır derdimiz. Hem bana kalırsa bu denli düzeysizlik iyi diil... Kamuoyu önünde yıpranıyoruz... Bu işi daha kurnazca yapmamız gerekmez mi?
- Çok doğru söyledin Kayhan... Kayhan... Kay...
- Hayrola beyefendiciim, niye ismimi tekrar ediyorsunuz?..
- Ne kadar hoş bi ismin varmış senin ööle, daha önce hiç dikkat etmemiştim Kayhan.
- Çok âlicenapsınız Beyefendi... İltifat buyuruyorsunuz...
- Seni görevinden alıyorum Kayhan... Artık muavinim diilsin...
- Ama niye Beyefendiciim ben naaptım şimdi... Bir hatam olduysa affediniz, neden beni işimden ekmeğimden ediyorsunuz...
- Merak etme Kaya, sana hemen bir iş bulucaz... Borusan’da göreve başlıycaksın...
- İnanınız anlayabilmiş değilim... Neden, Beyefendi? Niçin ben Borusan’da işe başlıycam?
- İşe başlıycaksın, sonra sırayla benim verdiğim listede adı bulunan şahıslara selam söyliyceksin... Sonra; “Sana Kaya’nın selamı var Borusan’a girmiş” olucak... Gerekli selamlar yerlerine ulaşsın, bir süre sonra seni tekrar yanıma aldırıciim Kayhan... Hadi şimdi git çekmecelerini topla...
Atilla Atalay- Mühim konuşmalar/Leman Mart 07
29 Ocak 2009 Perşembe
28 Ocak 2009 Çarşamba
İNGİLTERE FİLMLERİN GOOGLE’INI AÇIYOR
İngiltere, sinamaseverlerin “Google”ı olacak arama motorunu açıyor: www.FindAnyFilm.com... İngiltere Film Konseyi, Japonlar’ın 1960’lardaki korku filmi “Onibaba” ve eski tür İngiliz komedisi “The Lavender Hill Mob” gibi klasiklerin de bulunmasının mümkün olduğu arama motorunun, İngiliz sinema izleyicisinin kullanımına sunulacağını açıkladı. Konsey, (www.FindAnyFilm.com) adlı sitenin ücretsiz olduğunu, toplam süresi yaklaşık 7 yılı bulan 30 binden fazla filmin izleyicilerin tercihine sunulacağını belirterek, filmlerin 20 türde ve 60 dilde olacağını kaydetti. “Sitenin filmler için bir Google olacağını” belirten konsey, ilk kez İngiltere’deki mevcut filmlerin listelenerek internete verileceğini ve kullanımının ücretsiz olacağını bildirdi.
ÇAĞRI MERKEZLERİ BU KEZ TAHSİLAT İÇİN ARIYOR
Kredi kartı pazarlama işi azalan banka çağrı merkezlerinde krizden önce aramaların yüzde 5’ini oluşturan tahsilat işlemi yüzde 15’e çıktı. Krizden etkilenmeyen çağrı merkezleri beş yılda 30 bin kişiye daha istihdam sağlayacak. Bankalar telefondan kredi kartı pazarlamayı bırakıp tahsilat yapmaya başladı. Krizden önce tüketicileri çağrı merkezleri aracılığıyla kredi kartı pazarlamak için arayan bankalar artık ‘borcunuzu ödeyin’ demek için arıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)