18 Ağustos 2009 Salı

İLİŞKİ UZMANI VE YAŞAM KOÇU SARI DOBRA LANBANU OHNUR BİZLERLE

DUMANSIZ HAVA SAHASI İLİŞKİMİZİN ÜSTÜNE KABUS GİBİ ÇÖKTÜ

Lanbânu Hanım tebi ki uygar dünyanın hiçbir yerinde sigara içilmemesi çok hoş bir olay oldu. Bilhassa bir anne ve kadın olarak bütün komşular sevinçten topuz yaptırdık.
Ancak kocam Servet, iflah olmaz bir tiryaki ve bir aile babasıdır. Buna rağmen kendisi de yasayı sevinçle karşıladı diyebilirim. Sorun şu ki yasayı ikimizin de tam olarak bilmeyişimizden ilişkimiz bir sarsıntının eşiğine gelmiş bulunuyor.
Servet üç tarafı kapalı ve karkas yahut betonerme duvarlı hiçbir yerde sigara içilemeyeceğini, ayrıyetten evimizin Ambar Abla çocuk yuvasına 34 metre uzak olması nedeniyle balkonda dahi içmemesi gerektiğini ileri sürüyor.
Bu nedenle liseden arkadaşı olduğunu söylediği Gülsüm’lerin evine sigara içmeye gidiyor. Yasaya göre Gülsümgilin evi yüzde yetmişüç oranında cam tuğladan yapıldığı ve Sandıklı Kövüne bakan bir manzarası olması nedeniyle ferah ferah sigara içilebilen bir yermiş.
19 Temmuzdan itibaren yurt genelinde sigara yasağının başlaması ve benim sevinçle topuz yaptırmamdan sonra Servet’i göremez oldum desem yeridir. Kendisine:
* Servet aşağıya in apartumanın kapısı önünde iç bari...
* Servet arzu edersen ben annemgillerden az para isteyim üste birikmişimizi koyup yüzdeyetmişsekizi cam tuğla bir eve çıkalım
* Tavanı kıralım, çocuğu annemgillere okumaya yollıyalım, evimize 34 metre uzaktaki Ambar Abula Çocuk Yuvası’nı uygunsuz davranışlar felan deye polise ihbar edip mühürletelim, sen rahat rahat balkonda sigaranı iç.
* Servet böyle giderse ben kafayı üşütüp akıl hastası olucam, sen de zihnen pek sağlıklı bi insan sayılmazsın gel beraber akıl hastanesine yatalım orada sigara serbestmiş..
Gibisinden türlü çeşitli teklifte bulundum, kendisi her seferinde “Ben kanunlara karşı gelebilecek tıynette birisi değilim Ayşegül, burası bir hukuk devleti, reca ederim beni usulsüzlüğe teşvik etme, bu nevi tekliflerini ne sen söylemiş ol ne ben duymuş olayım. Çocuklarımıza temiz bir gökyüzü bırakmak için Gülsümgil’e gidiyorum, cebim açık”diyerek soluğu teyzesinin kızı olduğunu söylediği Gülsümlerde alıyor...
Yasalar karşısında boynum kıldan ince olmakla beraber ilişkimizin güngeçtikçe manyaklaşmasından ötürü Amcasının oğlu olduğunu ileri sürdüğü Gülsüm’ü bize yemeğe davet ettim. Ancak o halasının kızı (Dikkat demin amcasının oğlu, daha önce de asker arkadaşım dediydi) Gülsüm’ün günde dörtbuçuk paket sigara içtiğini bize gelirse evi katran ve dumana bulayarak gökyüzüne kaka yapacağını ifade edip teklifime hiç sıcak bakmadı.
Bunun üzerine “Bari beni asker arkadaşın Gülsümlere götür, kendisiyle tanışmış olalım, benim ikna kabiliyetim yüksektir, kendisini “duman avcılığı” etmeye ikna ederim, belki o da saçını topuz yaptırıp dumansız havasahası olayına girer” dedim.
Tam da o sırada Gülsüm bana telefon açıp, bizim evimizin sazdan yapılma bir tavanı olup olmadığını sordu. Meğersem Gülsüm’e de beni halasının kızı olarak tanıtıp evimizin tavanının sazdan olduğunu bu nedenle bize ara sıra sigara içmeye geldiğini söylemiş. Kendisi de “dumansız hava sahası” uygulamasından sonra saçını topuz yaptırmış medeni bir insanmış.

Şimdi soruyorum Lanbanu Hanım, yaşam koçu olaraktan elinizi vicdanınıza koyup da cevap verin bu sahtekar herifin haala yaşamaya hakkı var mı? Adam zaten nefes alıp vererek dumansız hava sahasını kirletmiş olmuyor mu? Gülsüm “Servet’i parçalayalım, 500 dönüm arazide çeşitli yerlere atalım” diyor. Bu arada ben sinirimden sigara içmeye başladım. Gülsüm ise kovboylar gibi tütün çiğnemeye başladı. O duman çıkarmadığı için medeniyet topuzunu bozmadı. Ben ise gökyüzünü kirlettiğim için utanç içinde çoktan topuzumu bozup kahkül kestirdim..
Daha da kötüsü Servet’in İskenderun’da “evin yüzde kırkı açık alan, orda sigara içmek bu milletin sıhhatini korumak içün daha iyidir” diyerek gittiği Fevziye adında bir karısı daha varmış. Fevziye de “Eğer arzu ederseniz, ben bunu abilerime öldürtiyim” diyo. Sizi de Fevziye tavsiye etti zaten, “Kendisi yaşam koçu ilişki uzmanıdır, bunlar çok acaip ilişkileri kurtarabiliyollar, Lanbânu hanım benim kaynımın ilişkisini kurtardıydı belki bize de bişey yapabilir “ dedi. Son çare olark size yazıyorum.
Dumansız günler dileğiyle: Duman Avcısı/Ev kadını Ayşegül Tomakin.


****

- Evet Ayşegül. İlişkiniz kurtulur. Ben şahsen daha önce çok daha karmaşık ilişkileri doymamış yağlardan kıl çekermiş gibi kurtardım. İşin içinde bir çaresiz kadın, iki çaresiz adam, bir toyota jip ve “suzan” adında bir yarış atı vardı, diyim sen anla.
Minesotalı ilişki ve kendini delice sevme uzmanı Yolanda Susan Wilfordson’un da dediği gibi : İlişkinin olduğu her yerde bir manav vardır. Kimileyin o manavdan ilişkiye kivi taşırsınız, kimileyin şansınıza dört kilo sarı Ayoha Patetesi düşer. Önemli olam Ayoha Patetesi’nden partnerinin damağından tadı yıllarca gitmeyecek bir yabanmersinli donut yapabilmektir. Burada harcını kardığınız hamur, birliktelik, yabanmersini ise küçük tatlı şaşrtıcı sürprizlerdir.”

* Her zamanki gibi, küçük tatlı minik sürprizler. İş yerine yapılacak ani bir baskında seksi küçük iç çamaşırları ve minik tatlı Godiva çikolatalar...
* Çöp poşetinin üzerine konmuş minik tatlı notar: “Aşkım, bu minik kamyonu verandaya boşaltabilir misin, seni küçük bir sürpriz bekliyor.
* Küçük tatlı hatta çapkınca ıssız bir butik otelde başbaşa tatil. Açık büfeden sorumlu Aşur adlı delikanlının size özel yaptığı krepler.
* Akşam yemeği için muhakkak mehtap, illa ki 74 Kavaklıdere...
* Gözü bağlı bir limuzin şoförü, ufak sürpriz dolıu bir çalılık,

Bunları yaparsanız ilişkinizin bambaşka boyutlara gittiğini göreceksiniz. İlişki uzmanı ve yaşamlar koçu Klerıns W. Obezlerötesi’nin söylediği gibi: “Tek başına aşk bir ilişkideki nalbur gibidir. Renkli dübellerden hangisinin sizin vidanıza uygun olduğunu Tanrı bilir. Oysa önemli olan elmas ucun duvara açrtığı delikten başkaca bişey değildir”
lmanyak/ atilla atalay

11 Ağustos 2009 Salı

ŞİMDİYE KADARKİ HİZMETLERİNE TEŞEKKÜR EDERİZ BEHZAT!


NİL: Neşet Ertaş sayemde tanındı

Bu açıklamalar Neşet Ertaş'a bozlak söyletir! Nil Karaibrahimgil, "Neşet Ertaş'ı tanımıyorum" sözleriyle ilgili ikinci açılımını da Bugün TV'de Ali Atıf Bir'e yaptı: "Ne var bunda, Neşet Ertaş beni tanıyor mu acaba? Ki kimse kimseyi tanımak zorunda değil! Ama olay nedeniyle sayemde Neşet Ertaş tanındı. Genç nesilden onu tanımayanlar vardı..."
Çok tatlı bir adam
Nil Karaibrahimgil, olayı medyanın büyüttüğünü söyleyerek, "Kendisine beni sormuşlar, 'Tanımak zorunda değil, gözlerinden öperim" demiş. Ne güzel söylemiş, çok tatlı bir adam" dedi. Karaibrahimgil, ünlü ozanla görüşmek istediğini de sözlerine ekledi: "Ona telefonla ulaşmak istiyorum, henüz yapamadım ama bunu gerçekleştireceğim." (SABAH)


PİYASALARLA OYNAYAN ÇOCUK: SADRİ BEBEK


9 Ağustos 2009 Pazar

İLİŞKİ UZMANI VE YAŞAM KOÇU SARI DOBRA LANBANU OHNUR BİZLERLE....


BEYİM KENDİSİNE BULDUĞUM KADINI ALDATIYOR


Sayın Sarı Dobra, herşeyden önce bir ilişki koçu olarak insanların ilişkilerini güzelce yoluna koyduğunuz için teşekkürü borç bilirim.
Çevremdeki bir çok kişinin ilişkisi sizin gibi koçların sayesinde düzene giriyor. Hamdi abim sizden gelen tavsiyelere uygun olarak kömürlüğe kitlediği karısını çıkardı, onunla küçük minik bir butik otelde başbaşa tatil yaptı, karısı ise saç modelini değiştirdi ve şirin seksi küçük iç çamaşırları giyerek kocasına süprizler yaptı. Beraberce ufak kanepeler yiyip tektaş elmas takınarak mutlu mesut şekilde alışveriş ettiler.
Gerçi Hamdi Abim tavsiyelerinizi gerçekleştirmek için bir kuyumcuyu soyduğu ve dükkan sahibini bıçakla ağır yaraladığı için 24 yıl hapis cezası aldı ama sonuçta ilişkiye para girmiş oldu ve esasen birbirini seven bu ikilinin ilişkisi kurtuldu.
Sayın Dobra, ben ise bambaşka bir dertten ilişkimi kurtarmaya çalışıyorum. Aynen siz gibi ilişki uzmanı ve sahne sanatçısı olan Sayın Hülya Avşar’ın bir tv programında yaptığı “Erkekler ara sıra başka kadınlara gidip zevklenmeli ki o ilişki sağlam olsun. Bu şekil aldatmalara ilişkinin sigortası gözüynen bakmak lazım” şeklindeki açıklamalarını hatırlarsınız. Ben bu ilişki taktiğini sayın Avşar’dan duyar duymaz derhal bir kadın kiralayıp kendisine küçk seksi iç çamaşırları giydirerek saç modelini değiştirdim ve eşim Kâmuran’a minik hoş tatlı bir sürpriz yaptım.
Eşim sürprizimi, yani Şenay Hanım’ı çok sevdi ve Sayın Avşar’ın dediği gibi kadından zevklendi. Öyle ki Şenay’a
* Bornova’da çift asansörlü, klimalı bir daire tuttu, Seferihisar’da bir yazlık kiraladı.
* Kadının elmacık kemiklerine silikon takviyesi yaptırırken, üst sıra ön dişlerini komple porselen kaplattı.
* İstanbul Levent Sanayii Sitesi’de, kiracısı içinde, yetmişbeş metrekare bir dükkanı kadının üstüne yaptı.
* Şenay’ın Şenol adındaki ortanca oğlunu İngiltere’ye dil okuluna gönderirken, eski kocası Ferhat’a da ikinci el Toyoto Raw 4 marka cip aldı. Cipe çift tiwitırlı ses sistemi taktırttı. Kadının annesini Koşuyolu Saadet Abla Huzuevi’ne yatırdı. 1983 de İzmir Urla Karayolundaki bir trafik kazasında hayatını kaybeden merhum abisi Sinan’ın mezarını yaptırdı...
Ben bütün bu olup bitenlere ilişkimizin sigortası gözüyle bakıyordum . Ne olsa kocam kadından zevkleniyordu, yoksa niye bütün bunları yapsındı.
Fakat zaman içinde kocam benim kendisine arada bir zevklensin diye bulduğum kadını aldatmaya başladı.
Bana “Şenay’ın yanındaydım, küçük oğluna Samatya Hastanesi’nin önünde toptan amelyat malzemeleri satan bi tükkan açtık” diyordu ama ağzı alkol kokuyordu. Belli ki başka birileriyle meyhanelere gidip alem yapıyor, mutluluğu dışarda arıyordu.
Son olarak Şenay bana telefon edip “Taciser Abla bizim Kâmuran Laleli’de bi hotelde Ludmilla adında bir kadından zevklenirken ahlak zabıtasına tutulmuş” dedi. Sözde kendisine “Ahlak masasında çalışıyorum” diyen dolandırıcı bir şahıs, şantajla Kâmuran’dan 4000 dolar kadar bir para almış. Ayrıyetten “Ludmilla’nın ülkede oturma iznini ayarlarım” diyen bir başka sözde “yabancılar masası yetkilisi” de “5000 Avro lazım abi” diyesiymiş.
Şenay bana“Abla aramızda 2500 er Avro para toplayalım, Ludmilla’nın çalışma müsadesi işi hallolsun, böylelikle Kâmuran o kadından zevklenmeye devam eder bu da bizim ilişkilerimizi kurtarır” dedi.
Ben de kendisine ilişki uzmanlarından öğrendiğim ilişkiyi canlı tutma yöntemlerinden birkaç tanesini sıraladım, Şenay’cım dedim, “ilişki tazelenmek istiyo” dedim, sen dedim ;

* Saçlarını oryalle aç, ön tarafını kahkül kestir.
* Partnırınla küçük bir kıyı lokantasında, yada bir butik otelin terasında surpriz bir yemek ayarla.
* Küçük seksi iç çamaşırları giy, partnırının cinselliğine hitap edecek ön sevişme hileleri ve cilveler öğren. Mesela Kâmuran bel çevresindeki yağların (love handle) ufak tokatlarla “şöppüdü şöppüdü” okşanırken “Göbüşşş, oh göbüşşş” denmesinden acaip hoşlanır.
* Deri kaplı zarif bir isviçre çakısı, kronometresi de olan waterproof bir kol saati, bir çift tekne ayakkabısı vb gibi sevimli sürpriz hediyeler onu sana bağlayacaktır” dedim...
Şenay salağı ilişki koçluğundan felan anlamadığı için;
“Abla herif elden gidiyo, komple sıyırdı kafayı, sen geyiği bırak benim bankamatik kartıma 2500 Avro para çıkar da Ludmilla işini halledelim” dedi.

Sayın Dobra, şimdi soruyorum: Ben bu Kâmuran’la olan ilişkimizi kurtarmak için 2500 Avro daha masraf yapayım mı, yoksa yeni bi ilişki daha mı ucuza mal olur?


***
Canım kardeşim, ilişkini uzman olmayan birine elletmiyceksin.
Ortalıkta “İlişki uzmanı, yaşam koçu ve sarı dobra” olmadığı haldeakıl dağıtan, bir tek ilişkiyi bile kurtaramamış insanlar kaynıyo.
Ben Sayın Hülya Avşar’ın yerine sahne alıp Molped adlı şarkıyı söylemeye kalkışsam, kuşkusuz ki komik olurum. Bu hanımefendi sanatçımız da iyi niyetli bile olsa uzman olmadığı halde ilişki ellememeli, ahkam kesmemelidir.
Bu amatör ilişki uzmanlarının ya da sahtekârların eline ilişkini teslim edersen olay işte böyle içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Minesotalı İlişki - Kendini Sevme ve Secret Uzmanı Sarah Obezity’inde dediği gibi;
“İlişkiler beysbol maçına benzer. Bazen atıcının topunu iyi bir vuruşla karşıladığını düşünürsün. Oysa sopayla vurup savuşturduğun bir beysbol topu değil, atıcının çiğnediği iri ve salyalı bir tütün topağıdır”
Esen kalın. Işık üstünüze vursun, gözünüze girsin.


Temmuz Lemanyak'ından/ Atilla Atalay

7 Ağustos 2009 Cuma

SİGARA YASAĞI NEDENİYNEN BARLAR CAFELER BOMBOŞ. ÇOĞU KIŞI GÖRMEDEN KAPANIYOR.


BU HAFTAKİ SIKILHAN'DAN

- Sıkılhan, merhaba koçum, Hırgürkan ben. Reis Hırgürkan, aynı zamanda Yırtıcılar Gourup Dış Tıcaret ve Müteahhidlik ve ... Herneyse bazı ünvanlarımı hatırlayamıyorum. Yani neticeten memleket sevdalısı, ekmeğinin peşinde, gerekirse kalbi şefkat fakat gerektiğinde vuruşmasını bilen manevi değerleri, evvela kadına şefkat ama ana ola...
- Alo, evet?
- Lafımı kesme lan, şerefsiz!. Evet... Ne diyodum şimdi ben?
- Adını söyledin: Hırgürkan....
- Evet, harneyse. Koçum şimdi şööle, bana bi miktar çok afedersin meni ve salya örneği lazım. Bi de... Diş kalıbı. Boyunları ısırmakta kullanılan...
- Ehem... Eööö... Şimdi kardeş... Nası söylesem. Bak, sizin alemde bu şekilde mi teklif ediliyo bilmiyorum ama... Ben henüz o tip bi ilişki yaşamadım, ayrıca günün birinde böyle bir karar verecek olursam da sen benim tipim değilsin. Yani, boynunu şehvetle ısıracağım biri, başkası olurdu hehalde...
- Hüleaaayn. Aç lan 3G yi suratına tükürücem! Sen bizi ne zannettin şarrafssiz. Ben adı geçen sıvıları ve ısırıkları kendim için istemiyorum. Vursıkcan Abim için lazım...
- Anlıyorum. Ehemmh. Ben kendisini tanımıyorum tabi de. O niçün benden böyle bişey istemeye karar vermiş? Facebook’tan resmimi felan gördüyse, ordaki resim sahte yani, ben o kadar düzgün diilim. Ayrıyetten Almanya Gersenkirşen’den gelen halamın ailemize domuz gribi bulaştırmış olabileceği söz konusu olduğundan ailecek karantina altındayız biz. Veba da olabil... Ebola...
- Sus layn! Sus, gelir deşer bütün sıvılarını saçarım ortalık yere. Abim bi kıza tacavüz ederkene kızı tabanca kabzasıynan yaralamak suretiyle darp ve müessir fiil ayrıyetten fiili livata yaparken... Kız, sen kaç kurtul, şikayetçi olmak suretiyle. Ters zamanda medyalar önünde şikayet etmiş bi de orozbu müşteki. Olay büyümek suretiyle.
- E sizinkiler için tereyağdan kıl çekimi bile daha zor bi iş olur diye anlatırsın hep. Bu kez problem ne? Abin bi başka Yırtıcılar Yolucular Isırganlar Gourub’un kızını felan mı örselemiş? İtin iti mi ısırması, boynundan arzuyla...
- Kiim. feriştahıyla dalaşsak adamımızı ipten alırız evelallah tabi de... Derhal abilerimizi aradık. “Geç haberimiz oldu. Bu aşamadan sonra pek bişe yapılamaz” dedi Ekipten Şefik Abi. Fakat olay rapor yazılması esnasında yetmişyedi türlü karışıklık yaratılmak suretiyle hepten içinden çıkılamaz hale getirilebilirmiş. Kızdan alınan ısırık tıksırma ve kudurma, höykürme, salya saçma örnekleri eğer bi şekilde kaybedilirse, karışırsa, çalkalanırsa, kavanoz gırılırsa, hademe yanlışlıkla içerse, bilim adamına Hipokrat SLX marka bir dört çeker jip alınırsa herşey değişebilirmiş. Şimdi karışıklık yaratmak için ben tanıdık kardeşlerimden salya felan istiyorum. Olay bundan ibaret, ben ipne felan diilim yani, gerekirse bir kızı parçalalayarak çocuklarımın anası ve... Kapadın mı peki? Alo... Kapa bakalım. Bu durumda bizzat ben gelip senden örnek toplıycam Sürmene işi piçakla. Şerrafsiz!

* * *

- Allo Sıkıl miriba 3G’ni açsana bişi anlatıcam sana.
- Bende henüz tek “G” var onu da görmek istemezsin Bunalgül. Gerçi zannedersem orama bile 3G kaçmış olabilir medya bombardımanı sonucu. Üçe kadar saymasını zor beceren kazmaların alayı bu konuyla ilgili türlü çeşitli geyik çeviriyolar. Ne satışmış kardeşim be. Sanki seneye 4G diye bi halt çıkarıp onu sokmaya uğraşmıycak yamyam sürüsü.
- Aman her moka karşı ol Sıkılhan. Yanlışlıkla şu dünyanın ekstralarından tad alırsın. Terliksi hayvanın terliğini tut kulağına, böylelikle farklı ol, entel ol, dantel pişir!
- “Dünyanın ekstraları” ne lan?
- Bu dünyada bonuslar var Sıkılhan. Eğer sen gri bi insanlarsan, o bonusların yerlerini bulup kendine ekstra mutluluklar, minik hazlar yakalayamazsın. Sen yepyeni bir cep telefonunun ekranı üzerindeki koruma jelatinini sıyırmanın ne demek olduğunu bilebiliyo musun? O minik tatlı şeye masaüstü desenleri, melodi arayışları, ritm, renk.
- Hayvanlarca kere hayvansın Bunalgül. İlk insanların ilki, önde gideni bayrak ve kuyruk sallayanısın. Hayvanlar konfederasyonu dönem başkanı, eşşoleşekler odası asbaşkanısın...
- Bu... Bunlar ama benim laflarım.
- Hayır efendim ben yeni aldım bu lafları, jelatinini şimdi sıyırdım.
- Ay hakkaten sıyırmışsın sen. Sıyır sürüsü!!!

2 düğün, 2 maganda, 2 ölü!

KAHRAMANMARAŞ ve Sinop’ta iki düğün magandası iki kişinin ölümüne neden oldu. Kahramanmaraş’ın Akbayır Beldesi’nde oturan Karakoç ailesi, Yapraklı Köyü’ne gelin almaya gitti. Bu sırada erkek tarafından bazı kişiler tabancayla havaya kutlama ateşi açtı. Gelin almaya gelenler arasında bulunan Hilal Kaya (16) bir anda yere düştü. Kanlar içinde kalan genç kız hemen Elbistan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Jandarma, tabancayla ateş ettiği belirlenen ve ölen kızın akrabası olan A.K.’yı (27) gözaltına aldı. Sinop Türkeli İlçesi’nde ise 65 yaşındaki Satı D., önceki akşam gittiği düğünde rutsatsız tabanca ile havaya ateş açtı. Kurşunlardan biri Avusturya’dan düğün için Türkiye’ye gelen yeğeni Raşit Demir’e isabet etti. Hastaneye kaldırılan Demir hayatını kaybetti. Satı D. gözaltına alındı.(Vatan)


NE KADAR TABANCANIZ VARSA Bİ TARAFINIZA GİRSİN!



Suudi işadamı, 50 bin dolara altın ‘penis büyütücü’ alıyor

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yaşayan bir işadamı, Kanada’ya 18 ayar som altından bir penis büyütücü ısmarladı. Suudi işadamı, penis büyütücünün elmas ve yakutla süslenmesini de istedi, fiyat 50 bin doları buldu.
SUUDİ bir işadamı, mücevherlerle donatılan altın kaplı bir ‘penis büyütücü alet’ siparişi verdi. Kanadalı X4 Labs şirketine iletilen siparişte, penis büyütücünün 18 ayar som altından üretilmesi talep edildi. Penis büyütücü aletin aynı zamanda elmas ve yakutlarla süslenmesini isteyen Suudi işadamı, normalde 400 dolara satılan alet için 50 bin doları gözden çıkardı. Sıradışı siparişi alan cinsel sağlık malzemeleri üreticisi X4 Labs’in ise aletin üretilebilmesi için bir kuyumcuyla birlikte çalışacağı ve siparişin önümüzdeki ekim ayında teslim edileceği kaydedildi.
Zırhlı Araçla Teslim Edilecek
X4 Labs şirketinin ortaklarından Rick Oh, AFP haber ajansına yaptığı açıklamada, gösterişli penis büyütücünün 18 ayar som altından üretileceğini belirterek, “Ayrıca, aletin süslenmesinde 40 elmas ve yakut kullanılacak. Bu şimdiye kadar karşılaşmadığımız sıradışı bir istek” diye konuştu. Normalde 400 dolara sattılan bu ürünün fiyatının özel istek doğrultusunda 47 bin doları bulacağını söyleyen Oh, “Tabi bu madar değerli bir ürünü de kargoyla gönderemezsiniz. Mücevherlerle donatılan altın kaplı penis büyütücü, Suudi işadamına önümüzdeki ekim ayında zırhlı bir araçla teslim edilecek” dedi. (Hürriyet)


"ARAP YAĞI BOL BULUNCA DÖTÜNE SÜRERMİŞ"
Türk atasözü


Çizgi Roman Klasikleri 'Dava' ile devam ediyor


Çok satan listelerinden inmeyen Çizgi Roman Dünya Klasikleri’nin ikinci kitabı, Franz Kafka’nın 'Dava’sı da basıldı. Piyasaya çıkışının ikinci haftasında 3. baskısını yapan 'Macbeth' gibi 'Dava' da bir ilke imza atarak daha piyasaya sürülmeden ikinci baskısını gerçekleştirdi.

DAVA HAKKINDA
Bu çizgi romanda yeniden yaratılan 'Dava', bir sabah hiç açıklanmayan sebeplerden ötürü tutuklanan Joseph K’nın hayret verici bir yargı süreciyle mücadelesinin kasvetli hikâyesini anlatıyor. Joseph K, bir kafa karıştırıcı durumdan diğerine sürüklenirken, bilinmeyen suçlamalar karşısında masumiyetini kanıtlama konusunda giderek umutsuzlaşır. Birbirine yabancılaşmış uyruklarının hayatlarını ezip geçen otoriter bürokrasinin sert bir portresini çıkaran Dava, bugün de eski güncelliğini koruyor.

Kendisi de hukuk fakültesi mezunu olan Kafka bu kitabı, hayatı boyunca çalıştığı Prag Sigorta Kurumu’ndaki işinden eve döndükten sonra, geceleri yazdı. Onun köhne profesyonel yaşantısıyla bu başyapıtında inşa ettiği muazzam bürokrasi hayaleti arasında bağlantı kurmak hiç de zor değil.
Kafka’nın diğer iki romanı 'Şato' ve 'Amerika' da Kafka hayattayken yayımlanmadı. 40 yaşında tüberkülozdan ölmeden önce Kafka yakın dostu gazeteci Max Brod’dan kendisi öldükten sonra tüm eserlerini yok etmesini istedi. Ancak Brod, Kafka’nın son arzusuna kulak asmamaya karar verip 'Dava’nın orijinal metnini basıma hazırlamaya koyuldu. Kafka’nın numaralandırılmamış ve bazısı bölük pörçük bölümler yığınını düzene koydu. İlk basım 1925’te gerçekleşti. Dava'nın çevirisi ise sinema yazarı ve çevirmen Kutlukhan Kutlu'ya ait. (Ntv)

"ŞARKI SÖYLEYEN LEONARD COHEN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR"


TUĞRUL ERYILMAZ /RADİKAL
Dünyanın en zor şeylerinden biri, 20’li yaşlarındayken yere göğe sığdıramadığın biri hakkında o 70’lerinde sen 60’larındayken yani 35 sene sonra bir şeyler yazmak olmalı. Özetle 70’li yıllarda dinlediğin birinin konserine 2009’da gitmek akıl kârı mı? Yanıtı hem evet ve hem de, müzik tanrısı günah yazmasın, hayır. Evet, çünkü Cohen olmasaydı ‘Suzanne’, ‘Partisan’ ve ‘First We Take Manhattan’ ve de ‘Famous Blue Raincoat’ gibi müthiş şarkılar/şiirler hayatımıza girmemiş olacaktı. Delikanlı gibi kaybetmenin de bir raconu olduğunu belki de ancak bu yaşlarımızda öğrenecektik. Şimdi ‘Hayır’larımı merak ediyorsunuz onları araya sıkıştırdım. Ne de olsa hem kişisel hem de genel tarihe hep bir saygım oldu. Her beş yılda bir ‘değişme’yi hiç beceremedim (gerçi süre şimdilerde daha da kısaldı ama neyse...) Cohen şapkası başında Açık Hava’nın sahnesine tam zamanında çıkıp ‘Dance Me to The End Of Love’a başladığında kalbim üç kat daha hızlı atmaya başladı. Şarkıya eşlik ederken ‘Dance me’nin yerine İngilizce’nin en ünlü ‘dört harflik’ edepsiz kelimesini koyuverdim. Keyfime diyecek yok. Keyfimi yerine getiren tek şey tabii ki yalnızca gizli bir pornografi meraklısı olmamdan kaynaklanmıyordu. Sağım solum önüm arkam yaşları bana hiç de uzak olmayan ‘amca’ ve ‘teyze’lerle doluydu. Konserin ilk yarısında da bütün tiyatronun bizlerle dolu olduğunu düşündüm. Ama yanılmışım, frigo almak için arkalara doğru bir hamle yaptığımda bizim ve diğer bazı gazetelerin genç editör ve muhabirlerini gördüm. Yüksek yaş ortalamasının sırrı çözülmüştü. Ben halkla ilişkilerci arkadaşım Feride Edige’nin davetlisi olarak en pahalı yerde oturuyordum. 100-150 liralık yerler sanki yalnızca 40 yaşınaltına ayrılmış gibiydi. İKSV kimseye avanta davetiye vermeyince herkes sınıfını bilmek zorunda kalmıştı. Hedef göstermemek için soyadlarını yazmayacağım ama şu Görgün, İdil ve Ayşe çok nekesler. Neymiş efendim Cohen’in sponsor’u yokmuş. Ne diyeyim parasızlığın gözü kör olsun.

GÜ...


6 Ağustos 2009 Perşembe

BAHÇALARDA BÖRÜLCE...

"İTAAT ET, TÜKET, ÖL!"


AYILAR GIDA MARKETLER ZİNCİRİ İFTİHARLA SUNAR: DEV KAMPANYA ÜÇ AL 1 ÖDE... YALNIZ ÇABUK.


Kadınlar bakımsız erkekleri seviyor

İngiltere’de kadınların sevdiği erkek tipi araştırmasına göre kadınlar metroseksüel erkeklerden çok bira göbekli, tıraş olmayan erkekleri seviyor.
Araştırmaya katılan 5 bin 192 kadının onda sekizi kendisine özen gösteren erkeklerden çok, göbekli, bira içen ve vücudunu tıraş etmeyi sevmeyen erkekleri beğendiklerini söyledi. Kadınlara, göğsündeki kılları tıraş eden, alışverişe çıkıp saatlerce ne alacaklarına karar veremeyen, kozmetik malzemelerini ezbere bilen, parfümünün markasına bağımlı yaşayan erkekler itici geliyor. Kadınların sevmedikleri erkekler arasında futbolcu Cristiano Ronaldo gibi tüm gün güneşlenip bronzlaşmaya çalışan erkekler de var.
Araştırmaya göre kadınlar Ronaldo’yu fazla bakımlı buldukları için beğenmiyor. (Vatan)

OLDU GÜZELİM HAY HAY DİYORUM BEN BU OLAYA. BURNUMDA DA TATAK VAR BUYUR! LAN MEDYA AYAR ETME İNSANI KOŞ ŞURDAN Bİ SOĞUK BİRA AL SONRA KAYBOL BU SOKAKTAN GİT BAŞKA ALEMLERDE ARAŞTIRMA YAP. BURLARDA AKLINI ALIRLAR BAK! KÖŞEDE COSMO BAKKALİYESİ VAR "REŞAT ABİ'YE ALIYORUM" DE O ANLAR.


MERAK NE GÜZEL ŞEY NEGÜZEL ŞEY MERAK... DA GÜZELİM KEDİYİ MERAK ÖLDÜRÜYO. MECBUR KALIP ÖNCE BEN ATEŞ ETTİM. TAMAM HADİ ŞİMDİ TETİ İZİ VERMEYE!


GÜNAYDIN BAG!


5 Ağustos 2009 Çarşamba

Annen evde mi yavrım? Ben şey için... Kandil için irmik helvası getiriverdiydim. Neyse... Ben şööle paspasa bırakıyorum. Anneni yemedin di mi yavrım.

- Tamam gidiyorum ben ört sen kapını yavrım.
- Basma bidaha zile.
- Basmam yavrım. Hadi hayırlı gec...
- Basma bidaha zile.
- Basar mıyım yavrım. Gidiyorum bak ben
- Basma bi daha zile!

YENİ BİR MİZAH DERGİSİ: CİCİ


KÖŞE YAZARI BEHİÇ KILIÇ: PKK festivalinin şişman serçesi!..


Kadın muazzam şarkıcıdır, kadın muazzam şarkıcı olduğu için de terörist festivallerinin kraliçesi olma gibi bir hakkı vardır!.. Gider oralarda şehit ruhlarının üzerinde seri uçuşlar yapar ama, aziz milletimizin ona karşı teveccühünde asla gerileme olmaz!.. İçine sindire sindire, seyreder konserlerini, alkışlar!.. Kadın da bu kuzuların sessizliğini bildiğinden, bildiğini okumayı sürdürür!..Sezen Aksu nam hanımefendi’nin Apo posterleri, biji PKK sloganları ile gerçekleştirdiği “festival”i okuyoruz gazetelerden, aklımıza yıllar öncesi kendisi ile ilgilenen iki orgeneral geliyor!..Bu bayan, bir 30 Ağustos öncesi Efes’te bir konser vermiş Rum-Yunan müziği takılmıştı... 30 Ağustos yıldönümü öncesi... O dönem Ege Ordu Komutanı olan orgeneral bu durumu yadırgamış, “Bu hanımefendinin işleri bir tuhaf” diye eleştirmişti de ortalık alevlenmişti... Ahali bir anda “Hakikaten, bu ne iş” diye şarkıcıyı sorgulamaya başlamışken, imdadına dönemin 1. Ordu Komutanı yetişmiş ve kadına arka çıkmıştı... Bu da orgeneraldi ve.. “Valla biz hanımla ikimiz Sezen hanımı çok severiz” diye beyanda bulunmuştu...Şimdi... “30 Ağustos yıldönümünde Yunan-Rum festivali ne oluyor” diyen orgeneral de emekli ve Silivri için savunma hazırlıyor. Adı Hurşit Tolon... Öteki Orgeneral de emekli ve muhtemelen şu sıralar beş yıldızlı bir tatildedir. Adı da Çetin’di ama soyadı da bi şey işte, aklımda kalan, karısıyla beraber (Sezen Sever) olduğudur...

Orgeneralleri, birbirine rekabet ettirecek şekilde etkileyen Sezen Aksu, her yıl PKK tabanlı festivallerde eşkıya sürüsünün gönlünde taht sahibidir..Ona göre tempo tutup Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sövüp saymanın hazzı da bir başka oluyor canım!..İşte bu bayan Sezen Aksu artık budur..Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sövme korosunun maestrosu...Peşinden gidenlere, ayağının turabı olanlara duyurulur...
Müzik değil küfür şöleni!.Bu kadının sergilediği icraat, Türkiye’de Türk kimliğinin nasıl kuşatıldığının, acizleştirilip baskı altına alındığının çarpıcı bir göstergesidir.. Kadın, hiçbir tepki ile karşılaşmayacağını bildiği, sinmişlik nedeniyle kendisine sorgulayan bir gözle dahi bakılmayacağına emin olduğu için gidip eşkıya şenliğine kraliçelik yapabiliyor!.. Hiç bir Türk kimlikli kişinin “Hanım sen ne yapıyorsun, bu çeteyi böyle sıvazlamak ayıp değil mi?!” diye hesap soramayacağından emin ve hatta bu Türklerin şarkılarını büyük bir huşu içerisinde dinlemek zorunda (!) olduklarını bildiği için gayet rahat, Apo nakaratlarına çanak tutabiliyor, rahatsız olmuyor!.. (Yazının devamı için tıklayınız)

TESTERE 1- 2- 3 DERKEN YEDİNİZ LAN MİLLETİN KAFASINI!


TAMAM AŞKIM TÜM ÖLÜ DERİLERİNİ YOLDUM HADİ ŞİMDİK GİT GENE GÜNEŞLEN!