27 Aralık 2011 Salı

Biyogüvenlik Kurulu genetiği değiştirilmiş 13 çeşit mısırın ülkeye girişine izin verdi.

100 binden fazla kişi GDO'lu gıdaları istemediğini söyledi. Sonuç değişmedi. GDO'lu omletiniz hayırlı olsun.

Biyogüvenlik Kurulu genetiği değiştirilmiş 13 çeşit mısırın ülkeye girişine izin verdi. Genetiği değiştirilmiş organizmaların yani GDO’ların ülkeye girişini düzenleyen Biyogüvenlik Kanunu’na göre, bu tür gıdaların ithali için başvuru yapılması gerekiyor. Kurul bu gıdaların istenip istenmediğini ve kamu sağlığına bir zararı olup olmadığını araştırıyor. Sivil topluma bu gıdalar hakkında “Ne düşünüyorsunuz” diye soruyor.

Sordular da. Bunun üzerine tüketici örgütleri ayağa kalktı. 100 binden fazla kişi bu gıdaları istemediğini kurula bildirdi. Sonuç değişmedi. GDO’lu omletiniz hayırlı olsun.

Atılan ilk adım yem sanayicilerinin başvurusuyla oldu ve GDO’lu mısırların yalnızca hayvan yemi için kullanımına onay çıktı. Bu GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilmiş et, süt ve yumurta üzerinden GDO’lu organizmaların insana geçtiği aşikâr. Bilimsel olarak GDO’ların insan sağlığına ve çevreye negatif etkisi de biliniyor. GDO’lu ürünleri üreten ve satan şirketlerin GDO’lu gıdaların etiketlerinde GDO’lu olduğunun belirtilmesine dair tüketici örgütlerinin taleplerini dinlememeleri de bu nedenle. İçinde GDO’lu tarım ürünü olduğunu bilen kimse onu satın almak istemiyor. Avrupalı tüketicilerin %71’i GDO’lu tarım ürünlerine karşı. “Çocuğunuza yedirir misiniz” diye sorulduğunda ise “hayır” diyenlerin oranı %100’e yaklaşıyor.
GDO’ya şirketler hariç herkes karşı. Ürünlerinde GDO kullanmayan üreticilerin bunu yazması bile yasak. GDO’lu tarım ürünü kullanan şirketlerin lobicileri sayesinde tüketicinin alacağı gıdalarda GDO olmadığını öğrenmesi yasak. Evet. Yanlış okumuyorsunuz.

Tavukta var, etinde yok

Bakanlık yetkilileri ve şirketler GDO’nun hayvana zarar verebileceğini kabul ediyor, “Ama bu zarar insana geçmez” diyor. Hayvanların sağlığını tehlikeye atmak konusu zaten maalesef tartışma dışı. Buna hakkımız olduğunu düşünenler çoğunlukta.

GDO’lu mısırların insan tüketimi için doğrudan kullanılmayacağını nereden biliyoruz? Ziraat Mühendisleri Odası olmasa kaçak 6600 ton GDO’lu mısırın tüketilmeden hemen önce 12 Temmuz’da Bandırma’da yakalanması imkânsızdı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ordusunun elinde kalan tonlarca DDT’nin okullarda çocukların üzerine nasıl sıkıldığını anımsayın. O zaman tüketici bilinci azdı. DDT’nin ‘kanıtlanmış’ bir yan etkisi ve zararı da yoktu. Çocukların üzerine DDT sıktıran şirketlerin elinde bugünün DDT’si GDO kamu sağlığını tehdit ediyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e göre GDO’lar “(z)arar verirse hayvana verir, buradan besine asla geçmez. GDO’nun ete, süte ve yumurtaya geçtiğini kanıtlayan bir tane bile bilimsel çalışma, veri yok.” Önemli olan zararlı etkisinin OLMAMASININ kanıtlanması. Düşünün DDT’yi insanların üzerine sıkmadan önce bir bakan kalksa ve “Bunun zararlı olduğunu kanıtlayan bir tane çalışma bile yok” dese ne olurdu? Haklı olurdu, öyle bir çalışma yoktu. Sonra ne öğrendik? DDT fare zehiriymiş.

GDO’lu yemlerin hayvana, oradan da insana geçtiği ve zararlı etkileri olduğu hakkında onlarca bilimsel yayın var. Bunlar ABD Tarım Bakanlığı yetkililerinin ya da Purdue Üniversitesi gibi en gelişmiş ziraat fakültelerinin yayımladığı raporlar. Üstüne popüler mecralarda dahi gayet iyi biliniyorlar.

Mesela Don M. Huber’in raporu herbisit tolerans geni aktarılmış yani GDO’lu soya fasulyesi ve mısırda, elektron mikroskopuyla görülebilen yeni bir patojene sahip olduğunu gösteriyor. Bu patojenin (yani hastalığa neden olan organizmanın) bitki, hayvan ve insanlar için önemli sağlık sorunlarına neden olabileceği uyarısı yapılmış. Derhal GDO’ya dair izinlerin yeniden değerlendirilmesi öneriliyor.

Zaten GDO’lu yemle beslenen hayvanların etinde GDO’ya rastlandığı artık kanıtlanmış bir olgu. Hem de bunu ve pastörizasyonun GDO kalıntısını yok etmediğini gösteren makale Uluslararası Hijyen ve Çevre Sağlığı Dergisi’nde yeni değil tam 6 yıl önce yayımlandı. Sonuç olarak GDO’lu gıdaların ve hayvan yemlerinin zararlı olmadığı doğru değil. Buna rağmen GDO’lu mısırın ülkeye ve dolayısıyla soframıza girmesine izin veriliyor. Yanlış yapılıyor. (Koray Çalışkan/Radikal)


Şefkat-Der, devletin şiddet mağduru kadınlara ücretsiz silah dağıtmasını istedi. Dernek yılbaşından itibaren poligonda eğitimlere başlıyor.

, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde ki önerileriyle de şaşırtmıştı. Dernek ‘defalarca polise ve savcılığa başvurduğu halde korunmayan kadınlara’, son çare olarak şunları önermişti: “Eşinizin bir daha elini kullanması zor olacak şekilde yaralamaya yönelik silahlı, bıçaklı, eylemde bulunabilirsiniz. Bilekten vurmak kesmek gibi... (Hangi elini daha iyi kullanıyorsa o eline, ama iki eline yapılırsa daha garantili bir çözüm olur.) Yaralamayla kendinizi ölümden kurtaramayacağınızı düşünüyorsanız, potansiyel katil sizi öldüreceğine siz onu etkisiz hale getirme (öldürme-ağır yaralama) tercihinde de bulunabilirsiniz. Hele hele çocuğunuzu falan da öldürmeye kalkıyorsa hiç düşünmeden siz ondan önce davranın ve size saldıran potansiyel katili etkisiz hale getirmek için zaman kaybetmeden harekete geçin. (Potansiyel bir insan, bir insanı öldürmeye kalkarsa diğer kişi o insanı öldürürse Ceza Kanunu’nda ceza verilmiyor. Nefsi müdafaa vb.) Daha önce eşiniz size şiddet uyguladıysa ve tehdit ettiyse kesinlikle savcılıklara şikâyetiniz olsun. İlerde kendinizi savunma amaçlı bir şey yaptığınızda bu, mahkemede sizin lehinize olacaktır. Ayrıca eşinizin size yaptığı şiddet ve tehditlerle ilgili güvendiğiniz yakınlarınıza anlatın, ilerde şahitlik için de bu faydalı olacaktır.’ (RADİKAL)




ŞEFKAT KOMANDOSU

26 Aralık 2011 Pazartesi

SEMTLERE GÖRE NOEL BABA ATAMALARI YAPILDI. ATANAMAYAN NOEL BABA KALMADI

Yaklaşık ondörtbin noel babanın ülke genelinde krismıs boyunca görev yapacakları yerler elektronik kura yöntemiyle belirlendi.


Çoğu Noel baba kurada istediği yere atanırken bazı noel babalar atamayla ailelerinden ayrıldıkları için hüzünlüydü. İstemediği yerleri çeken noel babaların rapor alarak atama yerlerine gitmeyecekleri konuşulurken, bir kaç noel babanın da "becayiş" yöntemiyle atama yerlerini birbirlerininkiyle değiştirdikleri gözlendi. (BAG)


EVDE ÇAM DİKİP KOZALAKLARINI TOPLAYABİLİRSİNİZ. İŞTE ALTERNATİF YILBAŞI ÇAMLARI


23 Aralık 2011 Cuma

Benzine yine zam

Cep telefonuna 10 yılda 21 milyar dolar harcadık

Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İşadamları Derneği (MOBİSAD) verilerinden derlenen bilgiye göre, Türkiye'de cep telefonu kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor.Cep telefonunda henüz önemli yerli markası olmayan Türkiye'nin cep telefonu ithalatı katlanarak büyürken, 1994'te sadece 175 bin adet cep telefonu ithal eden Türkiye bugün cep telefonuna önemli para harcayan bir ülke haline geldi. (Hürriyet)

KAFAN ÇOK GÜZELMİŞ CANIM TÜRKİYEM... TBRKLR:))



ÜNLÜLERİN ÇİŞLERİ

Flaşlar patlayınca altına kaçırdı
İstanbul'a gelen Oscar'lı oyuncu Liam Neeson'ın çiş skandalı...
Taken 2 filminin çekimleri için İstanbul'da bulunan Oscar'lı oyuncu Liam Neeson'ın çiş skandalı... Asmalımescit'te bir mekanda saat 04.00'e kadar eğlenen Neeson, oteline dönerken 'sıkıştı'. Çişini yapmak için kuytu bir köşe bulan ünlü aktör, fermuarını açtığı sırada flaşlar patlayınca panikledi. Aşırı alkollü olan Liam Neeson, toparlanmaya çalışırken altına kaçırdı! Öfkelenen Neeson, bağırırken; arkadaşları fotoğraf çekmeye çalışan basın mensuplarını görüntü almamaları için tehdit etti. 'Star Wars'ın 'Jedi'si olarak hafızalara kazınan, 'Schindler'in Listesi'ndeki performansıyla Oscar'a layık görülen 59 yaşındaki ünlü aktörün acınası hali objektiflere böyle yansıdı
 

Gerard uçağa yapmıştı

FRANSIZ aktör Gerard Depardieu da geçen ağustos ayında Paris-Dublin seferini yapan uçağın koridoruna çişini yapmıştı. Prostat olduğunu söyleyen Depardieu, olayın ardından tüm yolculardan ve mürettebattan özür dilemişti (Akşam)

22 Aralık 2011 Perşembe

BİSKOLATA REKLAMI: MERHABA ADIM SARKO... FRANSIZIM... SEÇİM MUUDUNDAYIM

GEZEGENİN HENÜZ AVM OTEL HES OLMAYAN YERLERİ

YENİ BİR MİZAH DERGİSİ: MAYDANOZ

PETROLÜ İÇİN TALAN EDİLEN ÜLKELER... ÇAKMA BAHARLAR... İÇERDE GAZETECİ AVUKAT GÖZALTILARI HES SİNDİRMELERİ ÖĞRENCİLERE BASKI... BUGÜNLERLE DE GELECEKTE HESAPLAŞILACAK HERALDA. GEÇMİŞLE HESAPLAŞMADA SONUÇ: TENCERE DİBİN KARA SENİNKİ BENDEN KARA ŞEYSİ...

ÜNLÜLERİN AMCA OĞULLARI FOTO GALERİSİ...


Castin Bieber'in Amca Oğlu Fred Stone. Milvaki'de kunduracı. Kinikırs maçlarını kaçırmıyor. Sosisli ve yabanmersinli donut hastası. Bekar 34 yaşında.

Ancelina Coe'nin amca oğlu Riçırt Sovek, Manhattın'da karton kutuda yaşıyor, zencefilli gazoz seviyor.

ÜNLÜLERİN DİĞER HALLERİYLE İLGİLİ FOTO GALERİLERİMİZ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNLERİ TIKLAYINIZ. ŞAŞIRACAKSINIZ; ONLARI HİÇ BÖYLE GÖRMEDİNİZ, GÖRMEYİ İSTEYECEKSİNİZ ZAMANLA ALIŞACAKSINIZ KAFALAR HEPTEN MANTARA BAĞLIYCAK TIKLA AŞŞADAKİLERİ SIRAYNAN HADİ.

ÜNLÜLERİN ÖLÜ HALLERİ

ÜNLÜLERİN MORULA BLASTRULA VE GASTURULA HALLERİ

ÜNLÜLERİN AVATAR HALLERİ

ÜNLÜLERİN HUSYELERİ (BİLLUR) FOTO GALARİSİ

ÜNLÜLERİN YAVRU ORNİTORENK HALLERİ

ÜNLÜLERİN ASKERLİK FOTOĞRAFLARI

HOLLYWOOD ÜNLÜLERİNİN BAHTI KARA YAVRULARI

ÜNLÜLERİN KEDİLERİ

ÜNLÜLERİN ÇOCUKLUK HALLERİ

21 Aralık 2011 Çarşamba

Televizyonda yamyamlık! Sunucular mum ışığında birbirlerinin etini yedi!..

Hollanda’da insan etinin tadını merak eden iki sunucu vücutlarından küçük bir parça et aldırdı. Daha sonra eti pişirip birbirlerinin “tadına baktı”.
Hollanda’da “merak edilen sorulara cevaplar arayan” bir televizyon programının iki erkek sunucusu, insan etinin tadını öğrenmek için canlı yayında yamyamlık yaptı. Dennis Storm ve Valerio Zeno, ilk önce küçük bir operasyonla kalçalarından et aldırdı. Daha sonra bu parçaları stüdyoda seyircilerinin önünde pişirip birbirlerinin “tadına bakan” ikili ülkede tartışma yarattı. İkili insan etinin bir özelliği olmadığını söylese de, tadının nasıl olduğuna dair bir yorum yapmayı reddetti. “Arkadaşının gözlerinin içerisine bakarken onun etini çiğnemek garip bir duygu. Sadece birkaç santimlik et parçasıydı ve artık bu yara iziyle ilgili güzel bir hikâyem var” dedi. Kanal yönetimi şikâyet telefonları üzerine seyircilerden özür diledi. (Habertürk)

OCAK 2012 LMANYAĞI LEZZET LALESİ'DEN ÇOK KISA




* Doğrusu hiç insan yemiş değilim. Açıkça söyliyeyim bir yamyam lokantasına verilecek tek yıldızım dahi yok. Ancak yiyen yer, damak onundur, isterse dinamit sokup patlatır, kendi bileceği iştir.


Gelgelelim, kendisini dünyanın tüm seçkin lezzetlerini tadmaya adamış vizyon ve gusto sahibi bir gurme olarak, merak etmiyor da değilim. Bu nedenle mailleştiğimiz yamyam gurme dostum Buhubu Tomba’dan bu yeme biçiminin adabını öğrendim. Örneğin bir yamyam gurme ana yemekten önce muhakkak bir cüce yiyerek antre yaparmış. İçecek olarak da zencilerle kırmızı, anglosakson ırkından beyaz insanlarla da beyaz şarap tercih edilirmiş. Dostum Buhubu, motosikletli kurye etinin yenmemesi gerektiğinin özellikle altını çizdi. Çünkü bütün gün kapı kapı dolaşan bu kimselerin etleri kaslı ve sert olurmuş. Buhubu’ya göre en lezzetli et çağrı bazı merkezi çalışanlarında bulunuyor. Kendisi “Bütün gün oturup telefonla oraya buraya bişey satmaya çalışan bu kimseler löp etli olur. Ayrıca dakka başı telefon açıp insanın beynini yedikleri için onları hatır hatır ısırıp yutmak adaletli ve intikamsever bir damağın en büyük zevki olacaktır” diyor... (Ocak Lmanyak)

ÖZGÜR BASIN ENSTANTENELERİ







20 Aralık 2011 Salı

Bu ev tabi ısınmaz Ülfet Abla

"Onlar Yabancı Değil Vanlı"

Irmak Atuk'la evleneceği haberleriyle gündemde olan ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil önceki gün ağabeğiyle birlikte çıktığı İstinye Park kaçamağında iki yabancı güzelle objektiflere takıldı.

Erbil, gazetecilerin yabancı kızlarla ilgili sorularını ise "Onlar yabancı değil Vanlı Bize geldiler yedirdik, içirdik, giydirdik şimdi de yolcu ediyorum. İnsanlık görevimizi yaptık" diye gülerek yanıtlayınca büyük bir gafın da altına imza atmış oldu. (Vatan)



19 Aralık 2011 Pazartesi

ARALIK LEMANYAĞINDAN ÖZETLE LEZZET LALESİ



Yazan: Yüksek Gurme Süheyl Başdamak

* Sevgili damak dostları, bazıları yemeğe katılan ekstra acıyı pek sever. Basit bir makarna yerken bile, meksika jalopeni, isot, kara ve kırmızı biberler katmakla kalmayıp hemen en yakındaki diş hekimine giderek ağzına iki de morfin vurduran manyaklar tanıyorum. Ağzı uyuşturmak, yemek değildir. Acı biberle bu denli örselenen dil ve damak karyola yayı mı yutuyo, suşi mi yiyo, üçbıçaklı jilet mi yalıyo, peynir mi emiyo anlamaz, anlayamaz. Katılan çeşni ana yemeğin lezzetini altına alıp hoyratça ezerse ona çeşni değil ayı yutmak denir.

* “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman”. Bu halk türküsünü hepimiz biliriz, ama kulak vermemeliyiz. Çünkü günümüz füzyon mutfağında zeytinyağlılarla birlikte pekala basma fistan, pazen don, keten fanila, hatta babet ayakkabı giyilebilmektedir.

* Minik kızım Arya “sucuk” diye bir hayvanın olduğunu, onu kesip yediğimizi sanıyor.

* Tıpkı hünkarbeğendi gibi “hünkarburunkıvırdı” diye bir yemeğin olduğunu biliyor mıydınız? Bendeki kaynaklara göre Sultan 3. Selim zamanında catering ağası Mürşid Efendi patlıcan, yer elması ve zencefilden uydur buydur bişeyler yapıp öğle yemeğinde sultanın huzuruna çıkarmış.

Rivayete göre; sultan yemekten pek az yedikten sonra yanında bulunan lalasına “Bre lala, bu Mürşid Efendi yemekleri hepten bozdu. Hafazanallah hepimizi mide fesadından hal edecek. Kendisini usulünce başka bi saraya yollayalım, az da onların midesine çalışsın” dedikten sonra yanındakilere “Tiz bana dışardan bişeyler söyleyesüz” manasında bir buyruk vermiş. Ol tarihten sonra Mürşid Efendi Matbah-ı Amire’den alınıp Taif Zındanlarına aşçı olarak atanmış ve o yemeğine de “hünkarburunkıvırdı” adı konmuş.

Söylenen o ki; Mürşid Efendi zından tabiltodunda her haftanın Perşembe gecesi çıkarttırdığı hünkarburunkıvırdı ile bir çok mahkumu telef etmiş.

* Geçenlerde bir Amerikan tohum firmasının ülkemizdeki temsilcisi sevimli bay Richard Obezson bana zarif bir telefon etti. GDO’lu gıdaların sanılanın aksine son derece faydalı şeyler olduğunu, GDO lu gıdayla beraber mısır şekerini daha fazla tüketmemiz gerektiğini söyledi. Yazılarımda bunun altını sık sık çizersem beni bedava şarabın beşiği Napa Vadi’sine yollayabileceğini ve kızım Arya Mey’in okul taksitlerini ödemekten memnuniyet duyacağını zarifçe ifade etti.

Ne yalan söyliyeyim başlangıçta bu teklife sıcak baktım. Çünkü aldığımız maaş belli. Leman’ın bulunduğu sokaktaki Malibu Pavyon’da garsonluk yapmasam, çocukların üst başını Leman tişörtleriyle takviye etmesem geçinemeyeceğim. Tabi, bi de plakası Suat Bey’e ait Aslan Bey’in duraklı taksisinde gece şöförlüğü yapıyorum. Yeri gelmişken; Aslan Beycim arabayı gündüzcü çarpmış. Allah belamı versin ben devraldığımda çamurlukta o göçük vardı. Haybeye benim yevmiyeden kestiniz.

Herneyse, bu köşeyi şahsi meselelerim içün kullanmaktan asla hazzetmem. Uzatmıyayım, ben bu Richard Obezson denilen beyle yemeğe çıktım. Amacım detayları konuşurken lezzetli bir yemeğe eşlik eden nadir şaraplarla damağımızı şenlendirmekti. Gelgelelim, herif antrelerin hemen ardından siparişverdiğimiz kiremitte kalkan’la beraber kırmızı şarap söylemez mi? Bir gurme buna dayanamaz işte. Adam adeta damağımdan kurşunladı beni. Yeryüzündeki herkes bilir ki balıkla beraber soğutulmuş beyaz şarap içilir. Herşeyi gözden çıkarmıştım fakat bu hareket üzerine adama “Sen beni satılık mı zannettin şişko!” diye bağırdım. “Bu ülkenin insanlarını mısır şurubu ve GDO ile şişirmenize izin vermem. Ne kalemim, ne köşem, ne ben satılık değiliz!”

Mekânın adamlarından epey bi dayak yemişim. Gözlerimi Taksim İlkyardım’da açtım. Bu satırları hemşireden aldığım tükenmezle yazıyorum. Aslan Bey “Söz, sana bi laptop ayarlayıp getiricem hastaneye abi” demişti ama ortalıkta yok. Sanıyorum telefonda bi yanlış anlaşma oldu. Ayrıca hanım “Taksi’nin gece şöförlüğünden de aldılar seni haberin yok. Suat Bey’in Faysal adındaki bir yeğenini koydular yerine” diyo. Abim Süha ise “Daha dur hastane paraları da giricek dötümüze. Dedim sana sigorta yaptırtıcaktın kendine” şeklinde cavcav ediyo.

Bunların hiç biri önemli değil, kötü gündür, geçer. Fakat hastane yemekleri iğrenç. Aşçıya hemşireyle “Tuzu hafif arttırsın, çiçek yağından zeytinyağına dönsün, bi de mümkünse buharda pişirelim”diye haber yolladım. Sen misin herifin tersine gidip çıkıntılık yapan... Gece saat sıfır dörtte kat hemşiresi sigaraya çıktığında herif odaya dalıp beni uykumda serum hortumuynan boğmaya çalıştı.

Bilmiyor tebi zavallı, bir aşçı bir gurmenin hayatını bitiremez ama gurme aşçıyı bitirir. İyileşeyim, ilk iş ağzını burnunu kırıcam o şerefsizin... Saygılarımla.

16 Aralık 2011 Cuma

Kalk o televizyonun başından Reşat Abi. Maçlar, diziler alayı şikeli. Dışarda çok kral bi sonbahar var, çık dışarı deniz bul ona bak, kurtar kafayı formattan.

Radikal Haber: POLİSİN BIRAKTIĞI YERDEN MAHALLELİ DEVAM ETTİ

Polisten dayak yiyen Fevziye Cengiz'in evinden de olduğu ortaya çıktı. Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre, polisler genç kadına fiziksel ve ruhsal zarar vermenin yanında hayatını da alt üst etti. Şikayetçi olmasının ardından polis yetkilileri “O kadın konsomatris” diye açıklama yapmıştı. Bunu duyan mahalleli de “Konsomatris istemiyoruz” diye imza toplayıp aileyi evden kovdurdu. (Radikal)


HERKESİ DÖVEBİLEN İKİ YÜZLÜ GÖRÜNMEZ YUMRUK: MAHELLE BASKISI



15 Aralık 2011 Perşembe

'Konsolosların binebileceği otobüs sistemi'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'a 3 bin yeni otobüsün geleceğini söyledi.


Çok yakın bir zamanda farklı bir İstanbul'un görüleceğini belirten Topbaş, "3 bin civarında yeni otobüs şehre girecek. Özürlülerin de rahatlıkla binebileceği gayet konforlu ve temiz otobüsler olacak. Belediye başkanları, konsoloslar ve milletvekillerinin binebileceği otobüs sistemi geliştirmeyi hedefe koyduk. Depremle ilgili radikal kararlarımız var. Birden toparlanması mümkün değil, ancak başlangıcı yaptık" diye konuştu.


AYAKTA KONSOLOS 150 OTURAN KONSOLOS 45




Bu Haftaki Leman'dan Sıkılhan Özeti

- Ticared?


- Enes?

- Vakıt yok o yüzden hemmen konuya girdim Sıkılhan.

- Ben de hemen çıkıyım konudan: Hayır...

- Bir dinle amma dostum. Köhne Emek Sineması yerine yeni bir AVM yapılmak üzere biliyorsun. Sana ordan haşlak mısır büfesi ayarladım. Korn kornır dediğimiz külahta, plasdik tabakta haşlak mısır işi. AVM’nin en güzel yerinde bak. Karşısında Starbaks olacak, kenarında Börgırkink, arkasında Teknosa ilen Dienar önünde de 2 TL atınca çalışan masaj koltuğu var...

- Bunların olmadığı biyer yok artık. Her yer AVM olunca köylülerimiz tarla açmak için alışveriş merkezi yakmaya başlıycak, demedi deme...

- Anladım ben seni. Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı bir zihniyyetsin. İyi sen istemiyorsun diye halk yürüyen merdivene pinmesin, arzu ettiği yerde latte, ekspresso içmesin, kitap gezmesin... Derdin sinema ise bugün her AVM’de yepyeni sinema salonları hızmet veriyor. Yok eğer diyorsan ki nostaljik takılacam, bu AVM’de Madam Tusso Balmumu Müzesi’nin bir bayiisi de bulunacak bak. Gidip ücreti mukabilinde özlediğin eski şahısların balmumundan heykellerine bakabileceksin. Bundan ala nostalji mi olur?

- Allah bilir ünlü tüccarlardan Ebu Hüveyye’nin bu konuda ibretlik bir kıssası da vardır. Dönmüş ve etrafındaki ticared erbabına demiştir ki: “sevgi emek değil, ticarettir” Ahahaha...

- Bi saniye Ebu Hüveyye dediğin kim? Ne diyorsun dostum sen? Ticaredsizlik başına mı vurdu?

- Nası olur da Ebu Hüveyye’yi tanımazsın ya? Sultan ül Ticara, ticaretin sultanı ünlü esnaf hani. Yıllarca kendi uydurduğun kıssalarla kafamı presledin. Enes, sen diil misin?

- Eööö... Aslında bi bakıma Enes’im ama adım Furkan Yeşilkese. Enes Bey’den frençayzingle isim hakkı aldım. Kendisi belli bir ücret karşılığında arkadaş portföyünü verdi. “Enes” marka adı altında arayıp telefonu açanlara ticari fikirler sunuyorum. Enes’in Bayiisi olarak kabul ediniz beni. Zincir şeysi...Ebu Hüveyye’ye gelince... Ben o şahsı tanımıyorum ama, küresel ekonominin en önemli figürlerinden Rakıfelır’ın biyografisini okudum. Hemen ondan kısa bir anektod nakledeyim. Bir keresinde Bay Rakıfelır ve beraberindekiler Teksas kırsalında golf oynuyollarmış. O esnada, lanet bir köstebek Bay Rakıfelırın gözü önünde golf sahasını eşeliyormuş, bunu gören ünlü tüccar dönmüş ve etrafındakilere demiş ki:... Alo orda mısın dostum... Alo... Orda diilsen boşuna anektod anlatıp emek sarfetmiyeyim. Emek kutsaldır neticede. Alo? İşte bu. Anca kapa sen telefonu. Emek Sineması yıkılmasın, AKM kalsın, vay efendim siluete dokanmayın. Hiç bişey değişmesin, kimse ticared etmesin. Bunun adı istatükoculuk değil de nedir dostum? El cevab: tıss... Son kerre alo... Alo...Vizyon?... Ticared? Alo...Dinamizim, inovasyon... Alo, ticared...

''Erdoğan Özal'ı aratmıyor''

LEMAN Dergisi İmtiyaz Sahibi Tuncay Akgün, Turgut Özal’ın iktidara geldiği ilk yıllarda karikatürcülerle ’geçici balayı’ yaşadığını, ardından dava bombardımanına başladığını belirterek, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Özal’ı aratmıyor" dedi.

Akdeniz Üniversitesi’ndeki ’Kadına Şiddet’ konulu karikatür etkinliği için Antalya’ya gelen Tuncay Akgün, siyasetçilerin mizaha bakışının aşağı yukarı belli olduğunu söyledi. Tuncay Akgün, "Bir taraftan bize inanılmaz malzeme veriyor, diğer taraftan da sağolsunlar bol bol dava açıyorlar. Şu anda bize karşı açılmış ne kadar dava var bilmiyorum. Ama totalde tarihe bakınca yüzlerce dava açıldığını biliyorum" dedi.
Bu davaların çoğuna muhatap olmuş birisi olduğunu aktaran Akgün, şöyle konuştu:
"Geçmiş dönemdeki politikacılar da başbakanımız da açmıştır, ama biz onları eleştirilmeye alıştırıyoruz aynı zamanda. Mesela Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidarının ilk dönemlerinde seri davalar açtı. Şimdi ise daha toleranslı olduğunu hissediyoruz. Siyasetçiler için dava açmak eksi puan. Dava açtklarında çok yıpranıyorlar. Hem dünya kamuoyunda, hem Türkiye’de yıpranıyorlar. Mesela Demirel’in bir lafı vardır; ’Bir kelebeğin üzerine tankla gidemezsiniz.’ Tank devleti simgeliyorsa, kelebek mizahtır. Demirel’in hakkını vermek lazım. Bütün politikacıların skalasında hemen hemen dava açmayan tek siyasetçidir. Oysa karikatürü en fazla çizilen politikacıdır. Ama Demirel dışında bizim gördüğümüz bütün iktidarlar bize dava açtı. Açtıkları davaları kazanma oranları yarı yarıya."

"ÖZAL’LA İYİ BAŞLANGIÇ YAPMIŞTIK"

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde iktidara geldiği ilk zamanlarda çok iyi başlangıç yaptıklarını, Özal’ın karikatürlerini alıp IMF heyetlerine gösterdiğini anlatan Akgün, şöyle konuştu:

"Bizi ziyaret filan etti. Ama balayı çok kısa sürdü. Ardından çok seri davalar açmaya başladı. Ama Recep Tayyip Erdoğan, Özal’ı aratmıyor. Yasalar sürekli değişiyor. Eskiden hapis cezaları vardı. Biz de bunlara maruz kaldık. Hapiste yatan arkadaşlarımız oldu. Benim de öyle bir sorunum oldu. Şimdi cezalar paraya çevriliyor. Mizahla uğraşırken bir yandan da onlarla baş etmeye çalışıyoruz."
Akgün, bir gazetecinin "Karikatür çizerken dava açılır, tutuklanırım diye korkuyor musunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Bunlar mizahta olabilecek şeyler değil. Mizahçı olmak patavatsız olmak gibi birşeydir. Ağzımıza geleni söylemek durumunda kalırız. Biz o şekilde düşünürsek kalemi asmamız gerekir. Bizim mesleğimiz muhalif olmayı barındıran bir iş." (Vatan)

DİKİZ AYNASINDAN NAMUS BEKÇİLİĞİ

Takside 'öpücük' mahkemelik oldu

İstanbul Beşiktaş’ta, öpüşttüklerini gerekçesiyle taksicinin uyardığı bir çift, araçtan inmeyi reddedince taksici ile mahkemelik oldu. İddianameye göre taksi şoförü M.K., T.T.’nin el ele tutuştuğu nişanlısı M.T. adlı genç kızı yanağından öpmesi üzerine çifti aracından indirmek istedi. Çiftin şoförle yaptığı tartışma kavgaya dönüştü. M.T. adlı genç kız ile taksici M.K. birbirlerini darp etti. Adliyeye yansıyan olayda taraflar birbirlerinden şikâyetçi oldu. Savcılık her iki tarafa da “basit yaralama” ve “hakaret” suçlarından 7’şer yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Çiftin öpüştüklerini gördüğünü söyleyen taksici ifadesinde, “Bu şekilde sizi götüremem, arabamdan inin dedim. Küfür ettiler” dedi. M.T. ise, taksicinin kendilerini zorla araçtan indirmek istediğini, hakaretler ettiğini, ardından da nişanlısına yumruk attığını öne sürdü. Taraflar önümüzdeki günlerde hâkim karşısına çıkacak. (Habertürk)

NAMUSA DİKİZ: ŞÖFER DİKİZ AYNASINDAN BAKIYUR, CEMİYETİN NAMUSUNA SAHİP ÇIKIYUR. SESSİZ KALMIYUR.

APTÜLİKA'NIN ÇİZGİLERİYLE AHMET ÜMİT ROMANI: DAVULCU DAVUT'U KİM ÖLDÜRDÜ

14 Aralık 2011 Çarşamba

Fitbol, TV yayıncılığı... Nereye baksan şikeli tezgah. İnsan oturup mel mel bakarken bile birileri bu sayede milyon dolarları cebellezi ediyor.

KAÇAK KIRMIZI ET MEME VE PROSTAT KANSERİNİ TETİKLİYOR, OBEZİTEYLE KISIRLIĞA NEDEN OLUYOR

Acıbadem Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Büyüme ve Ergenlik Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, kaçak et elde edilen hayvanlarda genellikle anabolizanlardan östrojen hormonunun kullanıldığını dile getirdi. Östrojen hormon içeren gıdaların aşırı tüketilmesi halinde özellikle çocuklarda ileriye dönük sağlık sorunlarına yol açacağını savunan Büyükgebiz sözlerine şöyle devam etti: "Kanseri tetiklediği gibi erkeklerde kısırlık, kızlarda erken ergenlik ve meme gelişimi gibi sorunlara da neden olmakta. Ayrıca söz konusu hormon obezitenin sebepleri arasında gösteriliyor. Bütün bu olumsuzluklardan dolayı Türkiye'de yasak. Ancak ne yazık ki illegal yollarda Türkiye girişi yapılıyor ve bu tehlike soframıza kadar geliyor." (Habertürk)


GELECEĞİN ÇOCUK MASALLARI


Penguen Kapağı

YENİ YIL GELİYO AMA NASI

Leman Kapağı 1047

13 Aralık 2011 Salı

Oğuz Atay (12 Ekim 1934-13 Aralık 1977)... Sevgiyle anıyoruz...

KURTLAR VADİSİ'NİN BİR BÖLÜMÜ DE CERN'DE ÇEKİLİYOR


VADİ HADRON ÇARPIŞTIRICISINA GİRDİ

Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Dairesi'ni set olarak kullanmasının yankıları sürerken Kurtlar Vadisi bu kez de Cern Deneyi'nin yapıldığı Büyük Hadron Çarpıştırıcısına girdi. Yapım şirketine yakın kaynaklara göre ilgili bölümde Polat, Zaza Dayı ve adamlarının yardımıyla Higgs Parçacığını alıp Radyocu Deli Hikmet'in dükkanına götürecek. (Bag Özel Haber)

Magazin Ortamlarında Erol Köse Dehşeti Gündemden Düşmüyor

EVET YAZ BİR BOŞLUK BIRAK AŞKIM...

12 Aralık 2011 Pazartesi

SIS LA! KARI GİBİ KAŞ GÖZ OYNATMA KONSOMATRİS MİSİN LA SEN? AKILLI OL AKITIRIM GAFANIN PEKMEZİNİ HA!

'Aile var' deyip kafede öpüşen genci öldürdü

Kafe sahibi kız arkadaşı ile öpüşen genci 'Hop aile var' deyip öldürdü... Kasımpaşa'da kız arkadaşı Müge Ö. ile bir kafeteryada oturan Gelhan Çetin (33), kız arkadaşıyla öpüşünce iş yeri sahibi Kadir M. duruma 'müdahale etti'




İstanbul- Çıkan tartışmada kafeterya sahibi silahını çekip genci vurdu. İfadesinde, “Aile ortamının olduğu mekanda uygunsuz şekilde davrandılar” dedi.
Vatan gazetesinin haberine göre, İstanbul Kasımpaşa’da Camii Kebir Mahallesi Sarnıç Sokak’ta bulunan Meydan Kafeteryası’nda iki gün önce meydana gelen olayda mekan sahipleri ve kız arkadaşı ile birlikte kafede oturan Gelhan Çetin arasında yaşanan tartışma cinayetle sonuçlandı.  (Hürriyet)