- Yaa hala yaa... Alayınız boş olun... Boş ol... Boş ol... Boş ol...
- Boş versene sen lan!... Bekâr kalırsan, bertaraf olursun bak. Huzura çıkmak içün tek ayak üstünde saatlerce bekletilirsin. Ne telefonların açılıır, ne sana telefon edilir.
- Oh ne güzel, aramayın işte... Oh demokraasi, büyüksünüz....
- Alay geçme lan halayla, bekâr şimşir! Bak hepinize hep söylüyorum, derhall evleneceksiniz. Evlenip yapabildiğiniz gadara çocuk yapacaksınız ki borçlanacaksınız. Borçlu olunca gapitalizmin sizi düdüklemesine en müsait hale geleceksiniz. İşsizlik, ajlık korkusuyla, her denileni yapacaksınız. Sıkıysa yapma, çocuklarını aj bırakıp katil olmak ister misin, evlad bu can parçası. Halbusi bekâr kalırsan, laf dinlemezsin, "gezegen, sınırlı gaynak, çalışan hakkı" felan deye bik bik edersin, bu da egemenlerin işine gelmez... "Eve ekmek götürüyorum, çoluğum çocuğum var" diye her türlü alçaklığı yapmaya hazır olman lazım ki, gaptalizm bu can çekişen dünyayıyı az daha somursun...
- Nooluyo lan? Oha, hala bilinçlenmişin sen...
- Sorma, arada bi konuşuyorum böyle. Doktor haplarımı değiştirdi. Gidiyo gafa bazen. Sigorta her hapı vermiyo gayrı. "Muadili ilaç" verdiler, bazılarını vermediler, yüzde bilmemgaç da hasta payı istiyolar, eczane "sistem kitli, kare kodu yok, felan feşmek" diyo. Ölüyüm de maaşımı kessinler diye sistemcek gözümün içine bakıyollar. Ben ölüncü, yerime üçer tane sigortasız doğacak, rahata erecek şşoğleşekler!
- Konuş, büyüksün hala...
- Sen hâlâ bekârsın ama... Bak hastanede benim bölümden çok güzel bir şizövren gız buldum sana. Dört ayrı kişiliği var. Bir kerrede dört hanım almış gibi olacaksın. Bu dediğimin, asi gız, Japon ev gadını, akadamisyen ve uzunyol kaptanı, olmak üzere toplam dört kişiliği var hakkaten. Japon kişiliği çatır çatır doğurur, akadamisyen evlatlığa sıcak bakıyo, asi kız kişiliği pek yırtıcı, az büyüsün iyi iş kadını olur bak ondan.
- Ben bunu öbür kişiliklerimle bi konuşıyım hala, seni ararız...
- Konuşun tabi yavrım. Elinizi çabuk tutun da bi toplu nikah yapalım. Öyle görünüyor ki, ben istediğim zaman huzura çıkabilirim. Çıkarım huzura, arzederim, nikâh şahidi olaraktan beyefendiyi de çağırırız. Soona hemen eve gider çocuk yapmaya başlarsınız.
- Niyyçün olmasın. Hadi ben kapatayım sen de hapını al hala...
- Haa bak uzunyol kaptanı kısmını hiç görmedim kızın, hep seferdeymiş, o bölümü biraz uçarı tabii. Ama evlenin alışırsınız birbirlerinize. Alo? Alo... Kapadın gene de mi, bekâr şimşir! Alo? Lan! Oğlum ele güne karşı halangilin suratına telefon gapatılır mı lan... Bunun dinleyeni var okuyanı var, rezil olduk herkeşe. Çoayıp! Bugün hala dediğin ana yarısıdır. Üç bölü iki baba eder. Bir halanın merkezinden inilen dikme dayı çevresini tam ortasından keserken, dayıya teğet çızılan bir çizgi teyzeye birleştirildiğinde bu çızgı daha önceden haladan indiğimiz dikmeyle eşittir ve... Hapımı alacam, evet...
***
- Sıkılhanaloğ... Kimsiniz? Alo, ben Adeviye Halan. Hâlâ evelenmedin dey mi Sıkılhan?
- Hâlâ, hala...
- Hele hele... Şuna bak hele.... İlla evlenmeyip tohuma kaçacak Allahın kıtipiyozu. Her neyse, bak benim kimsenin yaşam tarzına garışmak kibin bir adetim yoktur amma sana Bulgaristan'dan bi gelin buldum Sıkılhan... Enişdengile telefon etmiş "Adım Nadiya, istiyor ben evlenmek bir Türk erkeg, bilet ve bir miktar nakit göder bana" demiş.
- Aman hala onlar çete... Tee oralardan evlenme manyağı edilmiş insanları telefonla kandırıp yoluyolar....
- Canım ne var, çeteyse, çete... Evlenin alışırsınız birbirinize. Çıkar al kızı çetenin elinden, en büyük sevap işte. Evlendikten sonra çeteyi bırakır evinin kadını olur.
- Bırak çetesinden ayırmayalım kızcağızı hala. "Çete yıkanın çetesi olmaz" denilmiştir.
- Denilmemiştir, uydurma zırtapot. Bak bizim burda bi Sinan var eskiden kozmonot olan Veronika adlı bir kızınan evlenip yuvasını kurdu. Çekti aldı kadını uzay istasyonunun felanın elinden.
- Uzaylıolsa ben de düşünürüm bak...
- Lan karı uzaylı değil, iş için oralara gitmiş, uzay istasyonunda kozmonot olarak çalışmış. Bunda ayıp bişey yok ki, ekmeğinin peşinde uzay gurbetine çıkmış, ordan ailesine para yollamış, çeyizine çamaşır makinası felan almış. Şimdi bak beyi siyah film camlı Doblo aldı yeni, cadde üstünde tükkanları var, TOKİ' ye girdiler. Bayramlaşmaya gelmişler Süblime Yenge'ye "Ay kız abla uzay dediğin evlerden uzak, arıyosam Allah canımı alsın, beyimle evimle mesudum" demiş kızcağız... Aynı sinir ilacından doktor ona da yazmış, beyi SGK'lı, bi reçeteye dört kalem ilaç yazılabiliyo. Ama doktorun yazdığını eczane vermiyo "Sistem kitli" diyo, "protokol nu yok, dottor kaşesinde diploma nu yok" diyo. Bazısı veriyo, bazısı vermiyo, karekoda geçildi şimdi sinir ilaçlarında, işti bööle...
- Uzay dediğin evlerden uzak.
Leman'ın son iki sayısından özetlenmiştir