11 Ocak 2012 Çarşamba

Radikal'den Ezgi Başaran: "Elime bir megafon alıp bağırmak istiyorum; düğüm Hırant Dink Davasıdır"

(....) Ama şu var: Başbuğ’un tutuklanmasından, bu olaya verilen tepkiden, daha önemli bir nokta. Devlet içindeki çetelerin gerçekten temizlenmesini isteyenleri gümbür gümbür bağırtması gereken bir gelişme. Son bir fırsat...


Dün Hrant Dink davasının 24. duruşmasında Dink’in avukatları tarafından mahkemeye sunulan bir dilekçe, Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’le sınırlı ve güdük kalan davayla ilgili müthiş bir ipucu yakalandığını gösteriyordu.

Tüm engellemelere, kösteğe rağmen avukatlar Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı’nın (TİB) gönderdiği 6235 görüşme ve 9300 numaranın yer aldığı kayıtları incelemiş ve daha önce söylendiği gibi bu kayıtların sanıklarla ilgisi olmadığı savını yerle yeksan etmiş.

Biraz başa dönersek şöyle olmuştu: Avukatlar TİB’den GSM operatörlerine yazı yazmasını ve Dink’in öldürüldüğü gün öğle saatlerinde Şişli’de yapılan cep telefonu kayıtlarını tedarik etmesini istemişti. TİB de “Aaa bu olayla ilgisiz kişilerin özel hayatına tecavüz olur” diye bu talebi reddetmişti. Fakat işte, şimdi olay günü bölgede bulunan 5 kişinin (veya numaranın) sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde değişik kereler görüşme yaptıkları ortaya çıktı. Sadece o 5 kişi de değil. Olay yerinden aranan 14 kişinin de o anda Şişli’de olmasa da sanık ve şüphelilerle irtibatı tespit edildi.

***

Hrant Dink davasıdır, düğüm. Zaten gerçek melanet düğümü bu olduğundan, çözülmemesi için elden gelen yapılmaktadır. Elime bir megafon alıp bağırmak istiyorum; siz hayret verici hesaplarınızla, başını sevdiğiniz filmin sonundan ürkmenizle filan meşgulken.

En hayati dava göz göre göre kapatılıyor. (Radikal)