Bu da oldu: Erdoğan'ın dokunduğu makas sergileniyor
Başbakan
Erdoğan'ın 2010 yılında açılışını yaparken kullandığı makas, Pendik'teki otelin
"gurur kaynağı" oldu. Erdoğan'ın kurdele keserken kullandığı makas otelde
sergiye açıldı.
Başbakan Erdoğan’ın kurdele keserken kullandığı makas sergiye açıldı. Erdoğan 2010 yılında 7 bakan ve AKP'li yöneticilerle birlikte The Green Park Pendik Otel'in açılışına katılmıştı. Erdoğan’ın açılışta kurdele keserken kullandığı makas otelde sergileniyor. (VATAN)
Başbakan Erdoğan’ın kurdele keserken kullandığı makas sergiye açıldı. Erdoğan 2010 yılında 7 bakan ve AKP'li yöneticilerle birlikte The Green Park Pendik Otel'in açılışına katılmıştı. Erdoğan’ın açılışta kurdele keserken kullandığı makas otelde sergileniyor. (VATAN)
BAG Yorum: Bi tanesi de Başbakan'ın arabasında mahsur kaldığında kendisini çıkarmak için kullanılan balyozu parayla satın alıp şahsi kutsal hazinesine katmıştı...
Bu hatırlatmadan sonra yorum niyetine de Uyuyamadığım Kitabı'ndan bir lakırdılukurdu öyküsü:
Yağ
Zehirlenmesi...
- Acısa ne
ehemmiyeti var beyefendicııım, emir buyrun kulağımı dibinden kesmekte bir an
dahi tereddüt edersem namerdim! Af buyrun, hıyarlık bende, huzurunuzda
eğilirken dengemi yitirip düştüm, bu eşşek kulağım pabucunuzun altına atıverdi
kendini... Pis kulak...
- Reca ederim
kulağınızı çekmeyin Firuz Bey... Yalvarırım böyle yapmayın...
- Aman beyefendi,
o nasıl lakırdı öyle, siz kim yalvarmak kim... Firuz kulunuza latife etmeyin...
- Yalama ulan o
kül tablasını... Sana diyorum Firuz!
- Kirli diye şeediyim dedim... Ama
madem ki...
- Uzatma! Ağlama, yalandan ağladığını
biliyorum. Seninle açık konuşacam Firuz... Bööle yalakalıklar istemiyorum...
Benden önceki Genel Müdür’ü de senin delirttiğini biliyorum... Ama ben
kararlıyım, delirmiycem...
- Benden çekinmenize gerek yok
beyefendicim... Firuz kulunuz o kadar yağcı değil: Esas bizim dairenin kurdu
Pamir’dir... Bundan önceki Genel Müdürü o yağlıyodu, çok şişirdi, adam kendini
aynı anda hem Napolyon, hem Hitler sanmaya başladı... Ben normal yağcılık
yapıyodum, Pamir ileri gitti...
- Vay köpek Pamir... Peki bi şey
sorucam... Geçen gece evimde, banyoda, ben hapşırınca birisi “çok yaşa” dedi...
Ben senin sesine benzettim. Sonra... Sonra... Nası söyliyceğimi bilmiyorum,
klozete oturmuştum... Tanrım, çok ayıp... Nasıl desem, şey oldu...
- Af buyrun, klozetten bir el çıkıp,
edep yerinizi kuruladı... Anladım... Pamir’in taktiği bu... Ben o kadar ileri
gitmem, en fazla kül tablası yalarım... Siz yine dua edin beyefendi... Eskiden
Vargın diye bi herif vardı... Zamanın Genel Müdür’ünü intihara sürükledi...
Merhum, Vargın’ın suratına kezzap attıktan sonra kendisini vurdu...
- Nası yani? Ne kezzabı...
- Çok hüzünlü bir hikâyedir... Vargın
çok ileri gitmişti... Genel Müdür’ün kişiliğini bozdu, ayağını filan yıkayıp,
elceğiziyle ev yemekleri yapıyor, bir dediğini iki etmiyordu... Sonunda Müdür
kendisini Vargın’dan başkasının anlamadığına, bir tek onun yanında mutlu
olabileceğine inanmaya başladı... Ailesini dağıttı... Vargın’ı nişanlısından
kıskanıp yüzüne kezzap attıktan sonra, kendine kıydı... Bu yüzden siz dua edin,
yine yağcı kullarınız size insaflı davranıyo...
- Ben delirmem ama
di mi?
- Estağfurullah
beyefendiciğim, siz karakter sahibi bi insansınız, güçlüsünüz, akıllısınız...
Böyle zayıflıklara pabuç bırakacak kompleksli birisi hiç diilsiniz...
- Öyleyim di mi?
- Tabi...
- Ben, ben
güçlüyüm... Öyle yağcılık filan yemem...
- Yer misiniz?
- Asla...
- Tabi... İradeniz
çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Yok ööle
delirmek filan... Ben işimi yaparım, herkes hakkettiğini alır, hakkettiği yere
gelir... Klozet içinden edep yerime uzanacak elleri kırarım...
- Bittabi...
- Güçlüyüm ben...
Atımı getirin... Şafakta sefere çıkacağız, Acem mülkünü imparatorluğumun
sınırlarına katıcam, beyaz kaftanımı ütületin, kaftanın sol cebine fındık, sağ
cebine kuru üzüm koyun, beslenme çantama yağlı ekmek, incir reçeli, Citan
sigarası, pilli radyo, Sabiş ablamın bebeklik resmi, bilinçaltımı hazırlayın...
Çifte gidicem...