22 Eylül 2007 Cumartesi

Herzamanki "Mahalle Baskısı" Üzerine Bir Sıdıka Yazısı



KARŞIKİ EV

– Sıdıka kız, ister misin şu karşı sarı evdeki üniversiteli oğlanlar bombacıymış mesela... Gece gündüz evde bomba pişiriyolarmış...
– Valla olabilir anne... İstersen ben gidiyim ağızlarını bi arıyim... “Annem iki metre dinamit fitili istiyo” diyim... Bakalım vericekler mi? Ya da çalıyim kapılarını, “sizde fazla örgütsel dökümanla bomba yapımında kullanılan çeşitli malzemeler var mı” diye sorıyim... Bu sırada babamla sen evi arkadan kuşatın...
– Dalga geçme kız anneyle... “Mesela” dedik... Hem niye olmasın... Üç tane kazık kadar herif aynı evde kalıyolar... Başlarında bi büyük yok, bişiy yok... Evli diiller barklı diiller... Carlos da bekârmış diyolar... Tabi zaten teröriste kim kız verir, işinin saati belli diil günü belli diil... İki üç bomba atçak da eve ekmek getircek... Aman istemez, ööle damat olmaz olsun...
– Ay kız yapma anne, katı bi tutum takınma... Tam da beni İrlanda Kurtuluş Ordusu’ndan istemeye görücü gelicekti... Binbaşı Rıçırt Sitivınsın dünür olarak geliyodu, ayıp olucak şimdi adama... Ay hihoho... Kız anne çok yaşa emi... Uluslararası terörizmden nikâh konusuna geçebilen yegane strateji uzmanı sensindir heralde... Hihihi...
– Daha gül bakalım sen... Ciddiye alma anneyi... Nikâhta keramet vardır... Bu teröristler evli olsa bi tanesi şeetmez... Hücre evi olucaana aile evi olur... Sofra kurulan saati belli olur, çamaşırı yıkanır, ütülenir... Şu karşıki oğlanların öyle mi ya... Aile içinde, eve girip çıktıkları saat belli diil, sabahlara kadar ışıkları yanıyo, naapıyolarsa artık...
– Ders çalışıyolardır...
– Gündüz çalışsın dersini it... Sabaha kadar ööle ışık mı yakılırmış... Ne malûm naaptıkları?.. Milletin çoluğu var, çocuğu var, gelinlik kızı var...
– Sen resmen delirmişsin anne... Elin çocuklarının kimi rahatsız ettiklerini duydun... Esas onların alt katında oturan herif manyak... Her gece eve sarhoş gelip, karısını bağırta bağırta dövüyo... Geçen balkondan sarkıttı kadıncaazı...
– Olsun, onlar aile... Adam karısını balkondan sarkıtıyosa, evliliğin tuzu biberi... Bize düşmez ööle şeyler, karıkoca arasına girilmez... Öbür itler ööle mi ya... Sen ne dersen de... Bi mahallede dul karı oturmaz bir, tek başına oturan bekâr oğlanlar olmaz iki... Mahallenin bereketi kaçar...
– Alevli oklar atalım mı kız anne, karşıki eve... Mancınıkla taş fırlatıyim ben... Ya da en iyisi gidiyim evleniyim ben bi tanesiyle de, mahallenin bereketi kaçmasın... Biriyle evlenirim, öbür ikisini ihbar ederiz... Hihihi... Ayh... Hoho...
– Otur kız gece vakti... Deli!
– Gece saldıralım... Sen yüzüne ayakkabı boyası sür, kamuflaj olsun... Basarız yıldırım nikâhını kurtulur mahalle... Ben mahalleli için o kumral olanına feda ederim kendimi... Kurarız yuvamızı, ışıklar erken söner, çamaşırlar sakız gibi olur...
– Kız duymasın, öldürür kız baban...
– Beni öldürürse, problem yok da... O nikâhlandığım kumral çocuğu öldürürse ben dul kalmış olurum... Biraz önce işaret ettiğimiz gibi bir mahallede dul karı oturmaz bir, tek başlarına oturan bekâr oğlanlar olmaz iki... Bu durumda mahallede huzur kalmaz... Zaten bu yüzdendir ki, biz geri zekâlı mahalle ahalisi olarak, dul kadınlara “mesut yuva yıkıcısı muhtemel orospular”, bekâr erkek evlerine de “ülke yıkıcısı muhtemel terörist yuvaları” gözüyle bakarız... Ama eğer karısını balkondan sarkıtan herif, bi gün azıp karıyı aşşağıya bırakırsa... Adama “Cinnet geçirmiş, kader kurbanı” kadına ise duruma göre “orospu” veya “bahtsız” adı veririz...
– Delirdi yine... Susmaz şimdi... Kız sanki kötülüğüne konuşuyoruz şurda... Bak Maykıl Ceksın bile kurdu yuvasını, rahatladı çocuk... Senle de iki laf edilmez haa!.. Hadi ben yatmaya gidiyorum...
– Dur bi dakka nereye gidiyosun, karşı evi gaflet uykusunda bastırıcaz... Mahalleli barikat kursun, saatlerimizi ayarlıyalım... Komuta bende...



"Sıdıka "Adlı Kitaptan Alınmıştır