25 Mart 2009 Çarşamba

- Aloooo… Arıyooor, delikanlılık âleminin gururu Hırgürkan Yırtıcı arıyooor… Hırgürkan Yırtıcı arıyooor, kimsesizlerin kimsesiiii, ekmeğinin peşindeki delikanlııı arıyooor… Arıyoooor, karı gibi kaypaklarııın korkuluuu rüyasııı, alçağa etek giydirip mermi sıkan yiğit arıyooor. Kaçın şerafsizleeeer, kaybolun godoşlaaar, savulun namertleeer, Hırgürkan Yırtıcı arıyooor, arıyoooorrrrr!.
- Alo Hırgürkan… Alo? Yırtıldın mı? Alo…
- Bi saniyeeeee kendilerine veriyoruuum. Birazdaaan Hırgürkan Yırtıcı hatta olacaaaak…. Arıyooor, Hırgürkan Yırtıcı arıyoooor. Kimsesizlerin kimsesiiii, dürüst, delikanlııııı, şerafsizlerin korkulu ruyası arıyooooor….
- Kim böğürüyor, sen kimsin?
- Alo, Sıkıl naaber, benim ben Hırgürkan, ben arıyorum. Benim dayı oğlunu cazgır tuttum da kendime. Böyle bir mekâna girip çıkarken, ya da telefonda birini ararken felan önden imaj yapıyo kendisi bana… Eee, nasılsınız sevgili Sıkılhanlılar, iyi misiniz hoş musunuz?
- Ya valla acayipim, seni ve cazgırını duydum hepten acayip oldum, ehehe…
- Ne gülüyosun lan? Karı gibi sırtarma şerafsiz. Noolmuş kendimi cazgıra sundurtuyosam, herkes yapıyo. En kıytırık kövün muhtar adayı bile tellallara, çığırtkanlara, cazgırlara takdim ettiriyo kendini. Şu memleketin kendini delikanlılığa adamış, şerafiyle ekmeğinin peşinde koşan, mert, kadınına gerektiğinde şefkatle yaklaşan, icap ettiğinde doğurganlığını bozmıycak şekilde ikaz edici ifak darbe atmasını da bilen, ekmeği içün vuran vurulan bir evladı olarak benim nem eksik?
- Tebi yaa, sen Hırgürkansın , Yırtıcısın sen, daha da büyük düşün…
- Geliyooooor, Hırgürkan Yırtıcı geliyoooor. Dur ordaaa bi yere ayrılmaaaa, Hırgürkan Yırtıcı seni piçaklamaya geliyooor, sana sıkmayaaa, karılar gibi etek giydirmeye geliyooor… Hırgürkan Yırtıcı geliyooor…

***

- Allo, Sıkılhan naaber, Bunalgül ban. Yaa bak ne diicam, Bizim Çisil var yaa, bilmem biliyo musun…
- Biliyorum, bi ayağı altı parmaklı… Artık biliyorum…
- Yiğıvrançleşme lutfen, insanların ellerinde olmayan bazı özellikleriyle ööle kinayeli bi şekilde alay edercesine dalga geçmek korkunç bişi… Bir yudum hayvansın resman. Ayı lojmanlarısın içinde ayılar ikamet ediyo…Eşek Tokisi.
- Hayuret bişe. Bak bu yönünü yeni öğrendim Bunalgül. Yani Çisil’in bu sırrını bana yüzlerce kez hep sen söylerdin de. Ezberbozan bi yönünle karşılaştım bugün.
- Çisil’i demiyorum salak, niye benim unutkanlık özelliğimle dalga geçiyosun. Noolmuş Çisil’in ayak parmak sayısını iki de bi söölüyosam. Belki, duyarlı bi insanım, kafam meşgul birisiyim. Kadınların beyni daha kıvrımlı bi kere, aynı anda birden fazla şeyi düşünüyollar. Oysa ayı beyni cascavlak bööle dümdüz bişe. Sadece oral seks düşünüyo…
- Sadece oral mı?

- Hemen konuyu sekse getirme lutfen. İnsan gibi bişe anlatmaya çalışıyorum şurda sana Büzge’yle ilgili.
- Çisil.
- Bak gene aynı şeyi yaptın. Tamam unutmuş olabilirim aynı anda Büzge’yle ilgili bişey düşünüyodum, dilim sürttü. Düzeltiyorum sürçtü. Hemen fırsat bilip konuyu dil sürtmesinden oral sekse getirirsen daha da yüzüne bakmam bak. Ne diyodum? Ha Çisil. Çisil geçengün hastalandı okula gelmedi ya. Gelince de “Okyanus uskumrusu yedim, ondan zehirlenmişim” dedi ya… Yalaaan… Katalitik sobadan zehirlenmiş manyak. Sırf havalı bişe olsun diye “Okyanus uskumrusu” diyo… Olabilır mı yaa, bööle bişe olabilır mı? İnsan zehirlendiği şeyi bile sırf hava atmak için değiştirir mi? Ama neden, aşşalık kompleksi var bunda. Ondan ööle böbür ediyo, kibir yapıyo. Peki niye bu kadar kompleksli bunu biliyo musun? Benden duymuş olma, lütfan kimseye de sööleme ama, bu Çisil’in bi ayağı altı parmaklı… Alo… Şaşırdın di mığ? Ben kaç senedir biliyorum, beden dersinde gördüm. Alo… Niye kapadın ki şimdi?

Bu haftaki leman dergisinden özetlenerek. Çizgi: Kemal Aratan