26 Mayıs 2010 Çarşamba

BU HAFTAKİ SIKILHAN/ LEMAN

- Alo Sıkılhan, dostum merhaba. Ben Enes, Enes Binsatar... Yahu senden bişey reca edeceğim, kısa bir süreliğine iki koyun güdebilir misin?
- Ehe. Peki versem sen bi sandık limon satabilir misin?
- Yok ben fevkalade ciddiyim , şaka etmiyorum... Et ithalatı içün Macaristan'dan numune koyun getirdik, ihaleye girerken komisyona gösterilecek. Yeşil Sermaye'nin Güler Sabancı'sı Behiye Büşra Uhrek Hanım'la bu işe girdik. Kendisi koyunun kaka yapıp ofisi mundar etmesinden şikayetçi. Ben 25 katlı bir TOKİ'de Behiye Büşra Hanım ise Rûbab Tower Rezidans'ta oturuyor. Ofis desen Ataşehir Cenub City Konakları'nda, yani numune koyunları ihaleye kadar besleyebileceğimiz bir bahçe yok. Sizin apartumanın âtıl duran, beton mıcır felan dökülmemiş bir bahçesi vardı, oraya bağlayabilir miyiz?
- Ayrılmayın, bağlıyorum...
- Ahaha, komiklik, gayet güzel. Bir kerresinde ünlü tüccar Ebu Hüveyye'ye esnaf olmaya hevesli gençler, bir sual sormuşlar ve demişler ki "Yaa Hüveyye, ticared dünyası bin türlü tilkilik ile dolu. Kabile reislerini hoş tutacan, payını ayıracan, gerektiğinde kuzu gibi sessizce reisten ulufe- bahşiş bekleyecen, gerektiğinde ise raakiplerinin üstüne yırtıcı bir çakal gibi atlayıp parçalayalarak ihaleden lokmanı kapıcan. Söylesene sen böylesi micadele dolu bir hayata nasıl katlanıb da başarılı oluyorsun?"... Ebu Hüveyye durmuş şöyle bir bakmış. Sonra heybesinden deve derisi bir rulo çıkartıp gençlere göstermiş. Gençler bakmışlar ki ruloda "En güzel deli ve sarhoş fıkraaları" yazıyor. O noktada Ebu Hüveyye dönmüş ve demiş ki "Mizah ile dayanıyorum, gülerek ticared ediyorum"... Ne de güzel bir kıssa değil mi?
- Ayrılmayın, gülücem...
- Mizah iyi güzel de, bizim koyunlara bakalak olucan mı yaa Sıkılhan?
- ....
- Alo... Kapadın mı gene... Bu... İşte bu... Ne bir ticared ne bir rızık... İşte isbat: Hakikaten de versem iki koyun güdemeyen bir zihniyyetsin Sıkılhan. Noolur koyunlara ihaleye kadar bakıversen. Bedava bakmaycan, komisyona hayvanları gösterdikten sonra kesicez, döş bölgesinden payını alıcan, ticaredini edicen. Amma nerdeee?. Alooğ... Alo ses versene istatükocu veled. Alo...statükocuğ.... Elitin evlaadı! Göd afedersin arkadaşım bunlar...

* * *

- Alo Sıkıl, miriba Bunalgül ban. Var ya Lost Amarikayla aynı anda bitti.
- Aynı anda olması süper. Tensel uyum...
- Hemen konuyu cinsele çekme, hayvan konakları... Bi takım insanlar cidden önam veriyodu bu diziye taam mı? Bitinca hayatımızda boşluk oluştu resman. Annem dizinin final bölümünden itibaran yemeğe başladı, haala durmadı. Büzge hayatındaki boşluğu doldurmak için ex çıktığı Doruksun'a geri dönda, Çisil saçını küt kestirdi, Çaatay torrent emiyo...
- Cümleten geçmiş olsun.

* * *

- Sıkılhan, alo, Ömür ben Ömür dayın... "Ne ezilen ne ezen hakça bir düzen" diyorum sana, gelin kucak açıyorum, kızlı erkekli bir grup buyrun gelin bizim çatı altında toplanalım. Kılıçtaroğlu Rüzgarından estireyim ben size burda. Artık bu ülkede Ali Dibocu'dan naylom faturacıdan, kalpazandan efendime sööliyim kart zamparadan şey olmasın, gelin gençlik kollarına pazu yaptırtalım, şüşürelim, semsert edelim...
- Ah be dayım rüzgar hep aynı yerine esiyo senin...Dinmiyo dinine yandığımın fırtınaları.
- Esiyo da nooluyo ağzını kırdığımın. Bi toplayıp getirmedin sizin neslin gızlarını... Gelin bak; önce yürüyüşümüzü yaparız, akşama doğru bir kıyıda soluklanılır, sonra bir gençlik ateşi, bir kutlama şenliği bir enerji, bir sinerji... Karşılıklı fikir alış verişi edilir, hedefler konur, ilerleyen saatlerde alkolun da etkisiyle... Alo? Alo kapadın mı şorşak!.. Oğlum kırsala ininsenize lan, hep kendi arağızda bi elitlik, bi seçkincilik... Al gel işte lan karıları, aloğ...