30 Mart 2010 Salı

HAFTANIN SIKILHANI

- Alo Sıkıl, Hırgürkan Yırtıcı konuşuyor. Nasısın aslan parçası. Nerdeyim bil bakalım.
- Ekmeğinin peşindesin. Ekmek, delikanlı, yiğit, vatan, ihale, rüşvet, sıkmak, evinden aldırmak, şerafsiz felan... Hadi kapatalım şimdi.
- Dalga geçme lan yavuşak. Ehem... Yapma güzel kardeşim, biz Yırtıcı Gourup olarak bıraktık artık bu çakallıkları. Ekmeemizin peşinde, vatanına milletine faydalı, çoluğuna çocuğuna vea..
- Ehehe...
- Herneyse, tamam gülme kırarım organlarını içerden. Yırtıcı Gourup olarak ağaç dikiyoruz, koş okuldan adam topla gel, kantinimizce bedava gazoz da dağıtılacak...
- Ağaç mı? Dibine ceset mi gömüceeniz...
- Ulan gelme üstüme... İmajımızı temizleyelim diyoruz, sen yangına körüklü otobüsle parlayıcı madde taşıyosun, köt! Zaten ne geldiyse senin mokuna geldi başımıza. Yazargille yıllardır yazdınız orda bizim kantin ihale işlerini, Servis Şoförü Celil Abi'nin narkotik durumlarını felan, hedef gösterdiniz medyalara bizi. Aha şimdi habire manşet. Vay "4500 yavrunun emanet edildiği kantinci, iki taciz bi tecavüzden ayrıyetten ihaleye fesat, rüşvet..." Yatıp kalkıp bizi yazıyo şşleşekler.
- Ama burdakiler hayal...
- Ne hayali lan. Kantinciyle servis şoförüyle ilgili hayal mi olur... Hayal şööle olur: Hayvan hakları savunucusu bir kız, annesiyle babasını ziyaret etmek için Fransaya yola çıkar, havaalanında Parisli bir ajanla tanışır aşık olurlar. Hayatın anlamını Tibet'te bulurlar, yolculukları Mısır'da son bulacaktır felan" Bu tip bi hayal kur, reklamlardaki gibi, üstüne para verelim destek olalım şerafsiz. Sana ne ekmeenin peşindeki esnaftan. Esnaf tedirgin olsun, piyasada durgunluk başgöstersin, bu mudur senin hayalin. Bak gülüyo bi de şerefsiz vatan haini. Lan! Dur lan orda geliyorum sıkmaya, karı gibi etek giydircam sana şerrafsiz. Ağaç felan dikmece yapalım, esnafın imajını düzeltelim dedik zorla adamı ayar ettiniz. Kapa lan, kapa bekle orda, evinden aldırıcam seni.

* * *

- Allo, bıyrın ben Nurcall, size naası yarmcıolabilirığ, konşmlarmız şrkt plitıkısı geree, banda alınmaktıdı, aezin kızlık soyodu, dom tarhiniz günayyı...Herneyse size yeni bi pakedimizi anlatıcaz Sıkılhan Bey.
- İstemiyom pakedinizi, bi üst pakedinizi felanınızı...
- Lafı ağzıma tıkma Sıkılhan bey. Hatta kal yerini tesbit edicez.
- Oh iyice... Esas sen hatta kal Nurcall, ben sana paket anlatıcam. "Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme halkkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Üçüncü cümle mülga. 3/10/ 2001-4709/5md) Herkes kendisine ait..."
- Bu ne be, mülga taksim bend felan, hiç bişey anlaşılmıyo...
- Sus anayasa pakedi anlatıyorum... Dinleyeceksin. Bundan soona bööle çaarı merkeziniz beni taciz etmeye başladığı dakka susmaksızın anayasa pakedi anlatıcam... Ne diyodum... Aç parantez, üçüncü cümle mülga üç taksim on taksim 2001 tire dörtbinyediyüz dokuza beş...
- Terbiyesiz, telefon sapığı mısın sen? Senin annene kızkardeşine telefonda rahatsızlık verseler iyi mi?
- Siz verirkene iyi ama. Hem anayasa pakedi anlatıyoruz. "Gerekirse kapı kapı dolaşıp anlatınız" denildi. Aç parantez, üçüncü cümle mülga üç taksim on taksim 2001 tire dörtbinyediyüz dokuza beş.
- İstemez, anlatma bana mülga felan, istemiyorum pakedinizi, avantajlarımı anlamadım, çıkmak için hangi tuşa basmak gerekiyo.
- Anlaman gerekmiyo, çaarınca evete bas...
- Tamam ben de şimdi bizim pakadın avantajlarını anlatıyım size, üçe ordan yıldıza basın. Kart yolliycez siza. Üçaya kadar beş, dördüncü aydan soona yedi, ordan, ikiye, trenyoluna bas sinyalımızı bekle...

BU HAFTAKİ PENGUEN KAPAA


ŞİMDİ SEN ONU YÜKSEK YAPTIN DEYE DEPREMDE YIKILMAYCAK DEMEK DEĞİL O.




VELİ TOPLANTISI: ÖĞRENCİMİZ BORUKAAN DİKEN' DEN ÇOK MEMNUNUZ SAYIN VELİİ. GEREK DİĞER ARKADAŞLARIYLA UYUMU, ONLARI YİMESİ, GEREK DERS DURUMU... YAA EH


SORU1: BU HAVADA DERS ÇALIŞILIR MI? AYRINTILARIYLA YAZINIZ. Pİ:3.14 alınacaktır. Başarılar.


KÖNAYDIN..BEN DEDİM SANA O İPNE OTO ALARMININ İNTİKAMINI FENA ALICAM DİYE... VURALIM ARKADAŞLAR SON Kİİİ ÇÇÇ...


26 Mart 2010 Cuma

NİSAN SARI DOBRASI... Lmanyak/Nisan Sayısı

ÇİFTÇİ'NİN YÜZÜ BİR TÜRLÜ GÜLMEK BİLMİYOR...

Sevgili Ohnur; sarı, dobra ve uzman yapınız, ingilisceden çevirdiğiniz kendini sevme ve kendine yardım tekniklerinizle gerçekten bugün memleket sathında bir çok ilişkiyi koruyup kollayan, bol yedek parça temini ve yaygın servis ağıyla onarım ve bakımını yapan kıymetli bir insansınız.
Bugün İzdivaç porogramlarında bakım klavuzu olmadan fütursuzca başlatılan bir çok ilişki, siz ve sizin gibi ingilisceye hâkim 160 gram kuşe kağıda insanlar sayesinde kurtulup yoluna devam edebiliyor.
Partnırım, evimin dayreği Salman esasen piyasaya sezon sonu, ihraç fazlası penye veren bir insan olmakla birlikte, Feysbuk üzerinden çiftçiliğe başlayarak kısa sürede bir çok şeker pancarı, çeltik ve kumpirlik patates yetiştirmeyi başardı.
Doğrusu bütüngün beyaz enerji ampolüyle aydınlatılan dar ve havasız pasajda bilgisayarının başından sanal tarım yapması Salmanımı bir nebze olsun rahatlatır, ayağı toprağa değmiş olur, elektriğini atar diyerekten ben de buna çok sevindim.
Başkalarının kocası gibi görüntülü çet yapıp balıkgözü mercekli gameralar garşısında pantolunu sıyırarak zamparalık etmediği için de ayrıca memnun bile oldum.
Bu nedenle ben Hanımın Çiftliği, Yaprak Dökümü vb gibi dizileri seyrederken kendisinin eve getirdiği Lap Topla güneşin altında tarım yapmasına, beni ihmal eder gibi olmasına bile ses çıkarmadım. Tam tersine, dizi reklama girdiğinde hemen mutbağa koşup tarlada çalışan erkeeme, bi desti ayran götürdüm.
Başlangıçta herşey iyiydi, biraz yoruluyordu amma yine de çiftçinin yüzü gülüyordu. Bir süre sonra:
* Bizim çiftçi asabileşti sabahlara kadar yatağa girmez oldu. Bazı geceler, "don tehlikesi var mahsul yanabilir, ben laptopu alıp üstüme çift yorgan ve naylon örterek yan odada uyuycam" dediği oldu.
* Bilgisayarını koynundan çıkarıp yanından ayırmadığı içün, çet gayıtlarını maillerini felan kontrol edemiyordum. Bir gün kendisi banyodayken tam usulca ayrı yattığı yatağa varmış laptopun kapağını kaldırıyordum kiii... Arkamdan yetişip " O kapağı açma Ayten, Feysbuk'taki tarlaları fare ve gelin böcüü zararlılarına karşı ilaçladım, akşam vakti tarım ilacından zehirlenip hastanelik olmayalım" dedi.
* Sonraki günlerde ise "tarlaları sulıycam" diyerek banyoya giderken laptopunu da yanında götürmeye başladı...
Giderek durumdan arzu dolu vazifeler çıkarıyor ve kıllanıyordum.
"Arzu dolu vazifeler" diyorum, çünkü Salman bu çiftçilik işine sardırmaya başladıktan sonra bana karşı kocalık vazifelerini yerine getirmemeye başlamıştı.
Birkaç kez en erotik geceliklerimi giyip hep tavsiye ettiğiniz gibi, saç modelimi değiştirerek, küçük tatlı minik sürprizler eşliğinde kendisine civelenmek suretiyle
"Bugün tarlaya gitme Salman, gel başbaşa bir butik otelde uzun bir kahvaltı edelim" felan dedim.
"Tarlaya ben gidip çapa yapayım sen kahveye çık pişti oyna, Altıyol'daki kahvede Lig TV var, Fener'in durumunu konuşursunuz" diye önünü kesmeye çalıştım oralı bile olmadı.
Yemedim içmedim, büyük oğlum Şadi ile beraber İnternet Cafe'ye gidip Salman'ın Feysbuk Farmvil kazasında bunun tarlalarına baktım. Bir de ne göreyim
"Şöyle pancar çıktı, böyle dolmalık biber yetiştirdim, vay efendim bostan patlıcanından bire beş aldım" diyerek yerlere göklere koyamadığı tarlada dört tane kıçıkırık karnabahar topağından başkaca bişey yok...
Şadi ile internet cafeye gitiiğimizin akşamı ben evde "Mevzuuyu şöyle mi açayım, böyle mi açayım" diye düşünürken, yarına abimgili çağırıp rakı sofrası gurup abimgile bunun kulağını çektiririm deye planlar kurarken bu erkenden çıktı eve geldi...
"Ayten" dedi. "Ben" dedi "Feysbuk'taki profilinize kim bakmış uygulamasından bugün gelip benim tarlaya baktığını biliyorum" dedi.
Vay efendim bu mahsülleri satmışmış da ondan tarla boşmuş. Bu sene hükümet destekleme alımı yapmıyomuş, kooperatifler pancarına iyi fiyat vermişler bu da ordan mazot almaya gitmiş de bilmem ne...
Ben bunların hiç birini yemedim tabi. Sobanın demirini ve Şadi'yi kaptığım gibi buna "Yalancı Kavaat" diye bağırıp kendimi yatakodasına kitledim.
Ertesigün Ortanca abim Servet'lere gittim Servet Abim, sağolsun beni direkman döğmedi ama sinirinden karısı Şahika'yı dövüp bana evime dönmem gerektiğini kocam Salman'ın elbette istediğ tarımı çatır çatır yapacağını, böyle şeylerin erkeğin elinin kiri olduğunu, az büyüsün yarın Şadi'nin de ipne değilse tarım yapacağını, ipneyse öldürüp bir tarla kenarına gömeceklerini candarmaya kayboldu diyeceklerini, bunların normal olduğunu söyledi.
Ben çaresiz kös kös evime döndüm. Bir de ne göreyim evde bir başka kadın var. Salman getirdiği kadının tarlalarına bakacağını söyledi.
"Bırak bunları Salman, bal gibi kuma getirmişsin bana maraba diye yutturma" dedim
"Ne marabası lan, maraba sensin Rüveysa Hanım bizim tarlaların Ziraat Mühendisliğini yapacak" dedi...
Naapalım ki gidecek yerim yoktu tam söylene söylene yatak odasına kendimi kitlemeye gidiyodum ki Salman
" O odaya bir şinik kekere mekere ektik. İçeri girip ekili yere basma. Bundan sonra sen Şâdilerin odasında yer yatağında yatacan" demesin mi...
Şimdi soruyorum Lanbânu Hanım, herhangi bir zirai mücadele yöntemiyle Rüveysa kaltağını evimden söküp ilişkimi kurtarmanın bir imkanı var mı?
Yoksa benim odamda koyun koyuna uyurlarken içeri dalıp ikisini de ekmek bıçağıyla kafees kafees çizeyim mi?

****

Ahaha çok komiksin Ayten. Bu devirde ööle kafees kafees çizmek bıçaklamak felan mı kaldı. Düşün partnırın Salman internet ortamında şeker pancarı yetiştiriyo, kamerasıyla kilometrelerce uzaktaki insanlarla yüzyüze sanki yanıbaşındaymış gibi sohbet edebiliyo sen haala bıçak diyosun, kafes diyosun balta diyosun...
* Hemmen yönetimi ele al, kocanı sanal çiftçilik yerine amatör tekne kaptanlığı, fishing, dayving, treking vb gibi başka hobbylere yönlendir. Küçük şirin ekose desenli portatif balıkçı taburesi, doğa yürüyüşlerine uygun keten astarlı, bol cepli şık montlar, zarif bir paketle sarmalanmış küçük fonksiyonel bir isviçre çakısı, yumuşak tabaklı geçek deri kılıf içinde şık bir GPS aygıtı, dayving için votırpruuf olmadı votırrezist, deri bilekçekli hoş kol saatleri alarak işe başlayabilirsin.
* Bir de şu; hiçbir zaman vazgeçmemelisin. Aşağı Dakotalı İlişki Uzmanı Marta Sue Aderson'ın dediği gibi
"Artık elimden kaydı diyerek başı boş bırakılan partnır verandada kapağı açık bırakılmış yabanmersini kavanozu gibidir. Lanetolası zar kanatlı böcekler öyle bir hızla üşüşürler ki, 68'de Kinikkırs'a tüm zamanların en fazla sayısını kazandıran Rüzgar Ted (Teddy Summersky) bile yanlarında slovmoğşın kalır"
Esen kalın, ışık gözünüze girsin.

25 Mart 2010 Perşembe

CİNSELLİKTEN SORUMLU DEVLET BAKANLIĞI UYUYOR MU, BİZİM SÜMBÜL'Ü ACAİP Bİ ÇİÇEK DÖLLEMİŞ. TOZLAŞMAYA YASAK KONSUN!


Mecburen dibine asit döküp "cozz" diyin dağladım ronsbuyu. Cesedi toprağa da gömemiyo insan, tutar bi daha filizlenir diye. Lan lan yaktınız beni lıhaaayn!

CİCİŞ DÜNYASI

CİCİŞ TRAFİKTAĞ
CİCİŞ ALIŞVERİŞTAĞ (KANYON&İSTİNYA PARK FELAN)
CİCİŞ BOKA BASMIŞ BACIMAFEDERSİN

Hepiniz hayaller gördünüz!



İçişleri Bakanı Atalay'ın gözüyle 'o gün': TEKEL işçileri cop kullanılmadan süpürüldü, orantılı gaz kullanıldı, havuza kendileri atladı, kimsenin burnu bile kanamadı...
ANKARA - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Abdi İpekçi Parkı’nda eylem yaparken 15 Aralık 2009 günü yerlerde sürüklenen, havuza dökülen, biber gazının etkisiyle kendinden geçen işçilere müdahale eden polislerin tek bir cop dahi kullanılmadığını, göz yaşartıcı gazın ‘yeter ölçüde, orantılı’ kullanıldığını öne sürdü. Müdahalenin ardından Ali Can Akyel adlı işçi uzun süre felç tehlikesiyle karşı karşıya kalarak tedavi görürken Atalay kendi emriyle gerçekleşen müdahalede kimsenin burnunun dahi kanamadığını iddia etti. Müdahale sırasında güvenlik güçleri CHP’li Çetin Soysal’ın yüzüne gaz sıkmıştı. MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in yazılı soru önergesine yanıt veren Bakan Atalay, işçilerin eylemi 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı olarak başlattığını belirterek, eylemin bütün ikazlara rağmen üç gün boyunca ‘kanunsuz olarak’ devam ettiğini ve provokasyonlara açık olduğunu söyledi.
(Radikal)

CAN ATAKLI:CHP TARİHİ BİR HATA YAPIYOR


Aklı başında herkes biliyor ve görüyor ki, ortaya konulan Anayasa değişikliği paketi demokrasi ve özgürlüklerin artırılması, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını amaçlamıyor. Bu değişikliğin tek amacı var: İktidarın gücünü artırmak, hukuk yoluyla gelebilecek tehditleri ortadan kaldırmak.
Peki buna karşı ana muhalefet partisi CHP ne yapıyor? Hiçbir şey. “Bu taslakla gelirseniz sadece çay içer gidersiniz” demekten başka bir şey yapmıyor.

Bu muhalefet olmamanın sonucudur. Daha da önemlisi tembelliktir.

Oysa AKP’nin Türkiye üzerine oynadığı en büyük oyunu hem bozma hem de iktidarın maskesini düşürme fırsatı geçti CHP’nin eline.

CHP ise bunu yapmak yerine adeta AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor. Açıkça söylemeliyim ki, CHP’nin sadece “Bu anayasa değişikliğine karşıyız, bu nedenle müzakere bile etmeyiz” deme lüksü olamaz. Tam tersine CHP’nin kendilerini iknaya gelecek AKP temsilcilerine “gerçek bir anayasa değişikliği paketi sunmaları” gerekir.

24 Mart 2010 Çarşamba

BAG ÖZEL HABER: BİR ZAMANLARIN ÇALIŞKAN GAZETECİSİ SÜHA KERİM KOZALAK ZOR GÜNLER YAŞIYOR.

PLAZADAKİ GÖRKEMLİ GÜNLER GERİDE KALDI!

ÇALIŞKAN GAZETECİ BUNADI...

YAZIİŞLERİNDEN SALDIRGAN DELİLER KOĞUŞUNA HAZİN BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ...

(Bag Özel Haber) Yıllardır sanat yaşamından ayrı düşüp yaşlanan kişiler için;

* Neydi ne oldu...
* Bir zamanlar pabıcından şampanya içiliyordu...
* Dostları bilmemkimi cenazesinde yalnız kodu...
* Setlerden ucuz otel odalarına
* Otobüs Durakları evi oldu...

Gibi başlıklar altında aralıksız haber yaparak geçimini sağlayan çalışkan gazeteci Süha Kerim Kozalak ilerleyen yaşı nedeniyle demans (bunama) hastalığının pençesine düştü.
Beşer gün arayla yaptığı, Cahide Sonku, Bayan Bacak Serpil Örümcer, Mesut Engin haberleriyle tanınan akıl dolu gazeteci, bir süredir dört metre naylona sarılı olarak yaşadığı balıkçı barınağından hayırsever vatandaşlar tarafından kurtarılarak hastaneye götürülmek istendi.
Ancak kendisine yardımcı olmaya çalışan hayırsever vatandaşlara kürekle saldıran Kozalak'ın ileri derecede agresifleşerek semt sakinlerinden birini yemeye kalkışması üzerine olay karakolda bitti.

BU HAFTAKİ SIKILHAN

- Olm Sıkılhan, alo olm, Çağatay lan ben. Olm babam var ya, delirdi lan, harbi delirdi adam olm. Beni bilgisayardan ayırmak için kerhaneye götürmeye kalkışıyo...
- Obaa... Hani doktora götürüyodu lan...
- Gittim olm. Ben ordayken hastanenin sistemi çöktü. Psikiyatriste "Ben yardımcı olıyım doktor hanım" diyip sistemlerini bi elden geçtim, virüs taraması yapıp firewall felan kurdum, efenime sööliyim, network ayarlarını yeniden yapılandırdım. Soona babam gelip hastanede kavga çıkardı. Ben size yavrımı bilgisayarın, enternetin pençesinden kurtarın diye teslim ettim, siz neyin peşindesiniz hesabı... Şimdi aybaşını bekliyo maaşını alınca geneleve götürücekmiş beni...
- Soona da bir baba olarak sucuk sanatını ööretir.
- Makara yapma hacı. Olm ben ciddiyim lan harbi kayışı kopardı herif. Guugılört'den kerhane yerleri işaretletti bana. Zın zın zıney dönüyo etrafımda. Naaparım olm ben bu manyakla oralarda...
- Çaatay sen orda da yaparsın numaranı. Kerhaneye sistem kur. Stok programı yükle mesela, giren kuku, çıkan kuku felan, tüm bunnarı tek pencerede görebilsinler.
- Ordaki kukular jpeg formatında diil olm.
- Formatlarsın sen... Kendini rahat bırak, olaylar gelişir...

* * *

- Allo Sıkılhan, bişi söölicam. Baksana Bunalgül ban, bişi söölicam. Yaa ben kankalarım Büzge ve Çisil'i değiştirmeye karar verdığm...
- İvet...
- Yaa herşey değişiyo. Eskiden cep telefonları ütü kadardı mesela. Bişi söölicam, hep aynı kişilerle, nedir yaa. Ben bildim bileli Büzge aynı Büzge... Çisil hakkında hayatta yeni bişi olmuyo, hep bi ayağı altı parmaklı... Bunu söölemiştim di mı sana, söölemediysem benden duymadın: Çisil'in bi ayağı altı parmaklı.
- Bazı şeyler hiç değişmiyor fakat Bunalgül.
- Yaa tamam onlardan "Best of" yapılıyo, soona o da bitiyo ama.
- Bitince hemen atma yalnız. Büzge'yi dönüştürebilirsin mesela. Derya Baykal, kullanılmış yoğurt kaplarından çok şirin pedallı çöp tenekeleri yapıyo... Ayrıca Çisil'in de yeni versiyonu çıkabilir...
- Herşey olur o olmaz bak. Çisil'in hayatta yeni versiyonu çıkmaz. Çisil sonsuza kadar beta... Üstelik bug'ı var; bi ayağı... Ay onu söydim di mi sana bi ayağı altı parmaklı...
- Sen kendini değiştirmeyi denedin mi Bunalım gülüm?
- Yeni kasa Bunalgül diyosun... Sen öküz olmasan yeni kasamın farkına varırdın... Bi de kalkmış benlen dalga geçiyo "S" harfinden hayvan! Hayvanlarca kere hayvan.
- E, sen derhal beni değiştir o zaman Bunalgül...
- Ne değiştiricem be toz akarı kafalı. Sen kendi kendine değişican zaten onu bekliyorum. Sizin model asosyalleri geri çağırıyo fabrikası. Ört şu telefonu sıkma benim canımı Farmwill hayvanı. Yiğıvrançlık enstitüsü. İlkinsanlar Kıraathanesi. Ayı Lojmanları. Tanımadığımız hayvanlar!

* * *

- Alo Sıkılhan Adeviye ben, Adeviye Halan... Bak ne diyecem seni bir atla evlendirmek istiyorum Sıkılhan.
- Hıneyy... Hala sen bu İzdivaç Gerillası olma işini bayaa ileri götürdün bak.
- Götürdüm ya. Artık insan ırkı arasındaki evliliklerden tad almaz oldum. Yaşarken senin bir atla yuva gurduğunu, güzel bir izdivaç yaptığını görmek arzusundayım yavrım. Biz bir grup mahalle hanımı, stüdyolarda doplaşıp insan- at evliliği deneyleri yapmaya garar verdik. Alo, gapattın mı yavrım. Evet at da gapattı... Henüz at sıcak bakmıyor bu gonuya. Amma hele siz bir izdivaçınızı yapın, alışılır be yavrım. Bah biz de enişdengille birbirimize yıllar sonra alıştık. Alo... Sen gel bi avcundan şeker yidir,"dairem kendimin, anne babamın tek evladıyım" de, alışır sana.. He? (Leman)

BU HAFTAKİ LEMAN KAPAĞI


18 Mart 2010 Perşembe

TÜTÜN YASAĞININI VANDALLIK BOYUTUNA TAŞIMAK!

Televizyonlarda filmleri hatta ve hatta "abide şahsiyetlerin " yaşamlarını konu alan belgeselleri bile sigara içen insan görüntüsü yüzünden hareler, bulutlar kırpmalar ve sisler içinde izleyebiliyoruz.
Öyle ki; abide şahsiyetin yüzü sigara içtiği gerekçesiyle "buzlanma" denilen efektle adeta saldırıya uğradığı için şahsı göremiyor, ne dediğini tam anlamıyor hatta daha da fenası belgesele konu olan insanı fena kalpli bir saldırgan, bir katil, bir suçluymuş gibi algılayabiliyorsunuz.
Örneğin ben TRT Turizm ve Belgesel Kanalı'nda Aşık Veysel'i anlatan bir belgeseli yukarıda tarif ettiğim şekilde izlemek zorunda kaldım.
Çünkü ünlü ozanın sağlığında çekilmiş bu siyah beyaz belgeselde kendisi ve yakınlarından bir kaçı sigara içiyorlardı...
Aynı gün Türkmaks kanalında, yani para karşılığı abone olunan bir dijital platform kanalında "Ali'nin Sekiz Günü" adlı filmden geriye kalanı izledim.
Çünkü film bir bakkalın yaşamını konu alıyordu ve bakkal filmin çoğunda kasada oturuyordu. Hemen tüm bakkallarda olduğu gibi kasanın arkasında dizili duran sigara paketleri yüzünden filmin başrol oyuncusu buzlanmış görüntü arasında ekranda kendisine kalan ufak yama gibi bir delikte, konuşuyor, düşünüyor, ağlıyordu...
Kasanın önünden kalktığında ise çocuk bezleri, deterjan vb gibi ürünlerin görüntüsü ve "gizli reklam" tehlikesi belirdiğinden yazmakla tarif olunamayacak filmin kendi hüznüne bin basan belli belirsiz yarısı net yarısı buğulu, flu akıl açısından acıklı görüntüler ardı arkasına ekrana geliyordu...

NEDİR VANDALİZM

Şudur, sözlüğe göre: Vandalizm; bilgisizlik yüzünden ya da zevk için kamu malları ya da sanat yapıtlarını büyük zararlara yol açarak yıkmak ve bu yıkımı kendi başına bir amaç durumuna getirmektir.

Film bir sanat yapıtıdır.

Aşık Veysel, sözkonusu "kamu" ya ait, pek zengin sayılmayan, abesle iştigal ve krala yalakalık yüzünden güdük bırakılmış, kavruk sanat ve kültür ikliminde güçbela kendi kendikendine yetişebilmiş en değerli kültür varlıklarından biridir.

Hangi gerekçeyle olursa olsun siz bunların yüzüne buzlandırma ya da kezzap atamazsınız. Atarsanız, en hafif tanımıyla bilgisizlik yüzünden "vandal" olursunuz.




Drawing, Pencil and transparent watercolour, on watercolour paperNuenen: March, 1884 Van Gogh Museum
Van Gogh'a fotoşop marifetiynen "buzlanma efekti" atan Subhi Faysal Özrtük.

YAVRIM BEŞ DAKKA GAK O BİLGİSAYARIN BAŞINDAN BARİ GEL YİMEK YE DEDİK, SOFRADA NİMETLE NE ŞEKİLLER YAPTI ŞŞOLEŞEK


İNGİLİSCE OLARAK KAMUOYUNA SESLENİYORUM: GOODAFTERNOON


17 Mart 2010 Çarşamba

CIK, DİİL İŞTE... O SEVİMLİ ŞİRİN KAHRAMANLAR GÖRÜNDÜKLERİ KİBİ KİŞİLER DİİL.




CİCİŞLER İÇİN PEMPE ZEKÂ KÜPÜ.


LATİF DEMİRCİ/ HÜRRİYET


TAMAM MEMLEKETİN ENERJİ AÇIĞI VAR DA URANYUM ABİ... HAYIR, KISMİ GDO'YA DA TAMAM, WİRELESS OLAYINI İHMAL EDEBİLİRİZ BELKİ...AMA SONRA...







NEYSE Bİ TARAFTAN DA ÜÇER ÜÇER ÜREMEYE DEVAM EDİCEZ TEBİ. YENİ YAVRU YENİ ENERJİ AÇIĞI. SEN VERİRSİN ENERJİYİ NEYİMİ DE Mİ URANYUM ABİ. YAVRULARIN KARNINI DA GENETİĞİ OYNANMIŞ ÇAKMA MEYVE SEBZE VE SAHTE ETLE DOYURURUZ.
E, NAABICAN, AÇIK OLUNCA.
FASİT DAİRE Bİ NEVİ.
FASİT DAİRE DEDİM DE KONUT AÇIĞINI DA İNSAN KONSERVESİ APARTUMAN İRİSİ DAİRELERLE ŞEEDİCEZ.
ŞİMDİLİK PLAN BU GİBİ GÖZÜKÜYO URANYUM ABİ.
BU ŞİRİN ŞEYLER SENİN Mİ URANYUM ABİ? ISIRMIYOLLAR DE Mİ?
YAVRIM; HERŞEYİN UFAĞI GÜZEL YAA...



BIRAK GÖZÜM DEBREMİ; TRAFİĞİ FELANI FEŞMEKİ. BAK NE GÜZEL LALELER ŞEBBOYLAR AÇIYO.

BENDEN KENDİKENDİME TOKAT GİBİ CEVAP!

- Saat sekizbuçuk var mıdır acaba?
- Yuh ebeni... Onu çeyrek geçiyo lan...


15 Mart 2010 Pazartesi

REKLAMLARDA ÇOK BAĞIRIYOSUNUZ AZ SAKİN OLUN SÖZ HEPİNİZE YETİCEK KADAR TÜKETİCEZ. NOOLUR BAĞIRMAYIN!


Şimdi "bağırıyoruz, hay hay haykırırıyoruz çönkü, tüketıcı davranışları, insan psikolojisiğ" felan diye bi cümleler kurucak Prodakt Şeysi, Marköting Uzmanı, İletişim Ali Atıf Biri felanı birileri illa ki vardır...
Tamam o da onların ekmeği. Bi bildikleri var ki etlerinden et yolunuyo gibi bağırıyollar, bağırılmasını normal karşılıyolar...
Ama bu "Tavuk bile dötü yırtılarak gıdakladığı içün yumurta prodaktını (ürün) herkeşe duyuruyor. Yoksa biz o yumurtayı duymaz idik horaz gagasıyla delip yirdi giderdi" ana fikirini taşıyan bin yıllık "Bilimsel görüş" değişmiş olabilir...
Bilim her dakika yeni keşiflerle değişip gelişir ve ilerler çünkü...
Yaratıcılığın, kreativitenin feriştahı bir sektör nasıl olurda bin yıldır "Dötünü yırtarak yımırtasını habar veren tavık" hadisesini bir türlü aşamaz?
Boşuna mı o braynlar stormingler.
Zannımca birgün sektörden çöplenen bir bilimadamı çıkıp "Yav yok bu kadar bağırıp tekrarlayınca marka ve kurum kimliğine karşı bilinçaltında derin bir nefret oluşuyor. Akılda kalıyor tamam ama saldırgan, deli bir horozun bulunduğu bahçe de akılda kalır. Yerini bilir, önünden geçmezsiniz" dedikten sonra uyanıcak bu doymak bilmeyen gürültü üreticileri.
Şimdiye kadar olayı henüz insan kılığında faaliyet gösterenler için bilimsel bağlamda konuştuk.
Bir de reklam kuşağı girdiği zaman ana kumandadan TV'nin anten sesini açan kötü kalpli ve yetersiz akıllı kimseler var ki onların direk ağzınının ortalık yerine....

MÜZELERDEN KAYBOLAN TAPLOLAR İŞİNİ ARAŞTIRIYOSUNUZ DEY Mİ HACI ABİ... EYİ EYİ ARAŞDIRIN.


AMMAN PİYASALARA FELAN BİŞEY OLMASIN GÖZÜM. YALNIZ UZMANLAR "İSTANBUL DEPREMİ OLDU OLUCAK DİYİN" DÖTLERİNİ YIRTIYOLLAR


VOGUE AYIN ÇOBANI: ALOSMAN...


ALOSMAN DOMBAYER
Yaş:19 İkizler burcu, yükseleni yay. Tebiatı seviyor. Süratli traktör tutkusu. "Delimsirek heyecanların adamıyım, advanture bir insanım, Survival bir yanım da var" diyor.