BU, MİZAH YAZARLARI TARAFINDAN ÜRETİLEN BİR BLOG OLUP GAZETE ALINTILARI DIŞINDA YER VERİLEN HABERLER GERÇEK DEĞİLDİR.MİZAH ANLAYIŞI AYIRT ETME YETİSİ HENÜZ GELİŞMEMİŞ OLANLAR İÇİN ÇEŞİTLİ SAKINCALAR İÇERİYOR OLABİLİR. SİTEYE KATKIDA BULUNAN KİŞİLER, SAYFANIN SAĞ ALT BÖLÜMÜNDEKİ KÜNYEDE BELİRTİLMİŞTİR. TWİTTER'DA VE İNSTAGRAMDA HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞUBEMİZ YOKTUR
31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
Atilla Atalay Blog: YENİYILDA EN SÜSLÜ AVM BİZİM. ŞORŞAKLAR ALIŞ VERİŞ...
Atilla Atalay Blog: YENİYILDA EN SÜSLÜ AVM BİZİM. ŞORŞAKLAR ALIŞ VERİŞ...: *Trilyon tane minik ampul yaktık, geyik koyduk, dolap dönderdik. Büyük çam var, yanar döner. * Yeni yıl atmosferine uygun olsun diyin suni ...
28 Aralık 2012 Cuma
"LEVENT KIRCA NEYİNİ TUTAMADI?.. "
(Bekir Coşkun/Cumhuriyet) LEVENT KIRCA NEYİNİ TUTAMADI?
Herkes susarken o konuştu…
Askeri rejim vardı mesela…
...
Salon asker doluydu…
Çıktı paşaya “demokrasiyi” anlattı…
Gönderdiler…
★
Dilini tutamadı…
Türkiye her sindiğinde…
O çıkıp ışıkların altında “Hodri Meydan” diyebildi…
★
Sivil yönetime geçildi…
24 Ocak kararlarının getirdiği sömürüyü, mülk satışlarını, zengin edilen yandaşları, hırsızlığı en iyi o dile getirdi…
Onu iki gündür yerden yere vuranların çoğu Turgut Özal’ın çevresinde yalakalık, yağcılık yaparken…
“Niye şeyimi çaldın ulan?” diye sorabildi…
★
“Şeytan bunun neresinde?” dedi…
Şeytanı gösterdi…
Bankerler faciasını, banka soygunlarını, trafik canavarını, hileli gıdaları, sağlık rezaletlerini, terörü, doğa yağmasını, domuz gribini, kadın cinayetlerini, şikeyi, asgari ücreti, işsizliği, emekliyi…
★
Şimdi Levent Kırca linç vaziyetinde…
“Benim de işim var, belki bir karı bulup düz…” demesi -ki kendisi özür diledi- ağzından kaçtı hadi…
Yıllarca “Zammına korum” dediğine güldünüz ya…
Çünkü zam yağmuru altında yoksullar ezilirken, Türkiye yine sinmiş, korkmuş, zamları sineye çekip sesini kesmişken, ancak gülmek geliyordu memleketin elinden…
★
Gerçek sanatçılar, sıradan insanlara benzemezler…
Dillerinin ucuna geleni söylerler…
Bu uğurda yüzyıllar boyu zindanlara kapatıldılar, kafaları kesildi, asıldılar…
Yine de tutamadılar…
★
Diyelim ki kızdınız…
O zaman niye güldünüz; Türkiye Tansu Çiller gibi birisini başına “Başbakan” yapmışken… Ve yalakalık yine tavana vurmuşken… Levent Kırca’nın çıkıp “Devletin jet ski’sini alıp nereye koydunuz?.. Onun yerine başka ski versek?” demesine?..
Herhalde lobuttan söz etmiyordu?..
★
Sanatçı toplumun sorunlarına arkasını dönemez…
Televizyonlar güldürü sanatçıları ile dolu…
İşte en iyisi askerin “patates soyması” ile güldürür sizi… Oysa ormanı, koyu, yaylası, boğazları ile Türkiye soyulurken…
Ama Deniz Feneri’ni ilk kimden duydunuz?…
Daha Deniz Feneri soygunu ortada yokken o haber verdi, neler yaptıklarını ve inanan saf insanları nasıl kandırdıklarını.
Levent Kırca’ydı, “Üfürükçüyü” anlatmıştı…
İnanmadınız…
Oldu…
★
Kıymayın…
27 Aralık 2012 - bcoskun@cumhuriyet.com.tr
BAG'ın Notu: Gündelik siyasetin hay huyu içinde kutup ayıları bedeviler birbirini kovalarken, bin türlü yağ zehirlenmesi geçirip saçmalayan, rektöründen gazetecisine her türden zevat mikrofon karşısında erirken Levent Kırca Usta'ya ettiği bir kaç deli kelamından ötürü hakkaten de kıymayalım.
27 Aralık 2012 Perşembe
26 Aralık 2012 Çarşamba
L'MANYAK SARI DOBRA'DAN: UZAYA FEZA FIRLATTIK
YENİ YILIN İLK SARI DOBRASI: OCAK L'MANYAĞINDAN ÖZETLE:
(.....)
(.....)
(.....)
HOBİTGİLLE
İKİSİ ANNEME SALDIRDILAR
Gelgelelim,
annem geldiğinde Refik gene "Boş odada anangile soba yakıyon kol gibi
elektrik parası geliyo" felan diyerekten coştu. Ben de bunun üzerine
fırlayıp madem ööle bu Hobit kılıklı Asuman karısını gönder evden dedim. Derken
Asumanınan kocam direk annemgile saldırdı. Beş saat sonrasında abimin gelip
araya girmesiynen yatıştık...
ASUMAN'IN
İÇİNE BAZ İSTASYONU YERLEŞTİRMİŞLER ONDAN BİZİM EVDEYMİŞ...
Tabi
yalan olduğu belli bişey. Ancak Refik bizi ayırmaya gelen abimgili iyice inandırmış.
Aslen Tahtakale'de seyyar börekçilik yapan abim, bir ilim adamı edasıyla bana
bu durumu açıkmaya çalıştı ve dedi ki:
"TÜRKİYE
UZAYA FEZA YOLLUYOR ARTIK"
"Bak
gızım ilim ve fen çok ilerledi. Türkiye fezaya uzay yolluyor artık. Ama bazı
çabsız ve ilmi kötülemeğe çalışan kimseler bu baz istasyonlarına radyasyon,
kanser diye götlerinden uydurup karşı çıkıyollar. Telefon şirketleri de naapsın
eve ekmek götürecek, tutup sokaklara çatılara felan bazı gizli baz istasyonları
dikiyollar. Bunların kimi reklam tabelası, bazısı baca, şerefe veya trafo
şeklinde oluyor. Amma bir lodos esende çoğu yıkılıyor, foyaları ortaya çıkıyor.
Bu bakımdan ticared içün kimseye çaktırmadan Asuman'a baz istasyonu
yerleştirilmiş. Yanisi, telefon şirketi içindeki antenle beraber bu kadını
barındırdığınız için cayır cayır kira ödüyor. Yeni Patatesli Arnavut Böreği
işine gireceğiz, kocan telefon şirketinden aldığı paranın yarısını bana
verecek, hah işte o yüzden kır dizini, kes sesini otur aşşa"
Hobit
kılıklı Asuman'a bir süre daha dayanmamın nedeni abimin ilmi konuşması ve benim
beynime doğumdan sonra epey bir süre oksijen gitmemesidir. Ama yavaş yavaş
çızgıları birleştirip olayları tüm cıblaklığıyla anlamama az kalmıştı...
(.....)
BİLİMLE MİZAH'IN BİRBİRİNE EN ÇOK YAKLAŞTIĞI TAM DA ŞU GÜNLERDE YEPİSYENİ BİR DERGİ "PROCE" PEK YAKINDA BAYİİLERDE
Zaman birimi olarak "ramak" la ifade edilen yeni yılın en yakın tarihinde yayın hayatına başlayacak olan; teknoloji tasarım ve mizahın Prof Zihni Sinir yaklaşımıyla harmanlandığı yepyeni bir derginin heyacanı içindeyiz... Merakla bekleyiniz...
Hakkaten de bekleyiniz; çünkü bugünlerde en hakiki profesör: Porof. Zihni Sinir...
BAG'DAN İKİ ADET YANDAŞ ODTÜ HABERİ
ODTÜ'LÜ ÖĞRENCİLER GÖKTÜRK 2' ye LAZER SIKIYOLLAR
Bag Özel Haber
Uzaya
henüz fırlatılan çiçeği burnunda uydumuz Göktürk 2'den alınan ilk görüntülerde
ODTÜ kampüsü civarından uydumuzun gözüne ve diğger hayati organlarına defalarca
kez lazer sıkıldığının açıkça görüldüğü bildirildi.
Konuyla
ilgili konuşan yetkililer "Göktürk 2 uydusunun başarısını daha ilk
gününden gölgelemeye çalışan ODTÜ'lü zihniyyet bunu da yapmışdır" dedi...
ODTÜ'LÜ TALEBELER BU SEFERDE UYDUDAN GELEN İLK FOTOĞRAFLARA
BIYIK TAKDI!
Milli
gururumuz Göktürk-2 uydusunun (sun'i peyk) fezaya fırlatıldığı gün olmadık
şuursuzluklarla bu başarıyı gölgelemeye kalkan sözde talebe bazı kimseler bu
sefer de uydunun fezadan gönderdiği ilk fotugrafları tahrip edip küçük
göstermek içün bıyık takdılar.
Nedir
sizin bu ilimden, bu mu-azzam fen başarısından alıp veremediğiniz be! Niyçün
hasedlik içinde ortalığı velveleye verip mancınıklarla hatta eğitimli yırtıcı
kuşlarla bir ilim yuvasında haylazlık ediyorsunuz? Biz de talebe olduk yeğenim,
yok bööle şey, kınıyorum ben sizi burdan!
25 Aralık 2012 Salı
FAZLA MUHABBET VE MÜBAREK MAKAS.
Bu da oldu: Erdoğan'ın dokunduğu makas sergileniyor
Başbakan
Erdoğan'ın 2010 yılında açılışını yaparken kullandığı makas, Pendik'teki otelin
"gurur kaynağı" oldu. Erdoğan'ın kurdele keserken kullandığı makas otelde
sergiye açıldı.
Başbakan Erdoğan’ın kurdele keserken kullandığı makas sergiye açıldı. Erdoğan 2010 yılında 7 bakan ve AKP'li yöneticilerle birlikte The Green Park Pendik Otel'in açılışına katılmıştı. Erdoğan’ın açılışta kurdele keserken kullandığı makas otelde sergileniyor. (VATAN)
Başbakan Erdoğan’ın kurdele keserken kullandığı makas sergiye açıldı. Erdoğan 2010 yılında 7 bakan ve AKP'li yöneticilerle birlikte The Green Park Pendik Otel'in açılışına katılmıştı. Erdoğan’ın açılışta kurdele keserken kullandığı makas otelde sergileniyor. (VATAN)
BAG Yorum: Bi tanesi de Başbakan'ın arabasında mahsur kaldığında kendisini çıkarmak için kullanılan balyozu parayla satın alıp şahsi kutsal hazinesine katmıştı...
Bu hatırlatmadan sonra yorum niyetine de Uyuyamadığım Kitabı'ndan bir lakırdılukurdu öyküsü:
Yağ
Zehirlenmesi...
- Acısa ne
ehemmiyeti var beyefendicııım, emir buyrun kulağımı dibinden kesmekte bir an
dahi tereddüt edersem namerdim! Af buyrun, hıyarlık bende, huzurunuzda
eğilirken dengemi yitirip düştüm, bu eşşek kulağım pabucunuzun altına atıverdi
kendini... Pis kulak...
- Reca ederim
kulağınızı çekmeyin Firuz Bey... Yalvarırım böyle yapmayın...
- Aman beyefendi,
o nasıl lakırdı öyle, siz kim yalvarmak kim... Firuz kulunuza latife etmeyin...
- Yalama ulan o
kül tablasını... Sana diyorum Firuz!
- Kirli diye şeediyim dedim... Ama
madem ki...
- Uzatma! Ağlama, yalandan ağladığını
biliyorum. Seninle açık konuşacam Firuz... Bööle yalakalıklar istemiyorum...
Benden önceki Genel Müdür’ü de senin delirttiğini biliyorum... Ama ben
kararlıyım, delirmiycem...
- Benden çekinmenize gerek yok
beyefendicim... Firuz kulunuz o kadar yağcı değil: Esas bizim dairenin kurdu
Pamir’dir... Bundan önceki Genel Müdürü o yağlıyodu, çok şişirdi, adam kendini
aynı anda hem Napolyon, hem Hitler sanmaya başladı... Ben normal yağcılık
yapıyodum, Pamir ileri gitti...
- Vay köpek Pamir... Peki bi şey
sorucam... Geçen gece evimde, banyoda, ben hapşırınca birisi “çok yaşa” dedi...
Ben senin sesine benzettim. Sonra... Sonra... Nası söyliyceğimi bilmiyorum,
klozete oturmuştum... Tanrım, çok ayıp... Nasıl desem, şey oldu...
- Af buyrun, klozetten bir el çıkıp,
edep yerinizi kuruladı... Anladım... Pamir’in taktiği bu... Ben o kadar ileri
gitmem, en fazla kül tablası yalarım... Siz yine dua edin beyefendi... Eskiden
Vargın diye bi herif vardı... Zamanın Genel Müdür’ünü intihara sürükledi...
Merhum, Vargın’ın suratına kezzap attıktan sonra kendisini vurdu...
- Nası yani? Ne kezzabı...
- Çok hüzünlü bir hikâyedir... Vargın
çok ileri gitmişti... Genel Müdür’ün kişiliğini bozdu, ayağını filan yıkayıp,
elceğiziyle ev yemekleri yapıyor, bir dediğini iki etmiyordu... Sonunda Müdür
kendisini Vargın’dan başkasının anlamadığına, bir tek onun yanında mutlu
olabileceğine inanmaya başladı... Ailesini dağıttı... Vargın’ı nişanlısından
kıskanıp yüzüne kezzap attıktan sonra, kendine kıydı... Bu yüzden siz dua edin,
yine yağcı kullarınız size insaflı davranıyo...
- Ben delirmem ama
di mi?
- Estağfurullah
beyefendiciğim, siz karakter sahibi bi insansınız, güçlüsünüz, akıllısınız...
Böyle zayıflıklara pabuç bırakacak kompleksli birisi hiç diilsiniz...
- Öyleyim di mi?
- Tabi...
- Ben, ben
güçlüyüm... Öyle yağcılık filan yemem...
- Yer misiniz?
- Asla...
- Tabi... İradeniz
çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Yok ööle
delirmek filan... Ben işimi yaparım, herkes hakkettiğini alır, hakkettiği yere
gelir... Klozet içinden edep yerime uzanacak elleri kırarım...
- Bittabi...
- Güçlüyüm ben...
Atımı getirin... Şafakta sefere çıkacağız, Acem mülkünü imparatorluğumun
sınırlarına katıcam, beyaz kaftanımı ütületin, kaftanın sol cebine fındık, sağ
cebine kuru üzüm koyun, beslenme çantama yağlı ekmek, incir reçeli, Citan
sigarası, pilli radyo, Sabiş ablamın bebeklik resmi, bilinçaltımı hazırlayın...
Çifte gidicem...
18 Aralık 2012 Salı
E SIDIKA E... YENİ YILDA BÜTÜN SIDIKALAR LATİF DEMİRCİ'NİN ÇİZGİLERİYLE E KİTAP OLARAK İLETİŞİM YAYINLARI'NDAN
15 Kitaptaki tüm Sıdıka Öyküleri... Latif Demirci'nin vinyetleriyle E Kitap olarak yeni yılda İletişim Yayınları'ndan....
BİLİM GÜNCESİ PEK YAKINDA. YENİ YILDA Prof.Dr Nüvit Potuk Yepisyeni bir mecrada bizlerinen birlikte bilim güncesini yazacak... Biraz kaldı....
İlim ve fende fevkalade ileri; batının ahlaksızlığını reddetmiş ve fakat teknolojüsünü hasretle kucaklamış, Özel Çombaz Üniversitesi Öğretim Üyesi Sn Prof Dr Nüvit Potuk, ilmin heyecan verici maceralarını günü gününe güncesinde paylaşmak suretiyle fenne alaka duyan, ilim adamı olmak isteyen gençler içün numune bir şahsiyet olarak parıldayacak... 2013'de.... İlim, miyzah, kainatın sırları, hepiciği....
17 Aralık 2012 Pazartesi
Bİ GÜN MAHALLENİZE ÖKÜZ GİBİ BİR REKLAM TABELASI DİKERLERSE BİLİN Kİ İÇİNDE GİZLİ BAZ İSTASYONU VARDIR....
HER YÖNE SİNSİ KANSER PAKEDİ
Şu aralar bizim evin önüne dikiyolar bunlardan bi tane. Hesapta reklam tabelası ama içine gece yarıları baz istasyonu sokmaya uğraşıyolar. Sahte plastik palmiyelerin içine koydukları, ev çatısında baca süsü verdikleri bir sürü gizli istasyonları var. Bazısı faydalarından söz edecek nerdeyse, "şehir efsanesi" demeye getiriyolar. Madem öyle, yani baz istasyonlarının kanser yaptığı filan yok, efsane bu, büyükresmi görememek, kıskançlık kötü emel filan, o zaman niye gizlice yapmaya çalışıyosunuz. Neden dakkabaşı SMS lerle TV reklamlarıyla kafamızı mikme olanağını sonuna kadar kullanırken bu konuda "efsaneyi yıkacak" bilimsel veriler, kamu spotu felan yayınlamıyorsunuz? Madem "efsane" gizli gizli çocuk parklarına plastik palmiye, reklam tabelası kisvesi altında niye anten dikiyosunuz?
Kanserle mücadelenin günah keçisi sigara oldu, kamu spotu yağıyor. Bir vakitler reklamlarda sigara tavsiye eden doktorların varlığı internetten bulunabiliyor oysa. Uzun süre sigaranın kanser yaptığı da "kesin kanıt yok" diyerek reddedilmiş. Şimdi ise sigara içeni oracıkta tokatlayabilecek bir kamuoyuna sahip olduk Allaha şükür. Ama en az sigara kadar zararlı bu elektromanyetik kirliliği şimdilik görmezden geliyoruz.
Sonradan insanlık bir aşama geçirir, elekromanyetik radyasyon 21. yüzyılın lanetlenmiş sigarasına dönüşür belki...
Ama bu arada sinsi sinsi çocuk parklarına gizli istasyon dikenler, alçaksınız.
8 Aralık 2012 Cumartesi
Atilla Atalay Blog: Sahte İlacı Anlamak İçin İpuçları
Atilla Atalay Blog: Sahte İlacı Anlamak İçin İpuçları: Eczacılar, ilacın sahte olup olmadığını anlamak için daha önce aldıkları ilaçların kutularındaki damga ve barkod numaralarını karşılaştırmak...
MİZAH HABER: ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYORZafer Temoçin'in 7 Aralık 201...
MİZAH HABER: ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYORZafer Temoçin'in 7 Aralık 201...: ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR Zafer Temoçin'in 7 Aralık 2012 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...
7 Aralık 2012 Cuma
6 Aralık 2012 Perşembe
KİTAP: GÖKYÜZÜ SİNEMASI- Onur Caymaz
“Çarşıdan geçerken her yerde yalnız olduğunu düşündün. Her yerde. Işıkların gözlerini artık ne kadar ağrıttığını, o kırık gözlüğü yaptırman gerektiğini; dişlerin sapsarı, dişçiye gitmenin şart olduğunu; kendini yenilemeye mecbur olduğunu, tıraş kolonyasına ihtiyaç duyduğunu; nefes alıp verişlerini kontrol etmen, konuşurken boğuluyormuş gibi davranmaman, heyecandan tıkanmaman, soğuk havada ağzından çıkan dumanların arasında kaybolmaman, birine inanman, bir uysallığa sığınman, yanağın okşanışında ellerin kaydığına, dudağın öpüldüğünde daha da güzel olacağına, başkası tarafından okşanmış saçın, aynı bedendeki eller tarafından taranmışı hakir göreceğine… Eşyanın fikrine inanman gerekir. Aşk inanmaktır. Söylemiştim.”
5 Aralık 2012 Çarşamba
KİTAP: KEDİM BENİ ANLAR
Merak Üzerine Yeni Önermeler
Prof. Dr. Oğuz E. Berksun – Yrd. Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar
Bu kitap; en bilindik bir fikrin bile
peşinden koşarken “bu olgunun başka türlü açıklaması olamaz mı?” diye
meraklarını koruyanlar için…
“Pandora, Zeus’un verdiği sandığın içinde ne olduğunu merak
eder. Dayanamaz ve açmaması gereken kapağı açar. İçinden dert, tasa, haset,
kıskançlık, hastalık, kötülük, yeryüzüne yayılır. Pandora durumun vehametinin
farkına varır ve sandığın kapağını kapatır ancak çok geç kalmıştır. Üstelik
insanlığı bu dertten kurtarabilecek umut da sandıkta kapalı kalmıştır.” Sanki
insanoğlunun yaşantılarının tümünün kaynağında merak olduğunun hikâyesidir
Pandora miti.
4 Aralık 2012 Salı
Haftanın Sıkılhan'ından Özetle
-
Sıkılhan, benim ben Ömür Dayın. Kaç kişi geliyosunuz, ona göre şeedicem ben.
Ortalama bi rakam ver, yirmi mi elli mi veya daha çok mu gelirsiniz, büyücek
bir grup olayı mı?
- Obaa,
iyice....
- Ne
iyicesi a dümtek? 21 Aralıkta kıyamet kopanda, metropolda birbirinizi yirken
görürsün iyiceyi felanı. O bakmalara gıyamayacağın kerpeten gibi taze gızlar, o
ivil ivil meyvaa gokulu, o hafif nemli pempe... O...
- Sen
orda kopmuşun zaten be dayı. Büyük kopmalar yaşanmış kafada. Şimdi kapayalım
eklersen gene ara...
- Bana
bak lan, yoksa Şirince'ye mi gideceksiniz gızlı erkekli... Maya şeysine göre
Fransa'da bi köyle Şirince'de bi köy sağlam kalacak deniliyomuş. Ama bunlar
turistik numaralar. Hakiki Maya esnafı bizim burda. Bütün kadim kaynaklar,
gizli ilimler böyle gösteriyor. Esaz bizim köv ayakta galacak. Aklınız varsa
toplanıp gelin gızlı erkekli. Bağda bahçede oturup bi durum değerlendirmesi
yaparız. İlerleyen saatlerde alkolun da ekisiyle, kıyametten sonra insan
neslinin devamı içün bazı bir takım erotik çalışmalarda bulunulur, şu olur bu
olur... Diyeceğim; gezegen bize emanet goçum. Evet?... Tabi sen gene kapadın.
Kapa kapa nereye kadar? Alo... O bi araya gelip doplaştığınız, sinemalar,
ilinizde cep telefonlarıynan bik bik SMS'leştiğiniz cafeler AVM'ler hipsi yerle
yeksan olacak hipsi. Bütün binaylan zinayı orda yapıp burda yalnız godunuz
beni... Hep tepeden cakoben bir yaklaşımlar, halkın erotik değerlerini
küçümsemeler, bir seçkinci bir elitis tavır... Bana payımı virmediniz. Al işte
artık Maya kıyameti de gopuyor... Kaltabanlar... Alo?
*****
- Allo Sıkılhan
Bunalgül ban. Baksana ne diicam, bişi söölicam. Okullarda serbes kıyafet şeysi
olucak ya. O zaman sen Çisil'in ne giydiğini sabahtan telefon edip de bana
söölersin di mi? Servis önce ikinizi alıyo, bi SMS atarsın ben ona göre
çıkarım. Yani açık konuşucam ben o karıyla pişti olmak istemem. Bişi söölicam
manyak o karı, Büzge'yle biz gidip kendimize bi atkı alsak hemen gidip
aynısından o da alıyo ezik... Ya senin kendine göre bi tarzın yok mu niye hemen
gidip aynısından alıyosun di mığ? Sen benle aynı şeyi giydin diye hemen bir Bunalgül
Peremecioğlu olabilir misin, hayır. Bişi söölicam, kapadın mı san, ya da hiç mi
açmadın? Alo orda mısan, naapıyosun yaa?
- Mayom
araya kaçtı Bunalgül, ayem söri...
28 Kasım 2012 Çarşamba
SIKILHAN'DAN ... BANKALAR ZORLA KREDİ KARTI SOKMAYA ÇALIŞIYOLLAR
- Alo
Sıkılhan Öflan'la mı görüşüyorum. Şey Çağrı Merkezi'nden Nurcall ben. Aezin
kızlık soyadı? Doom tağrihiniz günayıl, filan, geçelim bunları. Vakit
nakittir... Baksana ne diicez Sıkılhan
Öflan, sana yeni bi kredi kartı yolladık, neden almadın onu? Yepisyeni bi
kartın daha olacaktı... Kurye telefon etti, ağlıyo bak... Sen ne biçim bi
insansın yaa? Kapına gelen kuryeyi eli boş çevirmekler, halka tepeden bakmalar,
bir kuşkucu zihniyyetler!... Alsana olm bankamızın kredi kartını, kapına kadar
yolladık, bas imzayı al...
- Çok
sıkı sarılıyo bankanız Nurcall. Zkerken öldüreceksiniz o olacak!
- İşti
tamam, ölme diye. Eğer gönderdiğimiz ek kredi kartını alırsan Çombazlar Guroup
Hastanelerinde yüzde iki indirimle muayne olabiliceksin. Fazla bi aidat da
istemiycez senden, annesinin kızlık soyadı üzerine yemin ediyo bankamız...
-
Kaçıncı keredir söölüyorum Nurcall, kaç oradan, böbreğini felan çalarlar, gözü
dönmüş sizin bankaların...
- Tamam
ağlaşma Sıkılhan, senden yarım kart parası alıcaz, artı, Çombazlar Guorup
Hastaneleri'nde bedava emar ve idrar yolu enfeksiyonlarında bir fiyatına iki
tetkik...
- İyi de
şu anda telefonuma niye bi de SMS 'le bildiriyosunuz bunu? Zaten konuşuyoruz,
daha niye SMS atıyosunuz aynı anda?
- Aramızda
kalsın SMS işi kontrolden çıktı Sıkılhan. Bankamız kendi kendine bile SMS
atıyo. Yemin ediyorum sabah kutuyu boşaltıyorum saat 12 de sim kart SMS'e
doyuyo. Zannedersem bankanın bilgisayarı felan bişeyi bozuldu. Onu bırak, geçen
gün müşteri diye kendimi aradım, yarım saat kendi kendime yeni kredi kartı
vermeye çalıştım. Yani demem o ki, artık olan olmuş Sıkılhan. Bu
durdurulamıyor, önüne geçilemiyor, karışan görüşen olmuyor. O yüzden sen de
boşa direnme, kuryenin getirdiği kartı al paşa paşa aidat öde, kasma daha çok
acır...
- E
naapcaz o zaman? Kurtulmak için yeni bi kimlik verilsin herkese. Milletçe
Federal Koruma Programına alınalım, ehe...
- Hmm
bak o olabilir... Herkese izini kaybettirmek için yeni bir kimlik... Evet fena
deil. O zaman herkese yeniden kredi kartı verilir. Sıfırdan müthiş bi pazar. Dur
ben bunu bankamızın AR- GE departmanından İnovasyon Prensi Tomaç Bey'e
söyliyim...
-
Hadi... Hadi beni Tomaç Bey'e bağla Nurcall. Ona birinci ağızdan
söyliyeceklerim var. Sen arada kalma, bağla beni Tomaç ibibiğine, bağla, dolu
dolu konuşcam ben onla... Alo... Alo... Kapadın mı? Hayret bişe... Nurcall?
Alo? Tomaç ? İnovasyon? Alo... Vizyon misyon felan... Kimse yok mu orda?
...
(Geçen Hafta'nın Leman'ından Özetle)
27 Kasım 2012 Salı
Muazzez Cüreklibatur İlköğretim Okulu Moda Kolu Başkanı Simlasu Dodo 2013 2014 Öğretim Yılı Kış Modasını Anlattı...
Erkek öğrenciler yine pastel renklerle sınıflara dolacaklar. Tabii, şık bir bere ve zarif bir atkıyla kaşmir kazaklarına kombinleyecekleri aksesuvarları unutmamak gerekiyor...
Kız öğrencilerde ise bu yıl buz mavisi kışa damgasını vuracak gibi görünüyor. Babet ayakkabı ve rengarenk soket çoraplar yine gözde...
KONUŞANLAR LİSTESİ'NE EK HAFTANIN RÜKÜŞLERİ
OLMADI 324 Çisil...
Geçen perşembe günkü sosyal bilgiler dersinde şık bir pardesü içine giydiği italyan yaka dökümlü bluza eşlik eden gösterişli kemerle kombinlenmiş sade dökümlü bir blucinle katılan Çisil, şekilsiz paçaları ve kış günü giydiği sandeletlerle bizden düşük puan alıyor... "Naaptın sen Çisil" diyor ve kameralarımızı alttaki resme çeviriyoruz...
626 EFE'NİN SVİTŞÖRTÜ DİKKATE DEĞER
Gelgelelim üstüne giydiği yün ceketi görenler "altı kaval üstü şişhane" demekten kendilerini alamıyor... Ayrıca ayakkabı ve cekete kombin düşünülürse jean'in de siyah olması gerek miyor muydu? Zekii bir çocuk, günügününe çalışırsa başarılı olabilir...
TARİHTE PAYLAŞILAN İLK ŞİRİN KEDİ FOTOĞRAFLARI
Yukardaki şirin kedi yavrılarına ait siyah beyaz fotugraf 18. yüzyılın sonlarında Chilgin Kiz 18 rumuzuyla mektub yazan Karolin Kendir tarafından sözlüsü Thomas Stampa'ya yollandı.
Bu fotugraf ise aynı tarihlerde bir gövercine bağlanarak Fransada paylaşıma açıldı. Poğaça kırıntısıyla gövercini kendine çeken Fransua Dordeg adındaki bir genç hayvanı kıstırıp bacağındaki fotografı aldıktan sonra "Ay çok şiraan" yazılı bir pusulayı gövercine bağlayıp tekrar saldı...
BAG Tarih Editoryası
26 Kasım 2012 Pazartesi
24 Kasım 2012 Cumartesi
Atilla Atalay Blog: ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN VE BİR ÖYKÜ...
Atilla Atalay Blog: ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN VE BİR ÖYKÜ...: Ayrılamayanlar İçin Biliyordum, kolay ayrılamazlardı... O sırada bin okulda daha dalgalı düdüklü b in zil çalıyordu... Yurdun dört bir tar...
22 Kasım 2012 Perşembe
21 Kasım 2012 Çarşamba
20 Kasım 2012 Salı
19 Kasım 2012 Pazartesi
16 Kasım 2012 Cuma
CANLI YAYINDA ŞOK: KOCAMIN İGUANAYLA İLİŞKİSİ VAR
CANLI YAYINDA
ŞOK İDDİA
Kocasının beslediği iguana ile ilişkisi olduğunu iddia eden kadın eşinden boşanmak istediğini söyledi. Beyaz TV'de Tahir Sarıkaya'nın sunduğu "Uyan Türkiyem" programına konuk olarak katılan Av. Çağrı Çetin canlı yayında izleyicilerin boşanma davalarıyla ilgili soruları yanıtladı. İsmini vermek istemeyen bir izleyici yayına telefonla bağlanarak "Kocamın iguanayla duygusal bir bağı var boşanmak istiyorum" dedi. (Hürriyet)
İGUANAYLA İŞLETMİŞLER SİZİ HOCAM.... YOKSA NASIL YANİ?
14 Kasım 2012 Çarşamba
HAFTANIN LEMAN KAPAA
Leman, kapak karikatürüne
şu sert eleştiriyi not düştü:
“Kirli savaşın kurbanları ve
tabutları hep sıvasız evlerden çıkıyor farkında mısınız? Başörtülü nur yüzlü
annelerin, kirli sakallı, yüzünü derin çizgiler örtmüş babaların gözyaşları
akıyor oluk, oluk. Yoksul çocukları, üç beş kuruş maaşa bağlayıp dağa
sürüyorlar.. Çeşitli kahramanlık masallarıyla ölümlerini kutsuyorlar.. Yoğun
sise, rüzgara rağmen kalkan helikopterden, sıvasız evlerde büyüyen 17 çocuğun
tabutu çıktı.. Diğerlerinde olduğu gibi.. Medyanın savaş gazı ise tüm hızıyla
sürüyor.. “Olumsuz hava koşullarına karşın arkadaşlarına yardım için canlarını
feda ettiler”.. başlıklarına, savaş salyaları karışıyor. Sanki bu yoksul
çocuklar, helikopterin kalkış emrini bizzat vermiş gibi.. Birbiri ardına mazeret
yüklü, bol timsah gözyaşlı, saçma sapan demeçler, ezber hanemize yeniden
kazındı.. Helikopterin geriye kalan hurdasından gemicikler yapın da iyice paşa
gönlünüz doysun.."
USULCACIK'TAN BİR MAKAM MEVKİİ ÖYKÜSÜ
- Ben bir müfettiş
olarak bu kadar süründükten sonra, kimbilir müdürlüğünüze işi düşen vatandaşlar
ne yapıyor Müdür Bey? Saatlerdir makam odanızı arıyorum, bir üçüncü kata, bir
beşinci kata, olmadı zemin kata yolluyorlar. Makam odanızın bir asansör
şeklinde olduğunu tahmin etmeliydim.
- Öhö, naapalım
Müfettiş Bey, müdürlüğümüzde yer sorunu var. Tasarruf olsun diye yeni bina
yaptırmıyoruz. Ben de asansörü makam odası olarak kullanıyorum.. Aslında
makamım hep beşinci katta durur ama, silgi almak için makam odamla beraber alt
kata inmiştim. Sınırlı sayıda silgimiz var. Tasarruf olsun diye fazlasını
alamıyoruz. İşte bakınız bütün dairede şu silgiyi kullanıyoruz. Aşına aşına
nohut kadar kaldı..
- Hakkkınızdaki
şikâyetler öyle demiyo ama.. Hay aksi.. Kardeşim şu makam asansörünüzü zırt pırt
indirip çıkarma, midem bulandı.
- Durunca ışık
sönüyo da o bakımdan yani..
- Ne diyodum?
Haaa.. Kendinize yeni Mercedes makam otosu almışsınız..
- İftira.. Herkes bilir, makam otom 62
Şevrole.. Ama meretin parçası bulunmuyor. Tamirci, “Abi buna bi tek Mercedes
parçası uyar” dedi. Parçaları değiştire değiştire biraz Mercedes’e benzedi
tabii..
- Evet, bilinen numara.. Bir belediye
başkanı da Wosvogen’inden parça değişirerek Limuzin yaptığını iddia etmişti.
Ziraat İşleri Genel Müdürü de traktörüne Jaguar parçası taktırdığını ileri
sürmüştü.. Bırakın bunları.. Tasarruf genelgesi gayet açıktır. Yeni makam otosu
alınmayacak.. İşte o kadar!
- Allah sizi inandırsın Müfettiş
Bey’cim. Biz daire olarak hakiki bir tasarruf seferberliği içindeyiz.. Daha
geçen gün biriktirdiğimiz resmi gazeteleri eskiciye satıp, karşılığında plastik
maşrapa alarak dairemizin helasına koyduk.. Nah, şu altımdaki minder.. Bizzat
şahsım ve maiyetimdeki memurlar kollektif bir çalışma içerisinde bu minderi
eski telefon kablolarından ördük. Ziyan olsun istemedik.
- Elimdeki şikâyet dosyasına göre
17.9.1988 tarihinde, Devlet Malzeme Ofisi’nden, ayaklarınızın üşüdüğünü ileri
sürerek, üstünde dairenizin arması bulunan bir saten yorgan istemişsiniz.
- İfiranın da böylesi.. Evet, armalı
bir yorganım var. Ama iddia edildiği gibi nüfuzumu kullanarak diktirmedim. O
yorgan benim damatlık yorganımdı. Bir gün eve iş götürmüştüm. Yatağıma uzanmış
bazı evrakları inceleyerek imzalayıp, mühürlüyordum. Aniden elimdeki mühür
yorganın üstüne düşmesin mi? Yorgan berbat oldu. Müdürlüğün armalı mühürü
yorganın üstüne çıktı. Eşim, “Artık bu yorgan kurtulmaz” dedi... Komşularımın
tavsiyesi üzerine bir de Momolu suya bastırdık, çıkmadı. Hadise bundan
ibarettir. (Tor tor tor) Hay Allah, bu ses de ne? (Tor tor)
- Helikopter sesi olduğu açık.. (Tor
tor tor) Yine bu dosyaya göre müdürlüğünüzün parasıyla zırt pırt helikopter
kiralıyormuşsunuz. Helikopter binanın damına inip sizi alıyormuş..
- Doğrudur.. Dama bir helikopter
dadandı.. Kimin nesidir bilmiyorum.. Kışt lan.. Bi saniye.. Alo.. Fevzi, oğlum,
damdaki helikopteri kovun..
- Sakın helikopteri siz çağırıyor
olmayasınız! Vatandaşın vergileriyle saltanat olmaz öyle..
- Kışt lan
helikopter.. Ne münasebet.. Dama kurusun diye sucuk sermiştim, ona dadandı
zahir.. Kıymet halam Kayseri’den sucuk yollamış da.. Alo.. Fevzi yavrum, kovala
şu helikopteri.. Müfettiş Abi hepsi iftira.. İftiraa.. Neler demediler.. Odacı
ampul takarken cereyana kapılıp bağırdı, “Şu saltanata bak, Müdür, odaya
girerken ses ve ışık gösterisi yaptırıyo” dediler.. Çıldırmışım.. Kendime
tapıyormuşum.. Devletin parasıyla ihtişam debdebe içinde debeleniyormuşum..
İftira.. Ağızlarını büzeceksin.. İtoğulları.. Kışt lan helikopter.. Nimet
halanın sucuklarını yiyorlar...
- Yalan.. Makine gibi yalan atıyosun..
Demin halanın adı için Kıymet demiştin...
- Kıymet Nimet Okkacık.. Halamın tam
adı budur.. Ona bazen Kıymet, bazen Nimet deriz.. Köyde de Dombalak Minnim
derler; bööle biraz şişmancadır. Dilim sürçtü yalan yok.. Helikopterin muhatabı
biz diiliz. Dairemiz tasarruf kalesidir.. (Tor tor tor tor) Fatura kabarıyo
diye telefonu bile kestirdik. Acilse bitişik nalburunkini kullanıyoruz. (Tor
tor tor tor) Lan bu helikopter.. Hâlâ gitmedi sesi geliyor... Körolası, Şahizer
halamın sucuklarını.. Ehehe.. Kıymet Nimet Şahizer yani.. Tam adı böyle.. Köyde
ona Dobolok Şahizhiz derler.. Zayıf.. Şişman.. Etli yani eti var. Sucuk şeee..
Hö.. İhehe.. Yaa işte.. Nıh.. (Tor tor tor) Nebalet halamın sucuk.. Ahahihihi
yine şeettim.. Nük...
İlk Kitap Usulcacık'tan Tasarruf Seferberleri Adlı Öykü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)