GERİ'NİN ELLİ DONU
GINA GETİRDİ
Sevgili
Sarı Dobra Lanbânu Ohnur hanım. Samimiyetle söylüyorum ki, gerek ilişki duayeni
sıfatıynan biz ilişkiseverlere yaptığınız öneriler, gerekse sarı ve dobra
halinizle hakiykaten bu memlekete büyük hızmetlerde bulunuyorsunuz. Serkut'la yaşadığımız
ilişkiye sizden başkası bir çözüm getiremez diye düşünüyorum. Eğer sizden de
bir netice alamazsam şu sıralar yaygın olduğu üzere Sayın Seda Sayan gibi
Başbakan'a mektup yazarak durumumu açmayı düşünüyorum... Kuvvetle tahmin
ediyorum ki, Serkut salağı ilişkimizi böyle örselemeye devam ederse bir gece
Sayın Başbakanımız kendisine sürpriz bir telefon açarak "Serkut, nooluyo
oğlum, az akıllı olucan bak" diyecektir.
Beyim
Serkut'la ÖSYM vasıtasıyla tanıştık. Birgün Vahide Yengemlerin Güngören'deki
evi önünde bulunan parkta cimnastik yaparken bana yaklaşarak
"Pardon,
Berna Granül siz misiniz, enternette yayınlanan sınav sonuçlarına göre ÖSYM
beni size yerleştirmiş, kayıt için neler gerekiyo acaba" dedi.
Elbette
espiri yapıyordu. Tanışmak için bir vesile yaratıyordu. Kendisinin bu cingöz,
espirili, hafif kumral, omuzdan geniş, füme cam sıfır Doblo'lu ve SGK'lı hali
ilgimi çekmekte gecikmedi. Espiriyle başlayan ilişkimiz kısa sürede aşka oradan
nikah cüzdanına dönüştü. Yeri gelmişken şunu söyleyeyim. Memur nikah cüzdanını
bana verdiğinde, salondan Vahide Yengem, Samet Dayım, Fikri Eniştem felan
"Ayağına bas ayağına" diye bağırmışlardı. Ben de adettir diyerek
usulca Serkut'un ayağına basmıştım... O dakkada nasıl bir manyak olduğunu
anlamalıydım. Çünkü, ayağına hafifçe dokandım diye bana
"Lan
naaptın, rugan pabuçlarıma geri karı" diyerek o kadar insanın arasında
masanın altına girip ayakkabılarını ıslak mendille silmişti. O zaman farkına
varmalıydım, Serkut hastalık derecesinde titiz piskopat bir insan idi... Hijyen
hayvanı idi... Daha evliliğimizin ilk haftasında günde beş kez don değiştirip
bana haftada elli don çamaşır çıkardığında hayatımın çamaşır makinası başında
geçeceğini anlamıştım ama artık çok geç idi... Ömrümü bu gerizekânın elli
donunu yıkayarak mı geçirecekdim?
CIBLAK BİR ŞEKİLDE
ÖRDEKLE YAKALIYORUM
Serkut,
o beğendiğim, görür görmez "Ahanda bay doğru, vallaha da ruh ikizim"
dediğim adam sadece hijyen manyağı değil, aynı zamanda hastalık hastası biri
çıktı. Sabahları ördeğe işiyor, kendince idrar tahlili yaparak sıhhat durumuna
bakıp öyle evden çıkıyordu. Onu altı cıblak bir durumda ördeğe işerken ilk
gördüğümde "Rabbim, elalem TOKİ'sinde fitbol yahut at yarışından başka
fena bir alışkanlığı olmayan kocasıyla mutlu mesut hayat geçirirken ben kimle
yuva kurdum böyle" diye isyan etmişdim. Ama zamanla alışıyor tabii insan
"Bu da benim beyim, naapayım, bari çocuk yapayım" diyor...
İLK YAVRUMUZ REŞAT
DÜNYAYA GELİYOR
Hijyenik
aşkımızın ilk meyvası Reşat dünyaya geldiğinde Serkut bi süre normala döndü. Herkeşin
beyi gibi akraabalarla konuşup eğleşti, tebrikleri ve bebeğe takılan çeyrek
altınları kabul etti, hafta sonları AVM'lere gitti, benzincide arabasını
yıkattı, Lig TV bağlattı. Sevinçten içim içime sığmıyordu. Gerçi Serkut'un elli
donu üzerine bi de mütemadiyen pisleyen bebeğimiz Reşat'ın öte berisi
eklenmişti, rüyalarımda bilen çamaşır makinası görüyordum ama olsundu. Normal
sayılabilecek bir beyim ve minik bir yavrum vardı, varsın elli don
yıkayayımdı...
AYŞE'NİN SMS'İNİ
BULUYORUM
Ben de
her normal kadın gibi ara sıra beyim heladayken onun ceb telefonunu kontrol
ediyor, alışveriş fişleriyle kredi kartı ekstresini gözden geçiriyor,
gömleklerini ve arabasının çeşitli yerlerini kokluyor, CSI lardan öğrendiğim
üzere zaman zaman da luminol sıkıp mor ötesi ışıkla öte berisini inceliyordum. Rüyasında
konuşturup feyzbuk ve mail şifresinin domeztos79 olduğunu öğrenmiştim.
Tükkandaki bilgisayarın (açık parfüm üzerine tükkanı var kendisinin) şifresi
ise Reşat'ın doğum tarihiydi. Cebinin Pin'i 4675 Puk'u 7865 di, anne kızlık
soyadı Tabokan idi.
Yuvamı
korumak, saadetime gölge düşürmemek için herşeyi yapıyor, her önlemi alıyordum
yani. Gelgelelim yetmedi... Birgün ceb telefonundaki SMS lerden birinin Ayşe
adında bir kadından geldiğini gördüm. Kendisine direkman sorup "bunaltan
dırdırcı kadın" olmak istemediğimden uykusunda konuşmasını bekledim. Fekat
uykusunda askerdeki kasatura numarasından, lig fikstürüne, İDO kış tarifesinden,
mikroplarla mücadeleye kadar her konuda bülbül gibi şakımasına rağmen bir türlü
SMS'çi Ayşe hakkında tek laf etmedi.
GÜZELCENE KAFAYI
SIYIRIYORUM
Şübhe
içimi bir kurt gibi kemiriyor idi. Sinirimden o gerinin elli donunu birden renk
bırakan lacivert moher kazakla yıkayıp mahvettim. Bu hareket onu iyice evden
soğuttu. Ama ben kafayı sıyırmıştım bir kere. Tükkanın önünde kah bir simitci,
kah piyango biletçisi, kah dilenci kılığına girerek onu gözetliyordum. Birgün
simitci kisvesindeyken zabıta memuru Yücel ile kavga ettik. Tezgahımı
alıkoymaya çalışınca kendisinin kafasını yardım. Dikiş attırmak için Özel Damar
Hastanesi'ne gittiğimiz sırada da hastabakıcı Sururi ile tanıştım. Olup
bitenler bizi birbirimize yakınlaştırmıştı. Hep beraber alkol aldık. Sonra gece
Özel Damar Hastanesi'nin boş bir süitinde Yücel ve Sururi'nin oldum.
(.....)
Ekim Ayı Lmanyak Dergisi'nden kısaltılarak