BU, MİZAH YAZARLARI TARAFINDAN ÜRETİLEN BİR BLOG OLUP GAZETE ALINTILARI DIŞINDA YER VERİLEN HABERLER GERÇEK DEĞİLDİR.MİZAH ANLAYIŞI AYIRT ETME YETİSİ HENÜZ GELİŞMEMİŞ OLANLAR İÇİN ÇEŞİTLİ SAKINCALAR İÇERİYOR OLABİLİR. SİTEYE KATKIDA BULUNAN KİŞİLER, SAYFANIN SAĞ ALT BÖLÜMÜNDEKİ KÜNYEDE BELİRTİLMİŞTİR. TWİTTER'DA VE İNSTAGRAMDA HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞUBEMİZ YOKTUR
10 Kasım 2012 Cumartesi
YAVER ŞU SEVDİĞİM ŞARKIYI ÇAL
Osmantan Erkır'ın 2005 yılında okuduğu bir gazete haberi üzerine TCDD'ye başvurarak Atatürk'ün trenle yaptığı yurt gezilerinde dinlediği taş plaklardan derlediği bu CD, MP3 ler çıktı çıkalı dağılmaya yüz tutan disk arşivimdeki en değerli parçalardan biri.
CD kitapçığında, Cemal Ünlü'nün derlemesiyle Atatürk'ün trende dinlediği plakların bestekarları ve icracılarıyla ilgili bilgilerin yanısıra sofralarındaki fasıllarda yaşanmış bazı anılara yer veriliyor.
Kitapçığa göre Mustafa Kemal'in pek sevdiği, hatta zaman zaman kendisinin seslendirdiği bir gazel var:
"Yâ Rab! Ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
Peymâne-yi vücûda zehr-âb dolmasaydı
Âzâde-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan
Yâ dehre gelmeseydim yâ aklım olmasaydı"
Ziya Paşa'nın bu ünlü gazeli günümüz diliyle yaklaşık olarak şu anlama geliyor;
"Ya Rab! Ne eksilirdi senin ululuk denizinden
Vücud kadehine zehirli acı suları doldurmasaydın
Kurtulmuş olurdum dert ve gam belasından
Ya dünyaya gelmeseydim, ya aklım olmasaydı"
Cemal Ünlü kitapçıkda şöyle yazıyor:
"Atatürk hastalanır ve karnı su toplar. doktorlar acılarından kurtulması için şırıngalarla suyu çekmek zorunda kalırlar. yıllar önce söylediği bu gazel, onun yaşamında; gerçeğe, bir alın yazısına dönüşmüştür"
Atatürk'ün Hafız Yaşar'dan dinlemeyi sevdiği bu "Nevâ çiftetelli gazel"i CD deki gibi Hafız Yaşar'dan değil ama Üstad Münir Nurettin Selçuk'tan; "Zâhirî hâle bakıp etme dahil bir ferdi" şarkısının arasında dinleyelim;
Zâhirî hâle bakıp etme dâhil bir ferdi -- Münir Nurettin Selçuk
Beste: Hacı Ârif Bey
Güfte: Enderûni Vâsıf Osman Efendi
Form: Şarkı
Makam: Mâhûr
Usûl: Curcuna
Zâhirî hâle bakıp etme dâhil bir ferdi
Çekilir çile değil, çile-i germ ü serdi (2 defa)
Kendi hâlince olur her kişinin bir derdi
Tükenir mi feleğin sille-i nerm ü serdi
Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner vay
Gam u şâdi-i felek böyle gelir, böyle gider vay.
Gazel (Ziya Paşa):
yâ rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
peymâne-yi vücûda zehr-âb dolmasaydı, aman, aman
âzâde-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan, aman, aman, aman
yâ dehre gelmeseydim yâ aklım olmasaydı, of, of, of
Çekilir çile değil, çile-i germ ü serdi. (2 defa)
Not: Bazı notalarda 4.cü satır "Tükenir mi feleğin mihnet-i germ ü serdi"olarak geçer.
Vezni: Fâilâtün/Feilâtün/Feilâtün/Feilün (Fa'lün)
Açıklaması:
Görünen hale bakıp hiç kimseyi dışlama.
Acı ve tatlı çileler, çekilir çile değildir.
Herkesin kendi halince bir derdi vardır.
Feleğin yumuşak ve sert silleleri tükenmez.
Dünyada hüner, eziyeti zevk haline getirebilmektir.
Feleğin sevinci ve üzüntüsü böyle gelir, böyle gider.
Gazel hakkında Atatürk'ten bir hatıra:
1) yâ rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
peymâne-yi vücûda zehr-âb dolmasaydı
âzâde-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan
yâ dehre gelmeseydim yâ aklım olmasaydı
"atatürk, sofradaki arkadaşlarından arzularını soruyor. münasip birer şarkı istiyorlar; çalıyoruz. bu meyanda ali hikmet paşa'ya da soruyor. müşarünileyh benden bir taksim dinlemek arzusunu gösteriyorlar. taksime başlıyorum. zemin ve zamanını yapıyorum. bu fasıl arasında biraz yorgun, fakat kuvvetli bir ses gazele başlıyor. herkes nefes almaktan çekiniyor. bu ses ata'nın sesi... efsane diyarlarındayım. "ordular! ilk hedefiniz akdeniz'dir ileri..!" diyen bu ses şimdi nağme olmuş, his olmuş taşıyor"
riyaset-i cumhur fasıl heyeti neyzeni burhanettin ökte
türk musikisi dergisi
1 şubat 1948 / sayı:4
yâ rab! ne eksilir deryâyı izzetinden
peymâne-i vücuda zehrâb katmasaydın
yani;
ya rab! ne eksilirdi senin ululuk denizinden.
vücut kadehine zehirli acı suları doldurmasaydın
atatürk hastalanır ve karnı su toplar. doktorlar acılarından kurtulması için şırıngalarla suyu çekmek zorunda kalırlar. yıllar önce söylediği bu gazel, onun yaşamında; gerçeğe, bir alın yazısına dönüşmüştür.
kaynak:
cemal ünlü
atatürk'le bir tren yolculuğu
2) "1909 yılında selanik'teki kumanda ve erkan-ı harbiye heyeti, bir garnizon tatbikatı yapmak için manastır'a gidiyor. heyeti taşıyan trenin bir kompartımanında, iki arkadaş, hoca ve talebesi; binbaşı naci* ve mustafa kemal oturuyorlar.
bir aralık naci paşa, mahzun bir eda ile mustafa kemal'e büyük türk şairi ziya paşa'nın şu iki beyitini okuyor:
yâ rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
peymâne-yi vücûda zehr-âb dolmasaydı
âzâde-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan
yâ dehre gelmeseydim yâ aklım olmasaydı
hocasından bunu işiten mustafa kemal, kısa bir teemmülden sonra;
-hocam, büyük türk şariri vücut peymanesini zehrab ile doldurmaktan ziyade bu peymaneye zehrab katmamasını isteseydi, yani:
-yâ rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
peymâne-yi vücûda zehr-âb katmasaydın
deseydi daha muvaffık bir şey söylemiş olmaz mı idi? görüyorum ki, bu sözler bir acının ifadesidir; mamafih ben henüz bunu iyi kavrayamadım."
kaynak:
afet inan
atatürk hakkında hatıralar ve belgeler
5.baskı, s.101