RETİNA TARAMASI KONVEKSİYONLU MODÜLER VERİ TABANI
Başlıkta ıvır kıvır edilebilir ama mevzu basit. Adam kameradan gözbebene bakıyo, “Sen geç, sen dur burada geçen maç balta fırlatmışın” diyo. Bi tür aldım verdim ben seni saha koymıyıverdim şeyi gibi.
ALTI DEVRE, SEKİZ MOLA, GOL ATAN KALEYE
Bir Alman bir İngiliz bir de Amerikan buna “family sport” da diyolar. Kasma kusma yok, genişşşş. Düdük çalıyo ara veriyoz, üç kornerden ikişer penaltı atıp mısır patlağımızı şirinlercesine rakip taraftara fırlatıyoruz. “Ohh gördün mü, 78-92 oldu sana bu gol” diyoruz. Şen şakrak, Zinadin Zidan. Kafa atma yok yani.
CAPON KALE, ALATURKA PİSUVAR
Böbrek üstü bezlerinden olan testosteron coşunca adam döner bıçağını çıkarmak, kapalıdan çağlayıp onsekizin içinde uçan röveşata koymak istiyo ya boşaltsın böbrekleri. Ne bez kalsın ne kasavet hesabından. Relakscana salarken de oyunun iki yönünü de oynayan ön libero olsun. Olsun tabi.
PİS BURUN ŞUT HAYRATI
Koy topu kaleyi lunaparktaki kaleciye şut atma tandansından, vursun adam hunharca süzdürsün stresini. Fazla da abanmasın ama. Yıkmasın ortalığı Yuh Van Nistel Roy gibi.
Altı top sihirbazı yabancı cepte zaten. “Dört kollu, üç ayaklı, yeri kazabilen nükleer başlık kafalı” genetik katkılı sayborg da mı istiyosun. Verdim gitti. Renk gelsin oyuna biraz. “Uzatmaları durdurup taçtan gönül şutuyla kaleyi bulan” ecinni de mi istiyosun. Veriyorum kardeşim onları da, zorla mı? Daha ne istiyosun? Haaa. Altı artı dört artı iki oniki etti. Çıkar bi yabancıyı, neticede oyun onbir oyuncudan fazlasını kaldırmıyo malum.
Tartışmalı pozisyon, mehake, tahkim mahkim bunları geçicez bi kalemde. Hakemleri bi zulayıycaz ki full arazi. Tükürdün mü cart dev panodan sarı kart, ırkçı söylem mi konuşuyosun elin kara derili garibanına cart kırmızı artı dört maç hak mahrumiyeti. Durulmazsan ışınlıyıverir seni hakem Jupiter’in uydusu Europa’ya, dikkatini celbetmek gibi de olmasın hani.
Olay bu tabi aslında da, yenganım kombineyi alıp mikrodalga fırında tandır ısıtma programına koyar diye konuyu baştan beri açamıyoruz. Hayır yenge de gelsin maça diycez bu sefer çoluk çocuk var. “Baba bu başka anne mi?” der, yenge de meşaleyi yüzünde söndürür. O olur.
Yazan: Alper Atalan