23 Kasım 2009 Pazartesi

“Gelecekte farklı olacağını umduğumuz, değiştirmeye çalıştığımız ne varsa, bunların kıyametten sonra bile yaşayacağını göstermeye çalışıyorlar bize... Böylece yaşadığımız eşitsiz hayatı haklılaştırıyor, ebedileştiriyorlar.”



BATSIN BU DÜNYA

2012’yi izledim. Bizim Ayamama Deresi’nin taşmasında yaşadığımız kıyametin biraz hallicesi...
Ama mantık (mahşerde bile) aynı mantık:
Parası olan yaşar; fukara ise battığı çamurun içinden “O gemide ah ben de olsaydım” diye ağıt yakar.
* * *
Aylardır “Kıyamet kopacak” vaveylasıyla pompalanan film, “kıyamet kadar görsel efekt üstüne bolca Hollywood klişesi” formülüyle pişirilmiş.
Mayaların takviminde öngörüldüğü şekilde 2012’de kıyamet kopuyor, ama “Önce tedbir, sonra tevekkül”ü şiar edinen insanoğlu hazırlığını yapmış, gemilerini önceden (herhalde ucuza gelsin diye Çinli işçilere) ısmarlamış.
Hatta gemi biletlerini de fahiş fiyatla satmış. Kıyamet alametleri başlayınca dünyanın 8 lideri buluşup gemiye tüyme kararı alıyor.
Orada saklanıp insan soyunu onlar sürdürecekler.
İngiliz Kraliçesi hemen köpeklerini alıp geliyor.
Pırlanta kalpli Amerikan Başkanı ise “Ben halkımla ölürüm” diyerek binmiyor. Allahtan kızını bindiriyorlar da insanlık, istikbal ümidini hepten kaybetmiyor.
Bizimkini göremedim; binmek için yeterli süre verilmeyince “Daha da binmem geminize” deyip indiği rivayet ediliyor.
* * *
Bu arada görgüsüz Rus tüccar, iki şımarık oğlu ve sarışın metresiyle gemiye koşturuyor. Afetin büyüklüğünü görünce, yanındaki afeti terk ediyor. Lakin Amerikalı yapımcılar, kıyamet gününde bile Rus sahibinin sesiyle harekete geçen araba reklamı yapmayı ihmal etmiyor.
Tabii felakette, Hollywood örf ve adetleri mucibince, dağılmış aileler birleşiyor, çocuğunu ihmal etmiş babalarla, babasını ihmal etmiş çocuklar birbirine koşuyor, inançsızlar imana geliyor.
Deprem çatlağıyla yarışabilen arabalar izliyoruz.
İki saatlik uçuş kursuyla askeri uçak kaldırabilen pilotlar...
Yer yarılsa, deniz dağa çıksa bile çalışan cep telefonları...
“Kıyametli Maya Takvimi”ni görünce “Bizim Saatli Maarif Takvimi daha iyiymiş” diye düşünüyoruz.
Öte yandan “Ayamama felaketindeki halimiz o kadar da kötü değilmiş” dedirtecek teselliler de var:
Elin oğlunun onca masrafla yaptığı gemi dağa çarpınca camı çatlıyor, kablo sıkışan kapısı kapanmıyor, kilerini su basıyor.

* * *
Ah şimdi Ünsal (Oskay) hocam olsa muhtemelen şu yorumu yapardı:
“Gelecekte farklı olacağını umduğumuz, değiştirmeye çalıştığımız ne varsa, bunların kıyametten sonra bile yaşayacağını göstermeye çalışıyorlar bize... Böylece yaşadığımız eşitsiz hayatı haklılaştırıyor, ebedileştiriyorlar.”
Öyle ya...
Nuh’un gemisi asırlar sonra uzay gemisi gibi olmuş, ama insanoğlunun parayla, mevkiyle, olmadı rüşvetle istikbal satın alma kaderi hiç değişmemiş.
Ucuz Çinli işçiler, yaptıkları gemiye binemeyip fukara evlerinde ölümü bekliyor. Son gemide de vicdan değil cüzdan konuşuyor.
Yer kapma itişmesine katılmayıp tevekkül gösteren tek kişi var; o da deli... Bu mu kurtarılmaya çalışılan “medeniyet?”
Koca insan soyu, yarına bunu mu saklıyor?
Dünya yıkılsa da paranın hâkimiyeti sürecek mi?
“Yeni dünya”da da köle Âdemoğullarını bu sefil düzenin efendileri mi yönetecek?

* * *
Öyleyse?
“Arkadaşlar, hazır mıyız?”
“Batsın bu dünya!”