Sinir sisteminiz duyduğuna inanma aşamasını zorlanarak atlattıktan sonra genelde bezginlik hâkim olur bünyeye.
“Iyyh” diyebilirsiniz, “Aman ne komik, gül gül öldük” diyebilirsiniz veya en iyisi sessizce durup uzaklara bakmayı tercih edersiniz.
Kötü veya “soğuk” esprinin genel etkileri özetle böyledir.
Karşılık da vermek isteyebilirsiniz tabii.
Mesela karşınızdaki “Adam yatmış, karısı kotra” diyerek ölümcül, acımasız bir hamle yaptıysa siz de can havliyle “Cem’le küstük, hangi Cem? Pamp ap dı Cem” diyerek ateşe ateşle karşılık verebilirsiniz.
Nefsi müdafaaya girer, hâkim karşısına çıksanız beraat edersiniz.
* * *
Kötü esprinin kendine özgü bir estetiği vardır, severim.
Tıpkı aşırı kötü filmlere, aşırı kötü şarkılara duyduğum türden bir sevgi.
Hayatı, insanoğlunun nereye varmaya çalıştığını sorgulatır.
Bir esprinin ya çok iyi olması gerekir ya da çok ama çok kötü.
Bu konuda uzmanlaşmış yakın arkadaşlarım vardır, ben de fena sayılmam (çok fenayımdır demek bu tabii!)
Birbirimize üst üste onlarca, yüzlerce berbat espri yapıp bir nevi şok tedavisi uygularız.
Pirimiz Can Barslan’dır.
Bu büyük mizahçı, absürdün dalağını yarmış bu tatlı insanın Leman’daki “Terelelli Pictures” köşesi yıllarca rehberimiz olmuştur.
Örneklemek bakımından, hatırıma kazındığı şekilde aktarmaya çalışayım bazı karikatürlerinin mantığını.
Mesela adam eve gelir, karısı “N’aber, nasıl geçti günün?” der.
Adam “Bilsen başıma ‘ne’ler geldi?” der.
Adamın kafasında çeşitli boyda ve fontta birçok “N” harfi vardır.
Kahramanımızın başına gerçekten de “N”ler gelmiş ve saplanmıştır!
Güler miyiz? Can Barslan yaptığı için evet. Fiziksel bir acı hissi eşliğinde de olsa güleriz, durduramayız kendimizi bu haksızlık karşında.
* * *
Aynı karede gökyüzünden elinde baltalarla filan Siyu yerlilerinin düştüğünü görürüz.
Barslan görevini yerine getirmiş, okurun hassas sinir uçlarının ensesini bularak şaplağı patlatmıştır.
Titreriz, ürpeririz, sırtımızda biriken ter damlalarını fark ederiz ama çok geçtir artık.
Bünye savunma mekanizmasını devreye sokar “Puhahaha!” diye patlatırız kahkahayı otobüste, vapurda veya banka kuyruğunda olduğumuza filan bakmadan.
* * *
Kötü espri yapma hakkı mizahçılara ve yakın arkadaşlara, çok yakın arkadaşlara aittir.
El-kol şakası yapmanın sözel hali sayıldığı için sadece yakın arkadaşlarımıza tanıdığımız bir haktır.
Tanımadığımız, tanınmadığımız ortamlarda yaparsak işler karışabilir.
Vicdanımızı sorgularlar...
* * *
Egemen Bağış’ın “Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo Da Vinci” esprisi gündemi epeyce meşgul etti.
Üstüne bir de “Tarzanglish” çağrışımlı tepki cümlesi -”Put it in your appropriate place/Onu münasip bir yerine koy”- gelince sosyal medyada adı “Şakacı Egemen”e çıktı bakanın.
İşin diplomatik, siyasi boyutundan bağımsız bir değerlendirme yapmak gerekirse...
Sayın Bağış, sevgili Bağış...
“Leonardo” temalı çalışmanızı, kötü espri geleneğine duyduğunuz saygının bir nişanesi olarak görmek ve hızla unutmak isterim.
Gılarımla.
Hangi gılarımla?
Fazıl Saygılarımla.
Oldu mu?
Olmadı tabii.
Tamamen intikam hissi...