Drama, Fransa, İtalya, Doksan Dakika, Falan filan… Marie Stuart enişte tarafından devrime inanmış ama Teletubbies’lerin aklını karıştırmasıyla yarı radikal iki yarı da fonksiyonel ılımlı İslamcı ama bir taraftan da liberal karşı hareketin içinde delege vazifesi olan dokuz on yaşlarında bir sade vatandaş kimliğindedir. Filmin can alıcı bir sahnesinde eniştesi Franco Federice’ye “Enişte ne zaman devrim gelicek, ne zaman herkes bizim sınıftaki Anne Yuvgevena gibi Beymen Club’dan kırmızı straples iç kazak giyecek?” diye sorar ancak o sırada Nasdac endeksini izleyen küresel karşıtı eniştesinden yanıt alamaz. Hepten kafayı kıran Marie Stuart; ebay’den aldığı Polonya menşeili bir bazukayla kendi ölçülerinde bir devrim yapmaya kesin karar vermiştir işte tam da o anda. Önce Gugenheim Parkı’nda uzun uzun oturup psikopata sarar. Sonra da iki okulun takı atölyesi sınıfına gidip Yaradana sığınarak bazukayı saydırmaya başlar. Böyle trajik bir de sonu var ama seyretmeden bilemezsiniz tabi. Teletabi…
Film İkiiii… “KIZIMI KURTARIN” Ya Da “BARMEN KARDEŞ, BU KUNDAKTAKİNİ DAHA ÖNCE BURALARDA HİÇ GÖRDÜN MÜ?”
Dakota Barosu’na bağlı boşanma avukatı Wilbur’un ebay’den bazuka alıp katliama girişen kızı Marie Stuart kayıplara karışmıştır. Wilbur can dostu görünen ancak arada bir de aralarında cinsel yakınlaşmaların yaşandığı Quincy adında hoş latif ince belli kalın dudaklı şuh kahkahalı bir de adli tıpçı arkadaşı vardır ki bu Quincy der ki: “Wilbur bebeni kaçırsa kaçırsa organ mafyası kaçırmıştır, ben sana söyliyim. Senin çocuğun kulakları orijinal amino asit dizilimine sahip söküp Britney Spears’ın evladına takmazlarsa ben de adli tıpçı diilim. İkinizin de kızı kaçırıldı ya işte aradaki bağlantıyı çözemiyor musun Allah’ın belası” der. Wilbur mevzuya direkman kitlenir. Çünkü onu da üç buçuk yaşındayken uzaylılar kaçırmış alnına koydukları platin plakete sırf piçlik olsun diye “Made in Taiwan” yazmışlardır. Wilbur kişilik bölünmesine gitmenin doğru olacağını düşünür. Kızının ruhuna bürünür ve evdeki soba borusunu bazukaymış gibi alıp okşamaya başlar. Quincy kadar kaltak olabilmek için de kendine siyah fileli çorap ve saten kırbaç ısmarlar e bay sitesinden. Ancak ilginç bir olay meydana gelecek, eve siparişleri getiren kurye paketleri karıştıracak ve eve gelen paketin üzerinde “Sayın Marie Stuart eliyle… Yuuucin Coolibaly” yazacaktır. O da neyin nesidir öyle? Yuucin denen godoş da kimin nesidir şimdi? Neden kızının eliyledir? İşte bu noktada Wilbur 95 model Miami plakalı kırmızı Fiat Marbella’sıyla 46. Otoyolla 78. Anayolu birleştiren Mawyland sapağından yola çıkar. Devamını yazarsak filme gitmezsiniz… Yazmıyoruz o yüzden…
Fillllmmmm Üç….. “AY EM DI LEJANT” Ya Da “EFSANEYE BİR KESTANEYE İKİ”
Yuuucin Coolibaly köpeksoylu bir dünya kurtarma stajındaki kahraman insanıdır. İkinci göbeğe kadar köpek oğlu köpek ondan sonraki nesil kurt kırma iki sop kadar kurt adam ve nihayetinde andro geninde bir ittir. Marie Stuart adlı dokuz yaşında ve bazukayla okulu uçurup kırmızı straples kazak alabilmek için devrim başlatmak isteyen ve Wilbur adlı babasının Quincy adlı bir adli tıpçıyla olan yatak ilişkisinden bunalmış olan kız çocuğunun Timoti adındaki minik köpeğinin peşindedir bu Yuuucin dene adam. Neden peki? İşte filmin koptuğu noktadır bu soru… Timoti adlı köpek dokuz nesil sonra dünyayı yöneten robot ırkına karşı karşı devrim başlatacak olan köpek soyunun atasıdır da ondan. Yuuucin durumu dokuz yaşındaki on da olabilir bilemiyoruz küçük kız Marie Stuart’a anlatır. Marie “Ben de zaten devrim gibi bir olayın peşindeyim amcacım… Size enişte diyebilir miyim?” der. İkisi birlikte Timoti’yi de yanlarına alıp tıpkı Leon filmindeki gibi sayıp saydırmaya başlarlar kurşunları önlerine gelene. Sonuçta köpeklerle insanların, insanlarla robotların, robotlarla köpeklerin savaşını kim kazanacaktır izleyip görecez tabi.
Alper Atalan