- Alo Sıkılhan, dostum nasısın ben Hırgürkan... Yırtıcı Gourup Siyosu, ekmeğinin peşinde, ticarete baş koymuş, sivil, memleket sevdasını taa yüreğinde içerlerinde cidarlarında hisseden, bir kadına karşı yeri geldiğinde şefkatli bir sevdicek ama yeri gelince gaddar bir vurducak, çocuklarına müşfik bir baba, fırsatları değerlendiren becerikli bir esnaf, devam et...
- Neye devam ediyim...
- Yani benim daha başka ne gibi özelliklerim var onları sayıyoruz da arkadaşlarla... Teknolojiye olan düşkünlüğüm mesela. Günde en az bir kez gidip cep telefoncunun fitrini önünde yarım saat kadar dikelirim, bunu da yazalım: Dünyadaki teknolojiyi takıp eden... Evet devam edelim Sıkılhan...
- Kendini şişirip patlatmaya mı karar verdin zalım?
- Yok lan sivii yazıyorum kendi hakkımda. İtfaiye ihalesine girecez de taşeron şirket olarak. İhale dosyasının içine şirket siyosunun sivisi de konuyor. İtfaiyeyi alalım seni de bi yere grup başkanı felan yapıcam... Pinersin kırmızı araca, açarsın sireni ne trafik ne de bişey... Ne gülüyon len kıs kıs... Hah bunu da yazalım siviime, Teyyo Pehlivan Kıssalarını ezberden bilen espirili bir kişilik, güldürürken ticaret eden, ifrahata kaçmadan ölçülü bir şekilde gülen... Burada ihalecilere yapmam gerekirse birkaç itfaiyeli espiri de bulabilir miyiz enternetten felan. Teyo Dayı espirilerinin hepsini ezberledim ama ihaleye giren herkesin aklına gelmiştir bu. Benim farklı bi şeyler yapmam gerekebilir, ticarette kurnaz olucan biraz.
- Sen bütün itfaiye araçlarının niye kırmızı olduğunu biliyo musun Hırgürkan?
- Ben etfaiye araçlarının neden kırmızı olduğunu biliyor muyum?... Eöö... Neden kırmızı, bilmiyorum...
- O kadar hortum sana girse sen de kızarırsın...
- Lan! Şerafsiz, miyzah mı lan bu... Taşeronla toşhak mı geçiyon aklın sıra çirkaf! Dur lan orda taşerona felan vermiicam bizzat gelip ben kesicem. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Ekmeğinin peşinde, Alman Teknik Adam, Doblosu üç yavrusu ve Tokisiyle ticaret aşkı ve memleket sevdasıyle... Lıhayyn!
* * *
Alo Sıkılım naaber Buğra ben. Kafamız nası biliyo musun dümdüz olm, Sabiha Gökçen’ler dolaşıyo pist gibi, ihahah... Servis Şoforu Celil Abim diyo ki, Sıkılhanımı açılışa bekleriz diyo...
- Kafa mı açıyosunuz?
- Yok len ecza tükkanı, pharmacy... Uhuh...
- Eşeğin karpuzkabuğu tükkanı işletmesi gibi bişi...
- Bana baak, aklına kötü bişi gelmesin. Ecza tükkanı açıp da kendi sermayemizi içip kafa yapmiycaz. Vatandaşa hızmet vericaz, bugün ülkeyi ekonomic bir açmaza sürükleyip hükumeti yıpratmaya çalışan ecza odalarına bir ders vermek burnularını sürtmek maksadıyla ekmeğimizin peşinde olacağız...
- Hangi kurnaza sorsan ekmeğinin peşinde... Ne yiyosunuz olm siz...
- Onu anlatıyodum, tükkanımızın haplarını yemiycez direktman. Yalnızca son kullanım tarihi geçen ilaçları yutucaz Celil Abimle. İmhamızı edicez, kafaları yükselticez, bi taraftan da ekonomiye, ekmek... Herneyse gel çok güzel bi göz damlası içiyoruz. Kafa nası güzel havsalan almaz. Onbeş yıl öncesinin Seren Serengili gibi olduk, yarının Coşkun Sabahıyız, uhahah... Gel şimdi bi de öksürük şurubu açıp seksenli yıllara gidicez İhinyehihe... Hüşş olm çık gel lan, hergün nöbetçiyiz biz Celil Abimle... Alo... Alo kapadın mı. Biz kapamıycaz işte hep açık olcaz, “Arkada iğne odası da var” diyo Servis şoforu Celil Abim. Ahohoh... Basen emen siprey gelmiştir. Kene korkutan bilezik bulunur. Saç çıkıyor... Ehihhihi...