23 Ocak 2010 Cumartesi

KALBİN BÖCÜÜ İÇİN İLAÇLAR

RADİKAL CUMARTESİ / Eray Aytimur -23/01/2010

Kurbağa demiş ya, “Dünyayı sel alsa umrumda değil”, benimki de biraz o hesap... Umursuzluk ve umarsızlık değil de 'kalbin böcüü'nü diriltebilmek için gereksinim duyulan bir rehabilitasyon süreci diyebiliriz. Ne de olsa 'kalbin böcüü' mühim mefhum.
Kurbağa demiş ya, “Dünyayı sel alsa umrumda değil”, benimki de biraz o hesap... Umursuzluk ve umarsızlık değil de ‘kalbin böcüü’nü diriltebilmek için gereksinim duyulan bir rehabilitasyon süreci diyebiliriz. Ne de olsa ‘kalbin böcüü’ mühim mefhum.


Her kim ki hayattan bıkmış, olup bitenle baş edemeyip vazgeçermiş, Çukurova yöresinde ona ‘Senin kalbinin böceği ölmüş’ derlermiş. Her şey zamanını beklediğinden olsa gerek, doğma büyüme Çukurovalı olduğum halde bu deyimi öğrenmem bugünlere kaldı. Ve daha pek çok şey gibi bunu da Atilla Atalay’dan öğrendim.
Çeki kayalığı
Atalay’ı okumaya başladığımda o mizah yazarıydı, bense iki basamaklı yaşlarıma henüz girmiştim. Sıdıka, anasının terliği, Şetaret Hala, Eşşoğlueşkenar, Majesteleri Eray, bittabi Sebastian ve hatta Ohrek Tümsencik hep o günlerimin kahramanlarıydı. Zaman bazı bazı durduğu yere mıhlansa da çoğu zaman su gibi akıp geçti ve günümüzü buldu. Ona rağmen ben hâlâ iki basamaklı yaşlarımdayım ama Atilla Atalay’ın yazdıkları çoktandır insanın kalbine kirpi değmesi etkisi yaratıyor.
Nitekim rahmetli Oğuz Aral da kendisine demiş ki: “Senin içinde, bütün güldürücü, sevindirici coşkulu bileşenleri aldıktan sonra, ağır, yerinden oynatılamaz, gözyaşı dahil bilinen herhangi bir sıvıyla akıtılıp temizlenemez bir tortu kalıp birikir. Geriye irisinden bir taş, ‘çeki taşı’ kalır.”İşte tam da Huysuz İhtiyar’ın dediği gibi. Atilla Atalay’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan son kitabı ‘Kalbin Böcüü’ sanki bir çeki taşları yığını ya da bir çeki kayalığı. Nitekim kendisi de çeki taşından kırabildiği parçalardan yaptığı harflerle yazdığını söylüyor bu kitabı.
30 küsur kısa öykü var. Bunlar arasındaki tek yeni, ‘Kalbin Böcüü’. Hatta diğerlerinin hepsini neredeyse kelime kelime hatırladığımı fark ettim. Hiç sorun olmadı. Her okuyuşta dipten yeni çeki taşları çıkaracağımı bilerek okudum. Yeni bir Atilla Atalay kitabı çıkıncaya dek de dönüp dönüp okurum nasılsa. Bence siz de okuyun, okuyun ki kalbinizin böcüsü canlansın, zaten canlıysa kanlansın. Okuyun ki kalbinin böcüsü neredeyse doğarken ölmüş küntlerden biri olmayın, bırakın onlar hastalıklarıyla yaşamayı matah bir şey sansın, sizler aman diyeyim kalbinizin böcüsüne mukayyet olun böyle böyle şeyler okuyup!
Rashit’li sevgililer günü
Hatta elim değmişken kalbin böcüsüne hayat veren bir de müzik yapayım. Çünkü Türkiye’nin ilk yasal punk rock albümünü yayımlayan Rashit, dört şarkılık mini albümle yaklaşık beş yıl aradan sonra müzik piyasasına geri dönüyor. Prodüktörlüğünü Orkun Tunç’un üstlendiği şarkıların kayıtları Doruk Öztürkcan (Remoov Records) ve Tolga Tolun (SAE Institute) tarafından gerçekleştirildi. 14 Şubat Sevgililer Günü için özel hazırlanan ‘Dinozor’ adlı mini albüm, Hakan Erenciğimin Ossi Müzik etiketiyle ocak sonunda piyasalarda olacak. Böylece Rashit’in yıllarca underground piyasalarda dilden dile dolaşan ve üne kavuşan ‘Dinozor’ isimli şarkısı, yasal olarak yepyeni bir versiyonuyla CD ortamına taşınacak.
Grup bu EP için vokallerini Teoman’la paylaştıkları ‘Yakın Ölüm Deneyimi’ ve şair Küçük İskender’in vokalleriyle eşlik ettiği şiiri ‘İyi Şeyler’i de kaydetti. 2010’un bahar aylarında çıkması planlanan dördüncü stüdyo albümüne girizgâh niyetine dinlemeniz tavsiye olunur.Rashit grubunun yeni kadrosu, kurucu üyesi Tolga Özbey’in geri dönüşü ve gitarist Levent Özer’in katılımıyla; Oğuz Taktak (vokal), Tolga Özbey (elektrik gitar), Levent Özer (elektrik gitar), Bülent Kabaş (bas gitar), Orkun Tunç (davul) olarak son şeklini aldı, ilgililere duyurulur...
Bazen hiçbir şey yapmadan durmak, hayatın ne yapacaksa yapıp bitirmesini beklemek insana kurtuluş gibi geliyor ama kalbin böcüünün yerini hiçbir şey tutmuyor.
O nedenle öpüyorum böcünüzden, hadi çekilebilirsiniz şimdi.