9 Aralık 2007 Pazar

Kandilli Rasathanesi’ni Deli Eden Mail’ler

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinin, son depremleri yayınladığı web sitesinin, günde 100’e yakın "Deprem olacak mı" yönünde ileti aldığı bildirildi. AA muhabirinin Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinden aldığı bilgilere göre, Türkiye’de meydana gelen son 200 depremin tarih, saat, derinlik, enlem, boylam, büyüklük ve yer gibi hızlı çözümlerini gösteren www.koeri.boun.edu.tr adlı web sayfası her gün yüzlerce kişinin ziyaretiyle merakları gidermeye çalışıyor. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezine e-posta yoluyla gelen bazı iletiler şöyle:

-Denizli’deki depremler öncü olabilir mi?
-Akhisar’da büyük bir deprem beklendiği söyleniyor. Ne düşünüyorsunuz?
-Ege Denizi’nin sularının çekildiği ve deprem olacağı söyleniyor? Neden hiçbir bakan İzmir ile ilgilenmiyor?
-Havaların bu mevsimde bu şekilde olması fayları etkiler mi?
-Marmara Bölgesi’nde son 15-20 gündür hemen hemen hiç deprem olmuyor. Sizce bunu nasıl yorumlamak lazım?
-Ben depremin şiddetini ölçmek istiyorum. Bu işlemin, ivmeölçerler ile yapıldığını öğrendim. Ancak bunlar 2 veya 3 boyutlu ölçüm yapıyorlar. Ölçüm yaparken bu üç boyutu nasıl kullanacağım?
-Kuzey Anadolu Fayı ne zaman kırılacak?
-Depremde dışarıda çadırda yatmamız uygun mu sizce?
-Depremlerin hiç mi faydası yok?
-Elazığ’ın deprem durumu nedir?
-Isparta’da büyük deprem olabilir mi? Kızım orada okuyor. Merak ediyorum.
-Denizli çok pis sallandı, ama sitenizde çok az görünüyor.
-1999 Marmara depremi başta olmak üzere büyük depremler yaşadım. Deprem anında ve sonrasında çeşitli gözlemlerim oldu. Bana soracağınız bir şey olabilir mi?
-Bu kadar çok ziyaret edilen siteye neden reklam alınmıyor?


Milliyet

BLOGLARIN AMİRAL GEMİSİ OLASI BAŞKA BİR TAKIM SORULARI KENDİNE SORDU VE YANITLADI… SIRF KANDİLLİ BİRAZ RAHATLASIN İŞİNE GÜCÜNE KONSANTRE OLSUN DİYE… KAMU HİZMETİ MALUM, BÖYLE DE TOPLUMCU BİR SİTEYİZ YERİ GELDİĞİNDE TABİ…

SORU: Fay bizim koridordan geçiyosa ve mutfakta 1,3 şiddetindeki bi deprem olursa bu oturma odasıyla çocuk odası arasında nasıl hissedilir? Balkona çadır kuralım mı?

YANIT: Her yerde aynı hissedilmesi lazım. Fay dediğimiz öyle bıcırıktan bi kırık diil. Ama içiniz rahat etmiyosa çadır sizde kurulu kalsın. Böyle orta yol bulunabilir pekala.

SORU: Sular kesiliyo diye küveti dolduruyoruz, komşunun kızı “Gülfer yenge deprem çıkarsa küvetteki su tsunami yapar bütün apartmanı boğarsınız alimallah” dedi. Doğru mu bu?

YANIT: Yanlış. Banyonuzda devasal boyutta bi okyanus beslemiyosanız külliyen yanlış. Bu açık deniz için de geçerli, iç deniz için de geçerli. Hatta gül hatırınız için göl bile olur. Ama tsunami olmaz.

SORU: Beş artçı bi merkez üssü ediyo. Hiç hesapladınız mı, benim hesaplarım tutuyo. Haritadan fay hatlarını cetvelle birleştirince iblisin boynuzu gibi bi şekil çıkıyo ayrıcana. Siz de birleştirin görüceksiniz. Fayın çıktığı boynuzun ucundan yerin dibine bomba konsa patlatılsa orası en azından iblisin boynuzunu kırsak kurtulmaz mıyız bu deprem felaketinden? Siz de çizin bakın çıkıyo boynuz, tam da fayın başladığı mevkiide.

YANIT: Noktaları birleştirerek şeytani bir takım sonuçlara varamayız. Varmamalıyız da zaten. İblis dediğinizi fay kırıklarında diil başka yerlerde arayınız rica edicez.

SORU: Bizim burada Çatalçukur mevkiinde dikkuyruk diye bi kuş türü var. Bunları Hollanda’dan bilim adamları geldi soyları tükeniyo diye korumaya aldı. Dikkat ettim depremden önce güneybatıya doğru tüneyip cik cik cik diye üç kez ötüyolar. Kuyrukları da böyle yeşil yeşil büzüp diklemesine titretiyolar. Bunlar deprem habercisi diil de ne? Hollandalı işi çözdü siz hala bi ilgilenmediniz? Neden?

YANIT: Hegenügüz kuguş digiligi bigiligen bigir Hogollagandagalı bigir bigiligim adagımınaga ragaslagamadıgıgık. Segenegen Hogollagandaga’yaga bigir git isgistegersegen.

SORU: Kendim kaportacıyım. Perte çıkmış bi beş kasa BMW’nin parçalarından bizim kalfayla küçük bi şişmograf aleti yaptık biz. Böyle masanın üzerine koyup masayı hafif salladığınız vakit ibresi hemen 2’ye yürüyo. Mahalle camisinin bitişiğinde Şenesenevler’e doğru bi ulu çınar vardır gelenler bilir onun tepesine çıkarttım. Kalfa aşağıdan çıraklarla ağacı salladı ibre 4.68’e kadar çıktı. Ankara Tandoğan Meydanı’na bunun yirmi mislisini pirinçten dökebiliriz. Halk baksın depremi kendisi ölçsün. Yalnız malzeme yok, para gönderebilir misiniz? 8750 Euro kadar.

YANIT: Bu mail’i BMW’nin Almanya’daki merkezine de atarsanız sizinle mutlaka temasa geçeceklerdir. Euro konusunu da mutlaka dile getirin ama.

SORU: Sultanahmet’teki Dikilitaş’ın yedi kat dibinde yetmiş beş ton uranyum gömülü diyolar. Uzaylılar bırakmış, bu madde yerinde duramazmış kıpır kıpır oynarmış durduk yerde. Depremin nedeninin Dikilitaş olduğunu bile bile neden uzmanlar gözünü kulağını kapatıyor bu olaya? Bi uzman da çıkıp Dikilitaş’ın üzerindeki yazıları okuyamaz mı? Japonlar gelip gidip fotoğrafını çekiyo “çan çon çin” laflar edip mevzuyu çözüyolar. Sökelim taşı, satalım Japonlara uranyumu, olsun bitsin. Yarın birgün uzaylılar da gelirse “Kardeş, başımıza iş açtınız, çok yiyosa gidin Hiroşima’ya atın bombanızı” diyemez miyiz?

YANIT: Diyebiliriz. Siz uzaylılarla kontakt kurduktan sonra bizi bi çaldırın. Bunların hepsi olucak edicek şeyler. Neden olmasın?

Yazan: Alper Atalan