5 Aralık 2007 Çarşamba

Son Günlerin Moda Hastalığıyla Nasıl Mı Baş Ediceksiniz?

BLOGLARIN AMİRAL GEMİSİ’NDEN YİNE DEV HİZMET ÖTESİ Bİ ŞEY… “DOĞUM SONRASI DEPRESYONLA” MÜCADELE ETMENİN 10 ALTIN KURALI, OKUYUN, HATMEDİN, FIŞŞŞŞŞŞT DEPRESYON UÇSUN GİTSİN

1) KENDİ KENDİNİZİ ŞIMARTIN: Hamilelik sürecinde kendinizi şımartın. Düşen östrojen progestron dengesinin alfa hibrit hücrelere olumsuz etkileri yüzünden dentridlerdeki negatif uyarımcılar atımlamasıyla (atıyoruz tabi olduğu gibi buraları, ama kesin vardır böyle şeyler) triplere bağlarsınız. Bağlamamak için kendinizi sevin. İnsanın kendini sevmesi kolaydır. Kolunuzu okşayın, aynayı öpün, tuvaletten çıkarken sifonu çektiğinizi için kendinizi tebrik edin.


2) ONA BUNA AŞERMEYİN: “Disiplincy Of The Pre Acherme” (Aşerme Disiplini) konusunu geçiştirmeyin. Özetle aşereceğiniz kavramlar konusunda hormonlarınızı kasın, zorlayın kendinizi biraz. Örneğin, uyuz olduğunuz Yeliz adlı eltinize benzettiğiniz samsuta mandalinini yemeyin, önce kabuğunu soyun ve mantolarını ayıklamadan önce iyice göz atıp “Yeliz ben seni yemeyeceğim, çünkü sen Yeliz değilsin” diye içinizden tekrarlayın. Sonra yiyebilirsiniz, yazık etmeyin çekirdeksiz mandaline de.


3) DOKUZUNCU AY, GEVŞEME AYI: Doğum öncesi 5000 kontür alın. Cep telefonu rehberinden seçtiğiniz, kıl olduğunuz kim varsa açıp ana avrat dümdüz gidin. Kuşlar gibi olucaksınız inanın bize. Doğum sonrasında geri dönenlere “Hayatım ciddi depresyondaydım, anlayışın için gerçekten öpüyorum o güzel yanaklarından seni” yanıtını verir, böyle güzel bi yaşamsal lüksün keyfini çıkartırsınız.

4) DOĞUM AMBİANSINI SİZ BELİRLEYİN: Yaratıcı olun. Şeker pembesi yastıkların üzerinde siyah kalp motifleri, Fonda Ay Işığı Sonatı, doğum ekibinin yüzünde kar maskeleri, doğum koçluk edecek eşinizin gözünde kolormatik sinir gözlükler… Dikkatinizi dağıtacak sizi her bir yere götürecek tüm enstrüman faydalı olacaktır. Suda doğum yapacaklar için Noel ağacı şeklinde periskop hiç de fena olmaz doğrusu. Serpin serpiştirin ne varsa.


5) LOHUSAYKEN YALNIZ KALMAK YOK: Neden çünkü umacı gelir, karabasan şeyder, yedibasanlar hamleder. Daha bebeğin bıngıldağı gevrekken kalbine basar da ciğerini emer. Bunlar modern tıbbın da kabul ettiği argümanlardır. En azından siz öyle sanın. Neden, çünkü umacı gelmese depresyon gelicek. Kırklara karışıp kurşun döktürmektense, bi büyüğünüzün beş dakka dua edip yüzünüze tü tü tü maşallah yapması daha yeğdir. Neden, çünkü… Anladınız işte uğraştırmayın.


6) EGSERSİZLERE DEVAM: Mevzu oldu bitti, kaçarı yok annesiniz. Birazdan kucağınıza sizden bir parça konacak. Hazırlıklı olun. Kendi kendinize “Ben anaçım, bu olmazsa elli tane daha doğururum” diye kabullenme tekrarları yapın. Burnu kaynınıza çekmiş, profilden şakakları tıpkı kayınbabanız gibi önyargıları kafanızdan silin. Yok çocuğu dizanteri bekliyomuş, yok bebeciğinizi çocuk felci şeydicekmiş bunları zihninizden uzaklaştırın. Pozitif olun. Başını size yaslayıp, ilk tükürüğünü omzunuza düşürmesinin büyülü bir an olduğunu kabul ederek beklemeye koyulun.

7) HEMŞİRELERE VURMAK YOK: Vurmayın gerçekten de. Hastanede çocuk karışma vakası nadir yaşanan bir olaydır. Bebek küvezden getirilirken başını kapı eşiğine de çarpmamıştır büyük olasılıkla. Avuç içindeki pamukçuklar doğal bir sürecin geçişidir. “Bi tanecik bebeğimi Adana’da pamuk tarlalarında…” diye başlayan hakaretinizi gerçekçi değil, kabul edin. Vazoyu fırlatmayın hemşireye, koyun o enjektörü yerine.


8) KONUŞ ONUNLA, ZIBININA DOKUN SERÇE PARMAĞINLA: “Agaagunnun” derken “Haksızsın” demedi sana. “Gigggaabugaa” derken “Git burdan” da demedi. “Gegggigoggun” evet, “sevmiyorum” demiş olamaz! Yanlış iletişimin önüne geçmek için süreükleyici ve lider konumunda olun. “Yavrucum, ben senin annenim, seni ben yaptım. Sancı ne sen biliyo musun? Hiç hissetmedin ki daha nerden biliceksin? Seni dokuz ay taşıdım, biraz saygı göster annen olacak kişiye” diyerek hem özgüveninizi yenileyin hem de ilişkideki ilk hakimiyeti kurun.

9) KONTROL VE DENETİM İKİ KARDEŞ GİBİDİR: Bundan sonraki tek büyük altın kural; “Korku yok!” İlk çağlarda yaşamıyoruz biraz hafifleyin, yalnız değilsinizdir büyük olasılıkla. Bebekler sevgi mıknatısı gibidir. Mutlaka bi kayın bilmemne ya da gönüllü bir akraba zuhur edip tüm kontrolü ele alacaktır. “Aman da ilk kakasını yapmış… Yengesi altını değiştirsin, ohhhh dişi çıkıyo bunun dişbuğdayını ben yapıcam… Pipisine bak beee aslan oğlum benim, dur dayısı şunu bi iş yerine çıkarsın” şeklinde uzayıp giden cümlelerle bebek nasıl olsa el bebek gül bebek büyür gider. Siz doğurdunuz, büyük iş bitti. Artık sadece ilgi ve sevgi bölümü kaldı. Onu da eşek dilsiniz ya yaparsınız artık

10) YEMİYOSA HİÇ GİRİŞMEYİN: Okudunuz ettiniz. Şöyle bir tur daha bakın satırlara, “yok canımın içi bu olay bana bi numara büyük gelir” diye kaçamak bi tavır içindeyseniz biraz daha bekleyin. Hormonlarınız olmamış daha sizin. O içerden gelen bi itki. “Moda diye, yaş geçiyo diye, aman elalem ne der” diye doğurursanız da olacaklara katlanın, bizden söylemesi.

Yazan: Alper Atalan